• Haberler
  • Ağrı
  • 60 Metreli Tepenin Zirvesindeki Kale: Keçi (Kalebızın) Kalesi

60 Metreli Tepenin Zirvesindeki Kale: Keçi (Kalebızın) Kalesi

Ağrı'nın Patnos ilçesinde yaklaşık 60 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerinde inşa edilen Keçi (Kalebızın) Kalesi, mimari özellikleri bakımından tipik bir Urartu kalesi olarak dönemin önemli kalelerinden biri olarak korunmayı bekliyor.

Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Tarihçi Özgür Aslan, ilçenin 5 km güneydoğusunda yer alan Akçaören Köyü’ne bağlı Yukarı Ören (Kalebızın) Mezrası’nda bulunan kalenin, Bağdişan Çayı’nın kıyısında ve yaklaşık 60 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerinde inşa edildiğini belirtti. Tepenin topoğrafik yapısına uygun olarak tasarlanan kalenin 93x61 metre ölçülerinde dikdörtgen bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Aslan, “Bu kale, mimari özellikleri bakımından tipik bir Urartu kalesi olup, bu dönemin önemli kalelerinden biri olarak kabul edilmektedir” dedi.

Keçi Kalesi’nin Urartu dönemine ait mimari özellikleriyle dikkat çektiğini vurgulayan Aslan, “Urartu kaleleri, genellikle yüksek tepelere inşa edilerek stratejik savunma avantajları sağlardı. Bu kale de bu geleneği sürdürerek bölgenin tarihine ışık tutan önemli bulgular sunmaktadır. Kalenin yapısı ve konumu, Urartu devletinin savunma stratejileri ve mimari anlayışı hakkında değerli bilgiler sağlamaktadır” diye konuştu.

Keçi Kalesi’nin 1. derecede arkeolojik sit alanı olarak sınıflandırıldığını da vurgulayan Aslan; “Kale, bölgenin tarihine dair önemli bulgulara ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, bu değerli alan her türlü tahribata açık durumdadır. Kaçak kazılar ve doğal aşınmalar nedeniyle kısa sürede gerekli koruma önlemleri alınmazsa, telafisi mümkün olmayan zararlar meydana gelebilir. Bu tarihi kale, Urartu medeniyetinin mirasını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için acil koruma ve restorasyon çalışmalarına ihtiyaç duymaktadır.

Bölgenin tarihi ve kültürel zenginliklerini korumak amacıyla kapsamlı kazı ve temizleme çalışmaları yapılmalı, ardından kalenin arkeolojik sit alanı olarak korunması sağlanmalıdır. Bu çalışmalar, hem bilimsel araştırmaların derinleştirilmesine hem de kültürel mirasın sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme