Meclis lojman cinayetinde maktulün ailesi oğulları adına okul yapılmasını istiyor
Ankara'da 1991 yılında TBMM lojmanlarında öldürülen eski Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör'ün dava dosyası, fail ya da faillerin bulunmaması sebebiyle düştü. Güngör'ün ailesi, oğullarının faillerinin bulunamaması nedeniyle devletin özür mahiyetinde bir okul yaptırmasını istedi.
30 yıldır aydınlatılamayan Mustafa Güngör cinayetine ilişkin dava dosyasının düşmesinin ardından Güngör ailesi, oğullarının faillerinin bulunamaması nedeniyle devletin kendilerine özür mahiyetinde bir okul yaptırmasını istiyor. Güngör ailesinin avukatı Atilla Kart, Mustafa Güngör'ün 24 saat korunan bir yerde silah ve bıçak darbeleriyle öldürüldüğünü söyleyerek, "23-24 Haziran
1991 tarihinde Kurban Bayramı'nın yaşandığı haftadır bu, o gün 24 saat koruma altında bulunan TBMM lojmanlarında, Ankara'nın Oran semtindeydi o lojmanlar. Orada o gece hunharca işlenen cinayet sonucunda SHP Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Mustafa Güngör vahşiyane bir şekilde katledildi. Bıçak darbeleriyle ve tabanca da kullanıldı. Olay yeri bulgularına göre söylüyorum" dedi.
"ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURDUK"
Devlet organlarının görevlerini suistimal ettiğini savunan Kart, "23-24 Haziran 1991, 23-24 Haziran 2021, 30 yılın sonunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin yargı organları mahkemeleri, ben bu cinayetin faillerini bulamıyorum, bulamadım diyerek davayı düşürdü. Delil yetersizliğinden beraat kararı verdi, devamında da istinaf mahkemesi düşme kararı verdi. O düşme kararına karşı biz iç hukuk yollarını şekli anlamında da olsa tamamlamak için temyize başvurduk, dosyamız orada bekliyor. Ama 30 yılın dolmuş olması, iç hukuk yollarının işlevini kaybetmiş olması sebebiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurduk temmuz 2021 tarihinde. Anayasa Mahkemesi'ne dedik ki, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal kurumları 30 yıl boyunca kurumsal olarak görevlerini suistimal ettiler. Kurumsal olarak devletin organları başta TBMM, Ankara Valiliği, Ankara Emniyeti başta bu kurumlar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, savcılıklar, savcılar bunlar anayasal görevlerini suistimal ettiler ve kurumsal olarak suistimal ettiler." Bu, taktir edersiniz ki kabul edilebilir bir durum değil maalesef çok acı bir tablo" ifadelerini kullandı.
Delillerin karartılması, lojmandaki delillerin yok edilmesi ve soruşturmanın etkili yapılmaması nedeniyle Erol Güngör'ün Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu ve Anayasa Mahkemesi'nin 10 yıl sonra karar verdiğini söyleyen Kart, TBMM'nin 22. yasama döneminde olayla ilgili araştırma komisyonu kurulduğunu kaydetti. Hazırlanan 148 sayfalık raporda dönemin savcılarının ve emniyet mensuplarının görevlerini suistimal ettiği yönünde içeriğin ortaya konduğunu söyleyen Kart, "2005 yılında diyor ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Türkiye Cumhuriyeti devletinin organları etkili soruşturma yapmamıştır, etkili soruşturma yapmaktan kaçınmışlardır" diye çok net bir tespit yapıyor. AİHM bu kararıyla birlikte TBMM'de 22. yasama döneminde, 2002 ve 2007 döneminde görev yapan Meclisten söz ediyorum, Meclis Araştırma Komisyonu kuruluyor. O komisyonda çok ciddi bir çalışma yapılıyor, 148 sayfalık bir rapor hazırlanıyor. O 148 sayfalık raporda dönemin Meclis Başkanları Kaya Erdem ve Mustafa Kalemli'den başlayarak TBMM idari sorumlularının, lojmanlardaki emniyet görevlilerinin, savcıların, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, İçişleri Bakanlığının, onların görev suistimallerini onlarca sayfalık raporla ortaya koyuyorlar" diye konuştu.
"MUSTAFA'NIN ANISINI YAŞATMAK İÇİN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAŞVURUDA BULUNDUK"
Güngör ailesinin hiçbir zaman maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmadığına değinen Kart, "Mustafa'nın, evladımızın anısını, adını yaşatmak için Milli Eğitim Bakanlığının o standart projelerini 16 derslikli okul yapımı projesine uygun bir okulu yapma sorumluluğu altında alınması yönünde başvuruda bulunduk. Zaten müvekkilimin ailesi hiçbir zaman maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmadı. Hiçbir zaman öyle bir arayışları olmadı. Onlar kendi acılarını yaşıyorlar, ızdıraplarıyla ömürlerini dolduruyorlar. 80-81 yaşında olan müvekkilim Erol Güngör, hiç olmazsa Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bu başvuruyla bu özür kararı ve devamında da okul yapma kararının alınmış olması halinde uygulamada örneği olmadı ama o taleplerimizin o bireysel başvuru kavramıyla birebir örtüştüğünden eminim, o noktada hiç olmazsa burada ömürlerinin son döneminde evlatlarına karşı görevlerini bir nebze de yapmış olmanın o vicdani rahatlığıyla bu sonucu görmek, yaşamak istiyorlar" şeklinde konuştu.
(Engin Yağcı - Cem Geçim/İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.