Ağrı’nın Kalkınma Dinamikleri: Turizm Potansiyeli

Ağrı’nın Kalkınma Dinamikleri: Turizm Potansiyeli
Prof. Dr. Faruk Kaya, Türkiye'nin doğusunda doğal ve beşeri kültürel değerleriyle dikkat çeken Ağrı’nın sahip olduğu turizm potansiyelinin sağladığı fırsatları değerlendiremediğinden beklenen dönüşüm sürecini yaşayamadığını söyledi.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Prof. Dr. Faruk Kaya, Türkiye'nin doğusunda doğal ve beşeri kültürel değerleriyle dikkat çeken Ağrı’nın sahip olduğu turizm potansiyelinin sağladığı fırsatları değerlendiremediğinden beklenen dönüşüm sürecini yaşayamadığını söyledi.

Ağrı’nın kalkınma dinamiklerinden biri olan turizm potansiyeliyle ilgili Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Faruk Kaya; Ağrı Dağı'nın heybeti, İshak Paşa Sarayı'nın tarihi dokusu ve Nuh'un Gemisi efsanesi gibi benzersiz turistik değerlere sahip olan Ağrı’da yerel ekonomiyi canlandırmanın ve istihdam oluşturmanın yanı sıra kültürel mirasımızın korunmasına da katkı sağladığını belirtti. Prof. Dr. Faruk Kaya, “Ağrı’nın sosyoekonomik gelişimini hızlandırarak kişi başına düşen milli gelirini artırması ve hak ettiği yere ulaşması için belirlenen başlıca kalkınma dinamiklerinden (Turizm, Hayvancılık ve Tarım, Sınır Ticareti, Diyadin Jeotermal Enerjisinin değerlendirilmesi ve Mevcut Sanayi Tesislerinin tam kapasite ile çalıştırılması) biri olan turizm potansiyelinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda öncelikle Ağrı’daki turizm potansiyelinin varlığını ortaya koyarak neler yapılabileceğini izah etmekte fayda vardır. Bacasız sanayi olarak nitelendirilen turizm endüstrisi, ülkelerin ve bölgelerin kalkınmasında önemli bir motor gücü olmasına rağmen, önemli bir turizm potansiyeline sahip olmakla birlikte maalesef birçok sosyoekonomik göstergelerde en son sıralarda yer alan ve ülkemizin en az gelişmiş yörelerinden biri olan Ağrı için bir çıkış olacak başlıca alanları şu şekilde sıralayabiliriz;

atalay-227.jpg

1- Dağ Turizmi

2- İnanç Turizmi,

3- Sağlık Turizmi ve Termal Turizm

4- Kış Sporları

5- Kültür Turizmi

6- Göl Turizmi

7- Yayla Turizmi

8- Mağara Turizmi

9- Sulak Alanlar ve Kuş Gözlemciliği Turizmi

10- Eko Turizm.”

Ağrı Dağı ve Çevresinde Öne Çıkan (Doğal, Beşeri ve Kültürel) Turistik Kaynaklar

Ağrı’nın Süphan, Tendürek ve Kösedağ başta olmak üzere ülkemizin önemli yüksek dağlarını sınırları içerisinde barındırdığını da vurgulayan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Prof. Dr. Faruk Kaya, “Ağrı ili yüksek bir kış ve yaz turizm potansiyelini bünyesinde barındırmaktadır. Adı geçen dağlar ve yakın çevreleri dağ yürüyüşü, dağ bisikleti, atlı sporlar, motokros, yamaç paraşütü, dağ rallisi, kampçılık, avcılık, çim kayağı vb. çok sayıda aktivite için uygun konuma ve koşullara sahiptir. Söz konusu faaliyetler için gerekli tesislerin planlanması ve hatta yapılması bölgenin turizm potansiyelini hareketlendirecektir. Başta Nuh’un Gemisi inancı olmak üzere ulusal ve uluslararası alanda birçok yönüyle ilgi çeken Ağrı Dağı’nın daha az yüksek olan alçak yamaçları, kış aylarında milletlerarası bir kış sporları çekim merkezi, yaz mevsiminde ise teleferikle dağa çıkış, manzara seyretmek, dağa tırmanma ve bilimsel araştırma faaliyetlerine dönük bir yaz turizm merkezi haline getirilebilir” dedi.

Ağrı’nın, ülkemizin yüksek turizm potansiyeline sahip yörelerinden birini teşkil ettiğini dile getiren Prof. Dr. Faruk Kaya, bu yörede ülke genelinde önem arz eden doğal ve beşerî turistik değerlerinin dikkat çekici derecede fazla olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Faruk Kaya; doğal, beşeri ve kültürel turistik kaynakları ise şöyle açıkladı:

“1) Kutsal kitaplarda geçen Nuh Tufanı ile ilişkilendirilmesinin yanı sıra, görsel manzarası ve 5137 m. yükseltisi ile yüksek irtifa tutkusunun en iyi yaşandığı, gizemli, heybetli ve sayısız efsanelere konu olmuş Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı,

2) Türkiye’nin en yüksekte yer alan en büyük alanlıtatlı su gölü olan Balık Gölü,

3) Türkiye’nin en yüksek üçüncü dağı olan Süphan Dağı

4) Türkiye’nin en büyük Meteeor Çukuru,

5) Diyadin kaplıcaları ve travertenleri,

6) Murat Kanyonu

7) Doğubayazıt Telçeker ve Üzengili köyleri arasında yer alan Nuh’un Gemisi Olduğu Sanılan Doğal Yapı

8) Diyadin Meya Mağaraları,

9) Diyadin Biligan Mağaraları,

10) Doğubayazıt Buz Mağarası,

11) Doğubayazıt Sazlığı (Şeyhli ve Gölyüzü Gölleri

12) Patnos Sarısu (Sarısu-Gori) Sazlığı

13) Patnos Çiçekli Gölü Sulak Alanı

14) Ağrı Ovası Sulak Alanları

15) Ünlü Sinek ve Aladağ Yaylaları

16) İshak Paşa Sarayı,

17) Ahmed-î Hani Türbesi,

18) Eski Doğubayazıt Şehri,

19) Doğubayazıt Kalesi,

20) Bayazıt Camii

21) Hz.Nuh’un Kayıp Kenti Naxuan

22) Hamur Kümbeti,

23) Çok sayıda Ören Yerleri ve Arkeolojik Değerler de başlıca beşeri ve kültürel kaynaklardır.

24) Ayrıca Urartular dönemine ait olduğu sanılan Toprakkale Köyündeki Cami ve Kale de önemli birer turistik değer olarak önem taşımaktadır.”

atalay-228.jpg

Ağrı Dağı ve Çevresinin Turizm Açısından Avantajları

Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın varlığının başlı başına önemli bir avantaj olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Faruk Kaya, “Ağrı Dağı bütün dünyada kendisi kadar yüksek ve hatta kendinden çok daha yüksek dağlardan daha fazla bilinmektedir. Bunun başlıca üç nedeni vardır. Birincisi heybetli oluşu, ikincisi dağcılık yönünden tatmin edici olması, üçüncü neden olarak da monoteist dinlerde önemli bir yerinin bulunmasıdır. Ağrı Dağı, jeolojik-jeomorfolojik niteliklerinin yanı sıra, tufandan sonra Hz. Nuh'un Gemisine ev sahipliği yaptığı inanışı, dolayısıyla da efsanevi kimliğiyle ön plâna çıkan bir dağdır. Özellikle Nuh Tufanı Efsanesi sebebiyle diğer dağlardan daha çok yabancı çekmek gibi üstün bir tarafı olan Ağrı Dağı’nın, turizm potansiyelinin yeterince değerlendirilmediği ise diğer bir gerçektir. Yüzyıllar boyunca erişilmez diye tanımlanan, hakkında efsaneler anlatılan, halk edebiyatı ürünleri ve dini kaynaklarda yerini alan Ağrı Dağı, pek çok gezgin ve araştırmacının dikkatlerini çekmiş ve doruğuna ulaşılması hayaliyle, birçok tırmanışlar yapılarak, keşfedilmeye çalışılmıştır” diye konuştu

Ağrı’da tarih, kültür, doğa, inanç, kış, yayla, mağara, termal ve eko-turizm çeşitleri bulunduğunu da ifade eden Prof. Dr. Kaya, “Turizm açısından bir marka değere sahip olan Ağrı Dağı dışında, Ağrı ilinin jeolojik ve tektonik yapısı, bir yandan bölgede turizm açısından değerlendirebilecekkaplıcalar, göller ve mağaralar gibi doğal oluşumlara imkân verirken, bu coğrafyanın uygun koşulları aynı zamanda antik çağlardan bu yana bölgenin sürekli olarak insan toplulukları tarafından iskân edilmesine ve dolayısıyla geride pek çok antik ve tarihi/kültürel iz bırakmalarına neden olmuştur. Bu özellikleri içinde barındıran Ağrı ilinde tarih, kültür, doğa, inanç, kış, yayla, mağara, termal ve eko-turizm çeşitleri bulunmaktadır. Ayrıca Ağrı’nın bir sınır ili olması ve doğal yapısının henüz bozulmamış olması da turizm açısından bir diğer avantajdır. Bölgede kara ve hava ulaşımının hızla gelişmesi ve turizm amacıyla etkin olarak kullanılabilmesi, yine bölgede turizmle ilgili eğitim kurumlarının üniversite bünyesinde yapılanma aşamasında bulunması bölgenin turizmi için olumlu yönlerdir” dedi.

atalay-228-001.jpg

Ağrı Dağı ve Çevresinin Turizm Açısından Dezavantajları

Gelecekte yapılacak yatırımlar ve sürdürülebilir turizm politikalarıyla Ağrı'nın büyük başarılara imza atacağına inandığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Kaya, “Sosyal ve ekonomik açıdan her yönüyle geri kalmış bir bölgede bulunması, uluslararası turizm arenasında etkili bir tanıtımın henüz yeterince yapılmamış olması, turizm sektöründe çalışacak nitelikli iş gücü eksikliği, Türkiye’nin hali hazırda turist çeken destinasyon bölgesinde olmaması veya bu bölgelere çok uzakta bulunması, yerel ve bölgesel ulaşım alt yapısının yetersiz oluşu, kentsel alt yapıdaki sorunlar ve eksiklikler, henüz bir müzenin olmaması, imaj zayıflığı, devlet ve sivil toplum örgütlerinden oluşan farklı aktörlerce oluşturulması gereken işbirliğinin olmayışı, mevcut potansiyellerin kullanılamaması, kapsamlı ve bütüncül bir pazarlama anlayışının olmaması, yerel halkın turizmi sahiplenmemesi, ayrıca uluslararası bir turizm markası olmasına rağmen özellikle Ağrı Dağı’na çıkışlarda zaman zaman ağır işleyen bürokratik yapı da turizmin gelişmesi önündeki bir diğer dezavantajlı durumdur. Yerli ve yabancı nitelikli turistleri ağırlayacak konaklama tesislerinin yetersizliği ve donatı eksikliği şeklinde sıralanabilir. Turizmin Ağrı ilinin kalkınmasında oynayabileceği rol, bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine doğrudan katkı sağlayabilir. Turist sayısının artması, yerel halkın gelir kaynaklarını çeşitlendirecek ve yaşam standartlarını yükseltecektir. Aynı zamanda, turizm faaliyetleri sayesinde kültürel mirasın korunması ve tanıtılması da mümkün olacaktır. Gelecekte yapılacak yatırımlar ve sürdürülebilir turizm politikaları ile Ağrı'nın büyük başarılara imza atacağına inanıyoruz. Bu süreçte, tüm paydaşların ortak hedefler doğrultusunda çalışması, Ağrı'yı Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından biri haline getirecektir" şeklinde konuştu.

Kaynak:Demet Demir

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.