Genç İşçilerin Sessiz Çığlığı: Silikozis ve Mücadele Süreci
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, çarpıcı bir bilimsel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Kot kumlama tekniği nedeniyle ortaya çıkan ve binlerce işçinin hayatını etkileyen silikoz hastalığının Türkiye ve dünya çapında tanınmasına öncülük eden Prof. Dr. Metin Akgün, deneyimlerini öğrencilerle paylaştı. Prof. Dr. Akgün, "Kum Taneleri ve Ölümcül Yansımaları: Bir Bilimsel Keşif Yolculuğu" başlıklı sunumunda, hem bilimsel bulgularını hem de bu süreçte yaşadığı unutulmaz anıları aktararak katılımcılara ilham verdi.
Konferansa Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü Prof. Dr. Cihan Yıldırım, IC Vakfı Ağrı Temsilcisi Güven Karakaya, İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörü Doç. Dr. Pınar Baykan, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Selma Sezen, Tıp Fakültesi öğrencileri ve öğrenci kulüpleri katılım sağladı.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Akgün'ün sunumuyla gerçekleştirilen "Kum Taneleri ve Ölümcül Yansımaları: Bir Bilimsel Keşif Yolculuğu" başlıklı konferans, yoğun katılımla ve duygu dolu anlarla gerçekleşti.Konferans, katılımcılara sadece bilimsel bir keşif yolculuğu sunmakla kalmadı; aynı zamanda, insan hayatını kurtarmanın öncelikli bir sorumluluk olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Silikozis: Sessiz Tehdit Hakkında Bilgilendirme
Öncelikle Silikozis hakkında bilgilendirme yapan Akgün çarpıcı bilgiler aktararak:
"Kristalize silikon dioksit tozlarının solunmasıyla akciğerlerde meydana gelen bir pnömokonyoz hastalığıdır. Silika, kum, taş ve kuvars gibi minerallerde bulunur ve uzun süreli maruziyet sonrasında akciğerde birikerek dokularda hasara yol açabilir. Hastalık üç farklı tipte incelenmektedir. Akut silikozis, birkaç hafta ile iki yıl arasında yüksek silika maruziyeti sonrası ani başlangıçla ortaya çıkar. Kronik silikozis ise düşük miktarda toza uzun yıllar boyunca maruz kalma sonucunda gelişir ve semptomların ortaya çıkması yıllar alabilir. Bu ciddi hastalığın önlenmesi için koruyucu önlemler ve farkındalık büyük önem taşımaktadır" dedi.
Prof. Dr. Metin Akgün, konuşmasına 2000'li yılların başında kot kumlama sektöründe çalışan işçilerde tespit ettiği ve kamuoyunun dikkatini çeken silikoz hastalığına dair çarpıcı açıklamalara değinerek:
“Silikoz, önemli bir meslek hastalığı. 2000'li yıllarda kot kumlamaya bağlı olarak Türkiye'de yaygın şekilde görülüyordu. Genç işçiler arasında çok ciddi boyutlara ulaşan bu sorun nedeniyle birçok hayat kaybedildi. O dönemde sigortası olmayan işçilerin haklarını savunmak ve tedavi süreçlerini kolaylaştırmak için Türk Toraks Derneği ile önemli adımlar attık. O dönemde çalışan işçiler sigortasızdı ve sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorlardı. Girişimlerimiz sayesinde bu işçilere sigortalı olma ve ücretsiz sağlık hizmeti alma imkânı sağlandı. Ancak ne yazık ki bu hastalığın etkili bir tedavisi yok. Günümüzde organ nakli dışında çözüm sunulamıyor” ifadelerini kullandı.
Akgün, ilk silikoz teşhisini koyduğu döneme ilişkin unutulmaz bir deneyimini şu sözlerle aktardı:
“2004 yılının bir yaz günü kliniğimize, 19 yaşında bir erkek hasta yönlendirildi. Daha önce tüberküloz teşhisi konulmuş ancak tedaviye yanıt vermemişti. İstanbul’da tekstil atölyesinde üç yıl çalışmıştı. Hastanın iş öyküsünü detaylı bir şekilde incelediğimizde, kotların rengini ağartmak için üzerlerine kompresörlerle kum püskürtüldüğünü öğrendik. Bu, puzzle’ın eksik parçasıydı ve teşhisimiz netleşmişti: Silikoz”!
Konferansta, silikoz hastalığıyla ilgili uluslararası farkındalık çalışmaları da ele alındı. Akgün, Avrupa Solunum Derneği’nin düzenlediği canlı yayında, farklı ülkelerdeki vakaların incelendiği bir programa katıldığını belirterek:
“Avustralya’dan, ABD’den ve diğer ülkelerden meslektaşlarımız vakalarını anlattılar. Türkiye’de tekstil sektörüne bağlı olarak ortaya çıkan bu meslek hastalığı, uluslararası alanda da büyük yankı uyandırdı” ifade etti.
Prof. Dr. Metin Akgün, silikozun önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayarak, korunma önlemlerinin sıkı bir denetimle uygulanmasının hayati önem taşıdığını ifade etti:
“Türkiye’de 2009 yılında kot kumlamaya yasak getirildi. Ancak silika maruziyeti madencilikten inşaat sektörüne kadar pek çok alanda görülmeye devam ediyor. Kesin tedavisi olmayan bu hastalık için koruyucu önlemler bir an önce uygulanmalı” şeklinde konuştu.
Kaynak:Demet Demir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.