Uzmanlar Uyardı! Çocuğunuza ’yaramaz’ deyip geçmeyin
Uzmanlar, okul başarısındaki düşüklüğün özellikle çocuklarda ve gençlerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun en büyük belirtilerinden olduğunu, tedavinin yanı sıra aile ve öğretmen iş birliğinin çok önemli olduğunu ifade ediyor.
Çocuklardaki aşırı hareketlilik ve söz dinlememe sorunu herkes için büyük sorun teşkil ederken, uzmanlar bu sorunun sadece 'yaramaz çocuk' denerek geçiştirilmemesi gerektiğini vurguladılar.
Çocuklarda en sık görülen rahatsızlıklarından biri olan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), tedavi edilmediği takdirde hem çocukları hem de aileleri etkiliyor. Halk arasında çoğu zaman "hareketli çocuk" tanımlaması ile fark edilemeyen bu rahatsızlık sonrası ise derse konsantre olamama, toplanan dikkati koruyamama, hayallere dalma ve kendi dünyalarına kapanma gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor.
"Okul başarısındaki düşüklük en büyük belirtilerden"
Çocuklarda ve gençlerde okul başarısındaki düşüklüğün dikkat eksikliğinin en büyük belirtilerinden olduğuna dikkat çeken Rehberlik Uzmanı Özcan Aladağ, "Dikkat eksikliğine baktığımız zaman yaş ve cinsiyete göre değişiklik olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle çocuk ve gençlerde, okul başarısındaki düşüklük bize dikkat eksikliği olarak en büyük belirtilerdendir. Bu tip yetişkin ve çocuklar derse konsantre olamıyor, toplanan dikkati koruyamıyor, hayallere dalıyor ve kendi dünyasına kapanıyor. Anlatılan şeyleri sonuna kadar dinleyemeyen, çok konuşan ama karşısındaki kişilerin konuşmasını bitirmesini beklemeyen ve aşırı hareketlilik olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
"Bu bir yaramazlık değil, bir rahatsızlıktır. Anne ve babaların bunu çok iyi bilmeleri gerekiyor"
Yaramazlık ile rahatsızlığın farklı olduğuna değinen Rehberlik Uzmanı Aladağ, "Bu çocuklar yine aynı şekilde çok hareketli olabiliyor. Burada en önemli dikkat çeken nokta ise yaramazlık ile rahatsızlığın farklı olduğuna dikkat çekmek gerekiyor. Tedavi yöntemlerinde de yaş ve cinsiyete göre değişiklik olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle terapi yöntemleri, ilaçlı ve ilaçsız olarak görülebilirken başka bir önemli nokta ise yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerekiyor. Burada anne, baba ve öğretmenlere çok fazla görev düşüyor. Çocukları çok iyi tanımalılar ve eğer bu çocuklara tıbben bir tanı konulmuş ise bu tanıya göre hareket edilmeli. Bu bir yaramazlık değil, bir rahatsızlıktır. Anne ve babaların bunu çok iyi bilmeleri gerekiyor. Bu çocuklar yaramaz olduğu için değil, rahatsız oldukları için böyle davranıyorlar. Bu nedenle bu anlamda kesinlikle bir doktora gidilmeli ve bu doktorun tavsiyeleriyle tedavi yöntemlerine başvurulmalı" şeklinde konuştu.
"Ebeveynlerin öğretmenlerle ciddi anlamda iş birliği yapması gerekiyor"
Çocuğun takibinin yapılması gerektiğine dikkat çeken Aladağ, "Ama halk arasında duyulan, bilinen genelgeçer tedavi yöntemlerini kullanmamalılar. Yani çocukların bilimsel anlamda tedavilerini yaptırmaları gerekiyor. Ebeveynlerin öğretmenlerle ciddi anlamda iş birliği yapması gerekiyor. Egzersizler çok önemli. Beslenme çok önemli. Uyku düzenleri çok önemli ve çağımızın en önemli hastalığı olan teknoloji bağımlılığı bu dikkat eksikliğini arttırmış durumda. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde teknoloji bağımlılığının belli bir noktada tutulması, teknolojiye ayrılan zamanın kontrol altına alınması gerekiyor" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.