30 milyon yıllık fosillerden yapılan kehribar tespihler 70 bin liraya satılıyor
Osmanlı döneminden kalma antika kehribar tespihler fiyatlarıyla el yakarken, güzellikleriyle de göz kamaştırıyor. 30 milyon yıllık fosillerden yapılan kehribar tespihler, gün ışığında renkten renge girerek bakanları mest ediyor.
Fiyatlarıyla el yakan antika kehribar tespihler, 30 ila 70 bin lira arasında satılıyor. 99'luk tespihlere kıyasla 33'lük tespihler daha çok revaçta. Tespih yapılan boncukların bir tanesinin fiyatı 2 bin lirayı buluyor. Ancak nihaî fiyatları bu işten anlayanlar ve sıkı pazarlıklar belirliyor. Bursa'daki dükkânında 35 yıldır tespih satan Süleyman Bozkurt'un koleksiyonunda her türlü el yapımı tespih bulunuyor. En fazla rağbet görenler ise antika kehribar tespihler. Kehribarın en büyük özelliği, stresi giderip ruhu dinlendirmesi. Ruh sağlığına iyi geldiğine inanılan "sıkma" ve "damla" kehribar tespihleri birçok erkek asırlardır elinden düşürmüyor.
KIYMETİNİ BİLMEYENLER DEDELERİNDEN KALAN TESPİHLERİ ELİNDEN ÇIKARIYOR
Osmanlı devrinde de, günümüzde de kehribar tespihlerin büyük rağbet gördüğünü anlatan Süleyman Bozkurt, "Elimde görmüş olduğunuz bu ürün, Osmanlı döneminden kalma 100-120 yıllık kehribar bir tespih. Adı Osmanlı kehribar tespihi olarak geçiyor. Bu tespihler bize mirasçılardan geliyor. Yani kişinin dedesinden kalmış. Tespihten anlamayan kişiler bunları bize getirip satıyor. Biz de bunları alıp değerlendiriyoruz. Meraklılarını bulup eski eserlerin yok olmasını önlemiş oluyoruz. Eskiden de bu işin meraklıları vardı, şimdi de var" dedi.
İŞÇİLİĞİNE GÖRE FİYATI ARTIYOR
Milyonlarca yılda oluşan kehribar tespihlerin kıymetli olduğunu kaydeden Süleyman Bozkurt, "İşçiliğine göre fiyatı artıyor. Tespihi tanınmış ünlü birisi kullanınca da fiyatı artıyor. Bu elimdeki tespihin fiyatı ise 70 bin lira. Elimdeki ikinci tespih ise 60 yıllık. Fiyatı 30 bin lira. Bu işte fiyatı belirleyen kişi alıcı ve satıcıdır. Bu işten hakikaten anlayan meraklı insanlar fiyatları belirliyor" diye konuştu.
Kehribar tespihlerin üretim aşamasını da anlatan Süleyman Bozkurt, "Çam ağacının reçinesi, binlerce yıl toprak altında kalarak fosilleşiyor. Daha sonra parçalar fosilleştikten sonra tornada tespihe veya başka objeye dönüştürülüyor. Üretim aşaması bu şekilde oluyor. Bu bin yıllık bir kültür" diye bilgi verdi.
YARALI AĞACIN REÇİNESİ 30 MİLYON YILDA FOSİLLEŞİYOR
Kehribarın ana maddesi reçinedir. İki şekli bulunuyor. Damla kehribar (amber), sıkma kehribara da (bagalite amber) deniyor. Halk arasında ise en çok kullanılan tabir ateş kehribardır. Osmanlı sıkma kehribar, zar kehribar gibi isimleri de var. Damla kehribar; kayın, ardıç ve çam gibi iri gövdeli ağaçların yara aldığında ya da kırıldığında kendini iyileştirmek için salgıladığı sıvının, yani reçinenin toprağa karışması ile üzerinden 25 -30 milyon yıl geçmesinden sonra fosil olmasıdır. Bu fosil olan taşlar günümüzde topraktan, bataklıktan, denizden çıkarılıyor. Topraktan kazı yapılarak da kömür gibi çıkarılıyor. Ayrıca sondaj vurulup su basılarak çıkarılıyor.
İÇİNDE BÖCEĞİN FOSİLLEŞTİĞİ KEHRİBARLARA "DAMLA" DENİYOR
Kehribarın üzerine yapışan sinek ve böcekler reçine tarafından hapsediliyor. Bu, kehribarların içindeki canlının taşlaşmasına ve sinek fosilli damla kehribarın oluşmasına sebep oluyor. Fosilli kehribar daha makbul. Ayrıca kehribarın toprağa dökülmesi sonucu bitki ve toprak karışımı ile toprak fosilli, yaprak fosilli, kehribarlar da teşekkül ediyor. Dünya üzerinde damla kehribat Rusya, Litvanya, Ukrayna, Kaliningrad, Doğu Almanya, Baltık denizi gibi ülkelerde çıkıyor. Mavi kehribar ise volkanik küller ihtiva ediyor.
(Ahmet Melih Şensöz/İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.