Her göğüs ağrısı masum değil kalp krizinde sessiz belirtilere dikkat
Türkiye'de her yıl yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de yılda yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Kalp krizine bağlı ölümleri azaltmak için erken teşhis ve hızlı müdahale büyük önem taşıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Mustafa Can, kalp hastalıkları konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla önemli bilgiler paylaştı.
Kalp krizlerinin en yaygın ani ölüm nedenlerinden biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Can, krizlerin çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını belirtti. Sigara kullanımı, sağlıksız beslenme, fiziksel hareketsizlik, stres ve kronik hastalıklar, kalp krizinin başlıca tetikleyicileri arasında yer alıyor. Bu riskleri azaltmak için bireylerin düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini vurgulayan Can, özellikle aile geçmişinde kalp hastalığı olan bireylerin 30 yaşından itibaren kardiyolojik muayenelere başlaması gerektiğini söyledi.
Kalp krizinin belirtileri arasında en sık görülenin şiddetli göğüs ağrısı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Can, bu ağrının bazen farklı semptomlarla karıştırılabileceğine dikkat çekti. “Nefes darlığı, kol ve omuzda uyuşma, mide bulantısı, gaz sancısı benzeri sırta vuran ağrı, soğuk terleme gibi belirtiler de kriz habercisi olabilir. Bu şikâyetler hafife alınmamalı ve vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” dedi.
Bazı hastalarda krizin sessiz seyrettiğini belirten Can, bunun nedeninin ağrı eşiği farkları olduğunu açıkladı. “Bazı kişiler göğüs ağrısını kas ağrısı, mide rahatsızlıklarını hazımsızlık sanarak önemsemiyor. Ancak en küçük bir belirti dahi ciddiye alınmalı” uyarısında bulundu.
Kalp krizi geçiren bir kişiye yapılacak ilk müdahalenin kritik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Can, olay anında ilk üç dakikada yapılacak doğru müdahalenin hayat kurtarabileceğini söyledi. “Kriz geçirdiği düşünülen kişi sırtüstü yatırılmalı, nefes alması sağlanmalı ve hemen sağlık ekipleri çağrılmalıdır. Su içirmek, kolonya koklatmak, hastayı sarsmak gibi müdahaleler durumu daha da kötüleştirebilir” diye konuştu.
İlk yardım bilgisinin yaygınlaştırılması gerektiğini savunan Can, her ailenin en az bir bireyinin temel ilk yardım eğitimi almasının önemine değindi. Özellikle kalp hastası bulunan ailelerde bu eğitimin hayati rol oynadığını ifade etti.
Son olarak, kalp sağlığının korunmasında tarama yöntemlerinin önemine değinen Prof. Dr. Can, sanal anjiyo ve klasik anjiyonun riskli gruplarda erken tanı için etkili olduğunu belirtti. Kadınlarda 55, erkeklerde ise 35 yaş sonrasında riskin arttığını hatırlatan Can, "Kalp damar hastalıklarının önüne geçmek için yalnızca şikâyet oluştuğunda değil, düzenli taramayla erken tanı hedeflenmelidir" dedi.
Bakmadan Geçme





