Prof. Dr. Faruk Kaya: “Doğu Anadolu’nun Abant’ı atıl durumda”
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, Balık Gölü’nün Doğu Anadolu’nun Abant’ı olabilecek potansiyele ve doğal güzelliğe sahip olmasına rağmen ilgisizlik nedeniyle atıl durumda olan saklı bir cennet olduğunu söyledi.
Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Faruk Kaya, göllerin de denizler gibi suya bağlı olarak gerçekleştirilen rekreasyonel faaliyetlere (yüzme, sportif olta balıkçılığı, su kayağı, yelken açma, kürek çekme, sörf, kano vb.) imkan tanıdığını belirtti. Prof. Dr. Faruk Kaya, “Ülkemizdeki göller, bir kentin çekim alanında bulunmak, turizm yörelerine ve deniz kıyılarına yakın olmak, orman içinde, dağlık alanlarda yer almak gibi coğrafi konumlara göre turizme açılmaktadır. Öncelikle turizme açılan göller, yakınındaki bir kentin çekim alanına göre ulaşım kolaylığı olan göllerdir. Bu göller günlük rekreasyon (çay bahçesi, lokanta vb.) ve konaklama tesisleri yapılarak turizme açılmaktadır. Ancak Ağrı ili sınırları içinde yer alan ve önemli bir turizm potansiyelini bünyesinde barındıran Balık Gölü’nün bugüne kadar turizme açılması bir yana, tanıtımı dahi etkin olarak yapılamamıştır” dedi.
“Türkiye’nin en önemli 100 kuş yaşama alanından biridir”
Doğubayazıt ilçesinin 60 km kuzeybatısında Taşlıçay ilçe merkezinin ise 29 km kuzeydoğusunda yer alan Balık Gölü’nün yaklaşık 34 km²’lik yüzölçümü ve 2.241 m’lik yükseltisiyle ülkemizin en yüksekte bulunan en büyük alanlı gölü olduğunu dile getiren Prof. Dr. Faruk Kaya, şöyle devam etti:
“Bir lâv seddi gölü olan Balık Gölü çevresindeki dağlardan gelen küçük dereler, kıyıdaki pınarlar ve yer altı sularıyla beslenir. Kıyıları çamurlu olan gölün özellikle güneydoğusunda küçük sazlıklar yer alırken, yakın çevresinde de tarım alanları ve otlaklar bulunur. Göl çevresinde flora; alpin dağ çayırlarından oluşur. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında bu çayırlıklar rengârenk çiçeklerle bezenir ve çevre büyüleyici bir doğal güzellik kazanır. Göl çevresi, dik yamaçlar, tepelikler ve kayaçlardan oluşur. Gölün sulak alan kapsamındaki kısmı 3.800 ha olup, kuzeyinde üzerinde tarihi kalıntılar da bulunan 4 dekar büyüklüğünde bir ada bulunmaktadır. Bu adada kuluçkaya yatan kadife ördek (melanittafusca) ile birlikte yaz aylarında rastlanan martı, kuğu, karabatak ve angıt gibi kuşlar nedeniyle Türkiye’nin en önemli 100 kuş yaşama ve koruma alanından biri olarak kabul edilir.”
Balık Gölü’nün bölgedeki asıl ününün ise yetiştirdiği kırmızı benekli alabalıktan kaynaklanmasına rağmen, sonradan yapılan yersiz ve bilimsellikten yoksun suni müdahaleler nedeniyle sazanın gölde en fazla bulunan balık türünü oluşturduğunu vurgulayan Faruk Kaya, “Daha çok kış aylarında yapılan balıkçılık için gölü kaplayan kalın buz tabakasında delikler açılıp, ağ veya oltayla balık tutulmaktadır. Gölden elde edilen balıklar başta Doğubayazıt olmak üzere civar yerleşmelere pazarlanmaktadır. Balık Gölü yüksek bir sahada yer alması nedeniyle kış boyunca suları donar ve yatakta su akımı görülmez. Balık Gölü, çevre dağlardan inen ve kar sularıyla beslenen dereler, kaynaklar ve dip kaynaklarıyla beslenir. Gölün gideğeni Balık Gölü Deresi olup, bu akarsu daha güneydoğudaki Saz Gölü (Gernovak Suyu) ve Gölyüzü Gölü (Şehli Gölü) gibi iki bataklık alan göllerinden de ayaklar aldıktan sonra, Sarısu adıyla Gürbulak kuzeydoğusundan sınırlarımız dışına çıkar, Zengimar Suyu adıyla İran topraklarında bir süre aktıktan sonra, Aras Nehri’ne karışır” diye konuştu.
Balık Gölü ve çevresinin turizm potansiyeli bakımından oldukça zengin olduğunu söyleyen Faruk Kaya, “Çevrenin dinlenme, ekoturizm (doğa turizmi), dağa tırmanış, klimatizim, gölde sportif balık avcılığı, tekneyle gezinti, kayak ve buz pateni sporları gibi etkinlikler bakımından turistik potansiyeli vardır. Bu önemini yaz aylarındaki yayla iklimi, temiz havası, suyu ve bulunduğu doğal ortam ve manzarasından almaktadır. Göl ve çevresi ornitolojik özellikleri açısından oldukça önemlidir. Nitekim gölün güney kesiminde sazlıklar ve bataklıklar yer almaktadır. Göl içme ve kullanma suyu koruma sahası statüsünde olup, yakınındaki yerleşim birimleri için içme suyu sağlamakta ve bu durum zaman zaman göl suyunun çekilmesine yol açarak olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
Soğuk kaynak sularıyla ayrı bir güzellik kazanan gölün etrafı ağaç bakımından oldukça fakirdir. Doğu Anadolu’nun Abant’ı olabilecek bir doğal güzelliğe sahip olmasına rağmen bu imkân ilgisizlik nedeniyle atıl durumdadır. Öncelikli olarak Taşlıçay- Balık Gölü arasında ulaşımı kolaylaştıracak vasıflı yolların yapılması hayati önemdedir. Ulaşım probleminin giderilmesinden sonra, güvenlik endişesinin ortadan kaldırılması, tanıtımının yapılması, yerel yönetimlerin özel sektörü de işin içine dahil ederek elbetteki devletin denetiminde doğal çevreyi tahrip etmeden yaz ve kış aylarında sürdürülebilir turizm için yapılacak bir master plan çerçevesinde yapılaşmaya gitmesi ve tesisler inşa etmesi alandaki turizm potansiyelini harekete geçirecek ve Balık Gölü’nü bölgenin önemli potansiyellerinden biri haline getirecektir” şeklinde konuştu.
Kaynak:Demet Demir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.