Ağrı MAZLUMDER Şubesinden Güvenlik Soruşturmalarına İlişkin Basın Açıklaması
MAZLUMDER Türkiye geneli tüm şubelerince yapılan ortak basın açıklamasında Anayasa Mahkemesinin 'Güvenlik Soruşturması' hakkındaki iptal kararından sonra, aynı hususta yeni bir düzenleme yapılmasının kaygı verici olduğunu belirtildi
Ağrı MAZLUMDER Şubesinde saat 11:00’da Şube Başkan Yardımcı Güven Tatlı tarafından okunan basın açıklamasında,15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlayan güvenlik soruşturmaları birçok kişinin mağduriyetlere sebep olduğu, kısa süre önce Anayasa Mahkemesi tarafından güvenlik soruşturmalarının iptal edildiğine ilişkin verilen kararın, mağdur olan vatandaşlar ve hukukçular tarafından olumlu karşılanmasına karşın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra güvenlik soruşturmalarına takılan vatandaşlar işlerinin başına geçmeyi beklerken söz konusu soruşturmaların yasalaştırılmasına ilişkin gündeme gelen teklifin kaygıyla karşılandığı vurgulandı.
Açıklamanın devamında:" Bilindiği üzere OHAL kapsamında çıkarılan 676 sayılı KHK ile devlet memurluğuna girişte güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılması zorunluluğu getirilmişti. Bu düzenlemeyle devlet memurluğu için ilgili maddedeki şartlar yanında sınav ve mülakatlarda başarılı olmak yetmemekte, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasından da başarıyla geçmek gerekmekteydi.Söz konusu düzenlemenin iptal edilmesiyle birlikte gündeme yeni bir teklif gelmiştir." ifadelerine yer verildi.
"Arşiv araştırması yapılarak kişilerin hayatlarına müdahale edilmesi meşru değildir"
Söz konusu düzenlemenin iptal edilmesiyle birlikte gündeme yeni bir teklifin geldiğini ve yeni teklifle memur alımlarının tamamına devletin güvenliği açısından kritik olan gizlilik dereceli kurumlara alımları düzenleyen 4045 sayılı kanun kapsamında güvenlik soruşturması/arşiv araştırması şartının getirilmesine, mevzuat değişikliği sonrası mağdur olduğunu iddia eden kişilerce açılmış davaların 6 ay süreyle durdurularak yeniden güvenlik soruşturması yapılmasına, 4045 sayılı kanun kapsamında "Değerlendirme Komisyonu" kurularak ve çalışma usulleri ile güvenlik soruşturmasındaki kıstaslara ilişkin düzenlemeler içerdiğine dikkati çeken Tatlı: "Belirtmek gerekir ki devlet memurluğuna alımlarda idarenin; yasal, meşru ve objektif kıstaslara dayanması yerinde bir uygulamadır. Ancak sübjektif kıstaslar, duyuma/tahmine dayanan tespitler ya da asıl kişi dışında akrabalara ilişkin şahsilik ilkesiyle bağdaşmayacak veriler üzerinden güvenlik soruşturması/arşiv araştırması yapılarak kişilerin hayatlarına müdahale edilmesi meşru değildir. Geçmişte sübjektif ve keyfi yaklaşımlar öyle bir noktaya varmıştı ki, sivil toplum faaliyetlerinde bulunan kişilerin inancı veya etnik kökenine bakılarak mağduriyetler oluşturulmuştu. Hatta fişleme yapan güvenlik görevlilerinin bir kısmı terör örgütü üyeliği ile yargılanırken, tuttukları istihbari raporlarla bazı vatandaşların mağdur edildiği anlaşılmıştı ya da bir kurum tarafından işe alınmamış bir vatandaş başka bir kurum tarafından uygun bulunup işe başlatılabilmişti" dedi.
"Karar, hak aramak için bekleyen kişileri daha uzun süre mağdur edecektir"
Tatlı: "Yasa teklifiyle, Anayasa Mahkemesince iptal edilen güvenlik soruşturması/arşiv araştırması uygulaması tekrar canlandırılarak ve tahkim edilerek, 'sadakat ve bağlılık' gibi sübjektif kıstaslar getirilmektedir. İnsanların sadakat veya bağlılık derecelerini ölçecek bir alet olmadığına göre kim, neye göre karar verecektir? Teklifte yer alan 'örgütle eylem birliği' ifadesi de farklı yorumlanmaya müsaittir. Örgütlerin suç ve zulüm içeren fiillerine iştirak etmemiş ama güncel meseleler hakkındaki beyanlarına benzer beyanlarda bulunmuş insanlar uygulama içerisinde 'örgütle eylem birliği' içerisinde görülebilecektir. Yine bir örgütün görüşlerine benzer beyanlarda bulunanların, er-geç o örgütün işlediği suçları işleyeceği düşünülebilecektir. Bu ise niyetleri ve insanların geleceklerini yargılamak anlamına gelir ki, adil yargılanma hakkına ve masumiyet karinesine aykırıdır. Teklifte bu soruşturmaların güvenlik birimleri ile mülki idare amirleri tarafından yapılacağı belirtilmekte ise de personelin nasıl bu işe ehil hale getirileceği ve objektif kıstaslarla hareket edip edemeyecekleri de belirsizdir. Ayrıca teklifte, 'mahkemedeki yargılamanın durdurulması' için belirlenen 6 aylık süre de hak arama hürriyetinin ihlali mahiyetinde olup zaten aylarca hak aramak için bekleyen kişileri daha uzun süre mağdur edecektir." diye konuştu.
Tatlı, tarafından okunan ortak açıklamada ayrıca, meclis gündemine gelmesi beklenen bahse konu güvenlik soruşturması düzenlemesinde, sübjektif kıstaslar yerine, hukuki, meşru ve objektif kıstasların tesis edilmesini, suç ve cezanın şahsiliği ilkesinin her koşulda korunması gerektiğini ifade edildi.