AİÇÜ'de Yükseköğretim Gençliğine Dair Söyleşi
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde Teknoloji Transfer Ofisi ve İbrahim Çeçen Vakfı (IC Vakfı) iş birliğiyle önemli bir etkinlik düzenlendi.
Prof. Dr. Mehmet Teyfur'un konuşmacı olarak katıldığı 'Türkiye'de Sosyal ve Psikolojik Yönüyle Yükseköğretim Gençliği' başlıklı söyleşi, üniversitenin İbrahim Çeçen Vakfı Seminer Salonu'nda yoğun bir katılımla gerçekleşti. Etkinliğe IC Vakfı Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Meral Dinçer, IC Vakfı Ağrı İl Temsilcisi Güven Karakaya, Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü Prof. Dr. Cihan Yıldırım, İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörü Doç. Dr. Pınar Baykan ve çok sayıda akademisyen katıldı. Üniversite öğrencilerinin de yoğun ilgi gösterdiği söyleşide, Türkiye'de yükseköğretim gençliğinin sosyal ve psikolojik yönleri kapsamlı bir şekilde ele alındı.
Yükseköğretim Gençliği Üzerindeki Sosyal ve Psikolojik Etkiler
Söyleşide, Prof. Dr. Mehmet Teyfur, Türkiye'deki yükseköğretim gençliğinin toplumsal ve bireysel düzeyde birçok sosyal ve psikolojik faktörden etkilendiğini vurguladı. Gençlerin üniversite dönemini, kimlik gelişimi ve sosyal roller açısından kritik bir süreç olarak tanımlayan Teyfur, bu dönemde karşılaşılan zorluklara dair çarpıcı veriler paylaştı.
Gençlerin Karşılaştığı Psikolojik Zorluklar
Teyfur, üniversite gençliğinin yaşadığı psikolojik zorlukları şu başlıklar altında topladı:
Kimlik Bunalımı: Gençlerin aile beklentileri ile kendi arzuları arasında denge kurmakta zorlandıkları bu dönemde, kimlik gelişimi önemli bir yer tutmaktadır.
Sosyal Uyum Sorunları: Farklı kültürel altyapılardan gelen öğrenciler, yeni çevrelere uyum sağlamakta güçlük çekebilirler.
Finansal Zorluklar: Ekonomik sıkıntılar, öğrencilerin hem akademik hem de psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyebilir.
Gelecek Kaygısı: Mezuniyet sonrası iş bulma belirsizliği, gençlerde yoğun kaygıya yol açmaktadır.
Eğitim İstatistikleri:
2022-2023 eğitim-öğretim yılı itibarıyla Türkiye'de toplam 6.950.142 öğrencinin yükseköğrenim gördüğünü vurgulayan Teyfur:
'Bunların 6.204.078'i devlet üniversitelerinde, 735.433'ü vakıf üniversitelerinde, 10.631'i ise vakıf meslek yüksekokullarında öğrenim görmektedir. 2021-2022 akademik yılında yükseköğretim kurumlarından mezun olan öğrenci sayısı toplamda 903.673 kişi olarak kaydedilmiştir. Mezunların 773.325'i devlet üniversitelerinden, 127.957'si vakıf üniversitelerinden, 2.391'i ise vakıf meslek yüksekokullarından diploma almıştır. Akademik kadroya da bakacak olursak; 2022-2023 döneminde Türkiye'de toplam 184.566 öğretim elemanı görev yapmaktadır. Bunun 154.981'i devlet üniversitelerinde, 29.338'i vakıf üniversitelerinde, 247'si ise vakıf meslek yüksekokullarındadır. Öğretim elemanlarının 34.280'i profesör, 22.462'si doçent, 44.216'sı doktor öğretim üyesi, 37.039'u öğretim görevlisi ve 46.569'u araştırma görevlisi olarak görev yapmaktadır' ifadelerini kullandı.
Kimlik Gelişimi ve Sosyal Roller
Üniversite hayatının, gençlerin kimliklerini pekiştirdiği ve toplumsal rolleri benimsediği bir dönem olduğunu belirten Prof. Dr. Teyfur, bu sürecin aynı zamanda yoğun stres, belirsizlik ve kimlik karmaşasıyla karakterize edildiğini belirterek:
'Ailesinden ayrılarak yeni bir çevreye adım atan gençler, bu dönemde akademik ve sosyal rollerle tanışarak kendi kimliklerini daha belirgin bir şekilde oluşturuyorlar. Türkiye'deki üniversite gençliği sınav dönemlerinde ciddi düzeyde stres ve kaygı yaşıyor. Üniversite sınavlarının zorlukları ve gelecek belirsizliklerinin yanı sıra ekonomik zorluklar ve ailevi baskılar da bu kaygıları artırıyor. Sosyo-ekonomik durum, gençlerin yaşam kalitesini ve eğitim süreçlerini büyük ölçüde etkilemektedir. Ayrıca, sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerden gelen öğrenciler, üniversite hayatında daha fazla zorluk yaşamaktadır' şeklinde konuştu.
Çözüm Önerileri ve Destek Sistemleri
Prof. Dr. Mehmet Teyfur, üniversitelerin gençlere psikolojik destek hizmetleri sunarak bu zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olması gerektiğini belirterek:
'Ailelerin ve toplumun, gençlerin gelişim süreçlerini daha iyi anlayarak destekleyici bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Psikolojik yardım ve rehberlik hizmetlerinin yanı sıra sosyal destek ağlarının, gençlerin üniversite yaşamını daha sağlıklı bir şekilde geçirmeleri açısından kritik öneme sahiptir' dedi.