Prof. Dr. Faruk Kaya: “Ağrı, insanlık tarihinin tartışmasız en önemli destanlarından birine ev sahipliği yapıyor”
Prof. Dr. Faruk Kaya, Ağrı’nın insanlık tarihinin tartışmasız en önemli destanlarından birine ev sahipliği yaptığı halde bu büyük fırsatı gereği gibi değerlendiremediğini ve bu yüzden de tahmin edilmeyecek kadar büyük bir ekonomik girdi kaybını yıllardır göz göre göre uzaktan izlediğini söyledi.
Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, Ağrı’nın insanlık tarihinin tartışmasız olarak en önemli destanlarından birine ev sahipliği yaptığı inancına rağmen ne yazık ki bu büyük fırsatı ve potansiyeli günümüze kadar gereği gibi değerlendiremediğini söyledi. Bu yüzden de tahmin edilmeyecek kadar büyük bir ekonomik girdi kaybının yıllardır göz göre göre uzaktan izlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Faruk Kaya, “Ziyaretçilerin dini veya manevi nedenlerle bir bölgeyi ziyaret ettiği bir turizm türü olan inanç turizmi dünya genelinde büyüyen bir trend haline gelmiştir. World Religious Travel Association (WRTA) sunduğu verilere göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 300 milyon turist, inanç merkezli seyahatler gerçekleştirmektedir. Bu seyahatler, ekonomik anlamda yaklaşık 20 milyar dolarlık büyüklükte bir pazar oluşturmaktadır. Bu istatistikler, inanç turizminin ülke gelişimi için alternatif bir gelir kaynağı potansiyeli taşıdığını göstermektedir” dedi.
Nuh’un Gemisi’nin önemine değinen Prof. Dr. Faruk Kaya, “Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevilik gibi üç büyük dinin önemli merkezlerine ev sahipliği yapması ve farklı inançlara sahip insanların uzun yıllardır bir arada barış içinde yaşaması, Türkiye'yi ilgi çeken ülkelerden biri haline getirmiştir. Bu çeşitlilik, inanç turizmi açısından büyük bir potansiyeli beraberinde getirmektedir. Ancak ilginç bir şekilde, son on yılda dini amaçlı ziyaretçilerin toplam ziyaretçi sayısına oranının % 0,06'dan fazla olmaması dikkat çekicidir (TÜİK, 2022). Bu veriler, ülkemizde inanç turizminin potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilemediğini göstermektedir. Dağcılıkla birlikte Nuh’un Gemisi inancı dolayısıyla önemli bir inanç turizm potansiyeline sahip olan Ağrı Dağı’na 2022 yılında büyük bölümü yabancı turistlerden oluşan yaklaşık 20.000 kişi tırmanmış, İshak Paşa Sarayı ve bölgenin manevi dünyasında önemli bir yeri olan Ahmed-i Hani Türbesini ise yine aynı yıl yaklaşık 226.000 turist ziyaret etmiştir. Eski çağlardan günümüze kadar güncelliğini ve gizemini koruyan nadir olaylardan biri de Nuh Tufanı ve Tufan sonucu geminin içindekilerle birlikte nerede karaya oturduğudur. Ağrı Dağı pek çok insanın düşüncesinde Nuh’un Gemisi ve tufan ile özdeşleşmiş olmakla birlikte, 1959’da keşfedilen ve günümüze değin pek çok araştırmacının ilgisini çeken Doğubayazıt ilçesi Telçeker köyündeki gemi biçimli yapının da Nuh’un Gemisi olduğuna dair iddialar güncelliğini korumaktadır” ifadelerini kullandı.
“Nuh Tufan’ının gerçekte nerede yaşanmış olabileceği konusunda yapılan araştırmalar sonucu ortaya konulan arkeolojik veriler, olayın daha çok Mezopotamya’da yaşanmış olduğunu göstermektedir” diyen Prof. Dr. Faruk Kaya, şöyle devam etti:
“Dünden bugüne birçok Hıristiyan, söz konusu bölgede yer alan Ağrı Dağı’nın; insanlığın çoğunu yok eden ilahi bir su baskını sırasında, Hz. Nuh’u, ailesini ve ona inananlar ile birlikte dünyadaki her hayvan türünden bir çifti içine alarak selamete ulaştıran, Nuh’un Gemisinin son dinlenme yeri olduğuna inanıyor. Nuh’un gemisinin nerede olduğu konusu ile ilgili tartışma ve araştırmalar belli ki daha uzun süre devam edecektir. Ancak büyük bir nüfus kitlesine sahip olan Hıristiyan ve Yahudilerin, bu geminin Ağrı Dağı’nda veya Telçeker – Üzengili köyleri arasındaki alanda olduğu inancını ekonomik bir getiriye çevirmek için mevcut algının güçlendirerek, gerekli altyapı yatırımlarının yapılması onlar gibi inanmamızı gerektirmez. Zira bilimsel çalışmalar sonucu gerçekçi, tarafsız ve önyargısız veriler ortaya çıkmadan bu konuda kesin konuşmak doğru olmaz. Böyle olmakla birlikte büyük bir kitle tarafından ısrarla ilimiz sınırları içinde olduğuna inanılan bu potansiyel değerlendirildiğinde, Ağrı ili inanç turizmi açısından ülkemizin önemli destinasyonlarından biri haline gelebilir ve inanç turizmi için Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin sayısı inanılmaz derecede artabilir.
Nitekim 1960 yılında, Durupınar sitesinde keşfedilen gemi şeklinin fotoğrafları ilk kez Hayat dergisinde yayımlandığında, bundan en çok etkilenenlerden biri Amerikalı iş adamı Walt Disney olmuştu. 1955'te California'da Disneyland'ı açan Walt Disney, farklı bir tema park için gözünü Doğubayazıt'a çevirerek kaşif Durupınar'a gönderdiği mektupta, bu bölgeye 50 milyon dolar yatırım yapmak istediğini belirtmişti. Disney, mektubunda ‘Nuh Peygamber, tüm dinler tarafından kabul edilen bir peygamberdir. Bu nedenle ülkeniz, tüm insanlığın ziyaret merkezi olabilir’ ifadesini kullanıyordu. Ancak, o dönem Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal koşullar nedeniyle Disney'in bu hayali gerçekleşemedi.
Ağrı ili insanlık tarihinin tartışmasız olarak en önemli destanlarından birine ev sahipliği yaptığı halde, ne yazık ki bu büyük fırsatı ve potansiyeli günümüze kadar gereği gibi değerlendirememiştir. Bu yüzden de tahmin edilmeyecek kadar büyük bir ekonomik girdi kaybı yıllardır göz göre göre uzaktan izlenmektedir. Dolayısıyla bölge turizmine, ekonomisine ve sonuçta ülkemize çok büyük bir katma değer oluşturacak Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili konularda bu güne dek sürdürülen pasif politikalar artık değiştirilmelidir. Ülkemizin mevcut durumu ve gelişen ekonomik koşulları, bu tür bir değişim için gayet uygun ve hatta zorlayıcıdır.”
Ağrı'nın kalkınması ve inanç turizmi potansiyelinin geliştirilmesinin ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtım kampanyaları düzenlenmesi, ulaşım altyapısı ve konaklama tesisleri ile diğer turistik hizmetlerin kalitesinin artırılması, yerel halk ve turizm sektöründe çalışanlara yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gibi adımların atılmasıyla mümkün olacaktır. Bu bağlamda örneğin ABD, Hollanda ve Hongkong’ta açılan ve her yıl yüz binlerce turist tarafından ziyaret edilen Nuh’un Gemisi Müzelerinin benzeri, Ağrı veya Doğubayazıt’ta yapılmalıdır. Aynı zamanda otel, hayvanat bahçesi, park alanları, sergi ve çeşitli kültürel etkinliklerin yapıldığı salonlara sahip bu tür bir müzenin Ağrı’da yapılması, Ağrı Dağı’nı inanç turizmi açısından da bütün dünyanın ilgi odağı haline getirilebilir. Örneğin Nuh’un Gemisinin son dinlenme yeri olduğuna inandıkları Ağrı Dağı’ndan binlerce km uzaklıktaki ABD’nin Kentucky eyaletinde inanç turizmi kapsamında 2016 yılında ziyarete açılan müze günlük yaklaşık 7 bin ziyaretçi almaktadır” diye konuştu.
Telçeker - Üzengili köyleri arasında yer alan ve Nuh’un gemisinin izi olduğu iddia edilen yapının öncelikli olarak heyelan tehdidine karşı mutlaka korunması gerektiğini de ifade eden Prof. Dr. Faruk Kaya, “Bünyesinde büyük bir turizm potansiyeli barındıran bu yapının bulunduğu alan doğal sit alanı olmasına rağmen korumasız bir görünüm sergilemektedir. Bu alana girişlerin ücretlendirilmesi ve ziyaretlerin denetimli bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca isimleri Doğubayazıt ile özdeşleşen Ahmed-i Hani ve Bediüzzaman Said Nursi gibi maneviyat önderlerinin ön plana çıkarılarak ulusal inanç turizminin de hareketlendirilmesi, inanç turizmi alanında tanıtım faaliyetlerinin hızlandırılması ile mümkün olacaktır. Bu bağlamda dünya çapında önemli bir inanç merkezi olma vasfına sahip olan Nuh’un Gemisi aramalarının yoğunlaştığı Ağrı Dağı ve çevresinde gerekli turizm alt yapısının sağlanması durumunda yerli ve yabancı turist sayısı her geçen gün artarak, hem ülke ve hem de bölge kalkınmasına çok önemli katkılar sunabilir” dedi.
Bu tür kutsal olarak kabul edilen yerlere yönelik artan ilginin yerel ekonomiye doğrudan katkıda bulunarak turizm gelirlerini artırdığını söyleyen Prof. Dr. Faruk Kaya, “Turistlerin konaklama, yeme-içme, hediyelik eşya satın alma gibi harcamaları bölgeye ekonomik canlılık getirir. Turizmin canlanması, konaklama tesisleri, restoranlar, tur rehberliği gibi alanlarda yeni iş fırsatları oluşturur ve yöre insanının istihdamını artırır. İnanç turizmi kapsamında gelen turistlerin sayısının artması, bölgedeki ulaşım ve konaklama altyapısının iyileştirilmesini gerektirir. Bu da uzun vadede bölgenin genel altyapı seviyesinin yükselmesine katkıda bulunur. Artan turist sayısı, sağlık hizmetlerinin ve güvenlik önlemlerinin iyileştirilmesini teşvik eder, bu da hem turistler hem de yöre halkı için daha güvenli ve sağlıklı bir yaşam ortamı sağlar. İnanç turizmi, Ağrı'nın tarihi ve kültürel değerlerinin ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılmasını sağlar. Bu, yerel kültürün korunması ve yaşatılmasına katkıda bulunur. Farklı kültürlerden insanların Ağrı'yı ziyaret etmesi, kültürel alışverişi artırır ve hoşgörü, anlayış gibi sosyal değerlerin gelişmesine yardımcı olur.
Kaynak:Demet Demir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.