Pakistanlı genci Bayrampaşa’da öldürüp Edirne’ye götüren arkadaşları hakim karşısında
Bayrampaşa'da Pakistanlı Sulman Ali'nin bıçaklanarak öldürülüp, cesedinin battaniyeye sarılı bir şekilde Edirne'ye bırakılmasına ilişkin 3'ü tutuklu 5 sanık hakim karşısına çıktı.
Bayrampaşa'da 3 Aralık 2020 tarihinde Pakistanlı Sulman Ali'nin (25) bıçaklanarak öldürülüp cesedinin, battaniyeye sarılı halde Edirne Uzunköprü'ye bırakılmasına ilişkin 3'ü tutuklu 5 sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 41'inci Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Syed Muhammad İmran Bukhari, Zahir Shad, İftkhar Ahmad, tutuksuz sanık Cuma Özbey ve sanıkların avukatları hazır bulundu.
"BÖYLE BİR ŞEYDEN HABERİM OLSAYDI KAÇARDIM"
Duruşmada tercüman aracılığıyla savunması alınan tutuklu sanık Syed Muhammad İmran Bukhari, "Zahir Shad bir akşam beni aradı, aşağı inmemi söyledi ve "Salman'ın durumu iyi değil" dedi. Ben de Süleyman'ın durumuna bakmaya gittim. Eve gittiğimde durumu iyi değildi, halsizdi ve yanında siyah bir şişe duruyordu. Zannederim ki uyuşturucu ve sahte alkolden. Lavaboya götürdüm. Bir müddet sonra daha iyi oldu. Ben de kendi evime gittim ama içim rahat etmedi, geri döndüm. Zahir ile nargile içtim sonra tekrar evime gittim. Eve gittikten sonra birkaç gün hiçbir şeyden haberim yoktu. Polis kapıyı çaldı yaklaşık 20 gün sonra. Kapıyı kendi ellerimle açtım. Böyle bir şeyden haberim olsaydı kaçardım. Saat 05.00'ten sonra hiçbir şey görmedim" şeklinde konuştu.
"POLİSİ ARAMAMAM İÇİN TEHDİT ETTİ"
Olay günü Salman Ali'nin sarhoş olduğunu söyleyen tutuklu sanık Zahir Shad, "İftikhar, Ahmad'a küfretmeye başladı. O da "söyle bana küfretmesin" dedi. Sonra tuvalete gittim. Çıktığımda İftikhar'ın elinde bıçak vardı, sallıyordu. Ben durdurmaya çalıştım ama bıçakladı. İmran Bukhari orada yoktu, kendi evindeydi. Salman yere düşünce çıkıp gitti. O zaman Salman baygındı. Ambulansı arayın dedim. İmran, "Deli misin? Polisi arama. Ev benim adıma, olay benim üzerime kalır" dedi. Arayın dediğim halde İmran beni tehdit etti polisi aramamam için. 7 kişi arabaya binip cesedi götürmüşler. Arabada yoktum. Önce iple bağladılar, sonra battaniyeye sardılar. Sonra çöp poşetine koyup götürdüler. Doktoru arayıp görüntülü konuşma yaptılar. Doktor, öldüğünü söyledi. Herkes çıkıp gidince ben evde kaldım. Akşam saatlerinde evden çıktım" ifadelerini kullandı. Sulman Ali'nin cesedini Edirne'ye götürdükleri aracı temin ettiği öne sürülen tutuksuz sanık Cuma Özbey ise savunmasında, sanıkların kendisini gece çağırdığını ancak pandemiden dolayı sabah gidebileceğini söylediğini belirtti.
"ZAHİR SHAD SUÇU ORTAYA ÇIKARMAK İÇİN ELİNDEN GELEN ÇABAYI GÖSTERMİŞTİR"
Sanıkların avukatları müvekkillerinin tahliyesini talep ederken, sanık Zahir Shad'ın avukatı, "Müvekkilim tanık yerine sanık olarak yargılanmaktadır. Müvekkil, suçu ortaya çıkarmak için elinden gelen tüm çabayı göstermiştir. Önce Beyoğlu'ndaki karakola gidiyor ama kendisini ifade edemediği için konsolosluğa gönderiliyor. Oradan da Bayrampaşa'ya gidiyor" diye konuştu.
Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı, eksikliklerin giderilmesini ve sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti dolayısıyla tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, olaya ilişkin tanık olarak beyanı alınan Molana Ishtıaq Ahmad'ın Sulman Ali'nin ölümünden yaklaşık 2 hafta sonra Pakistan Başkonsolosluğu'na giderek, bulunduğu ihbarda Ali'nin öldürülüp Edirne Uzunköprü'ye bırakıldığını söylediği ve bununla ilgili yardım talebinde bulunduğu aktarıldı. İddianamede, şüphelilerin, tanıkların ve maktulün olay günü birlikte yemek yediği sırada maktul ile şüpheliler arasında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, şüphelilerin maktulü bıçakladığı, maktulün yaralanmasının öldürücü nitelikte olduğu ve ölüm sebebinin bu yaralanmadan dolayı olduğu aktarıldı.
Tanıkların, şüphelilerden çekindikleri için bir süre olaya müdahale etmeyip, ihbarda bulunmadıklarının anlatıldığı iddianamede, şüphelilerin maktul yaralı haldeyken Pakistanlı bir doktorla görüntülü konuştukları ancak doktorun maktulün ölmüş olmasını söylemesi üzerine araç çağırarak Edirne Uzunköprü'ye gittikleri ve cesedi battaniyeye sarılı halde Kiremitçi Sahil köyü yakınlarında boş bir araziye bıraktıkları anlatıldı. Tutuklu şüpheliler Syed Muhammad İmran Bukhari, Zahir Shad ve İftkhar Ahmad'in "kasten öldürme" suçundan müebbet hapsinin istendiği iddianamede, tutuksuz şüpheliler Cuma Özbey ve Sezer Balıkçı'nın ise "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
(İrem Demir - Sema Demir / İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.