Ağrı'da Kışa Karşı Geleneksel Koruma
Ağrı'da kış mevsiminin soğuk yüzü kendini göstermeye başladıkça, el yapımı yün çoraplar yeniden popülerlik kazandı.
Yıllar içinde unutulmaya yüz tutan bu geleneksel ürünler, sağladıkları sıcaklık ve anlamlı geçmişleriyle yeniden tercih edilmeye başlandı. Son yıllarda, özellikle doğal ürünlere ve el işçiliğine olan ilginin artması, yün çorapların da yeniden popüler hale gelmesini sağladı. Ancak bu kültürü yaşatan kişilerin sayısı oldukça azalmış durumda. Ağrı Merkez’in tanınan iş insanlarından Nimet Yıldırım, yün çoraplara olan tutkusuyla bu eski geleneği yaşatmaya devam edenlerden biri.
Motifleriyle hikâyeler anlatan, soğuk kış günlerinde sıcacık bir dokunuş sağlayan yün çoraplar, modern dünyanın koşuşturmasında unutulmaya yüz tutmuş gelenekler arasında yer alıyor. Ancak Nimet Yıldırım gibi bu mirası yaşatmaya devam edenler, kültürel zenginliklerin geleceğe taşınmasına öncülük ediyor. Kış aylarında el yapımı yün çorapları vazgeçilmez bir parça olarak gördüğünü ifade eden Nimet Yıldırım, Karaköse Haber’e yaptığı açıklamalarda çocukluk anılarından, yün çorapların sıcaklığından ve bu geleneği yaşatma gayretinden bahsederek:
“Ben her sene kış aylarında yün çorap giymeyi ihmal etmiyorum. Ablam hala bu çorapları kendi elleriyle örüp bana gönderiyor. Burada giydiğimde insanlar hayretle bakıyor, şaşırıyor. Modern dünyada böyle şeylerin hâlâ var olduğuna inanamıyorlar. Ama ben her seferinde bunun eski bir Anadolu geleneği olduğunu anlatıyorum” ifadelerini kullandı.
Nimet Yıldırım, geçmişte el yapımı yün çorapların günlük yaşamın bir parçası olduğunu, özellikle soğuk kış gecelerinde evlerde kadınların gaz lambasının ışığında ilmek ilmek bu çorapları işlediğini hatırlatarak:
“Annelerimiz elektrik bile yokken gaz lambasının ışığında oturur, her bir ilmeği özenle işlerdi. Çorapların üzerindeki motiflerin bir anlamı olurdu; kimi sevdayı, kimi hasreti anlatırdı. Biz çocukken ayağımızdan hiç çıkarmazdık. O kadar dayanıklı ve sıcaktılar ki hiçbir modern çorap onların yerini tutamaz. Bugün modern tekniklerle üretilen hiçbir şey, el emeğiyle yapılan yün çorapların sıcaklığını ve anlamını veremez. Her giydiğimde kendimi geçmişle bağlanmış hissediyorum. Bu, yalnızca bir giysi değil, aynı zamanda bir kültür mirasıdır. Gittiğim yerlerde çorapları görenler sürekli nereden alabileceklerini soruyorlar. Bunu duymak beni mutlu ediyor. Belki küçük atölyeler kurularak bu kültür yeniden canlandırılabilir” şeklinde konuştu.