Prof. Dr. Faruk Kaya: “Meteor çukuru turizme kazandırılmalı”
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, meteor çukurunun doğal turistik kaynak olarak turizme kazandırılması gerektiğini belirterek atılacak adımları açıkladı.
Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Faruk Kaya, “Meteor çukuru, Doğubayazıt Kenti’nin 35 km doğusunda ve Gürbulak Gümrük Kapısı’nın 2 km kuzeydoğusunda yer almaktadır. Bu çukurun, çeşitli iddialara rağmen 1892 yılında düşen büyük bir göktaşı tarafından oluşturulduğu düşünülmektedir. Bu görüş, silindirik doğal kuyunun tersiyer kalkerlerini örten kalın ve çatlaklı bazaltlar içinde, 100 yıl önce (1880-1885 yılları arasında) bir gece aniden açılmış olması ve ertesi sabah Gülveren Köyü’nün kaynak sularının bulanık akmasıyla desteklenmektedir. Çukurun oluşumu sırasında meydana gelen sarsıntı, geniş bir alanda hissedilmiştir” dedi.
Saha gözlemleri de yaptıklarını dile getiren Prof. Dr. Faruk Kaya, “Gülveren Köyü sakinleriyle meteor çukuru hakkındaki görüşlerini almak için yaptığımız mülakatlarda, o dönemde yaşayan büyüklerinin anlatımlarına göre, "1913 yılının Eylül veya Ekim ayında, sabaha karşı günün ağarmasına yakın saatlerde şiddetli bir gök gürültüsünden sonra büyük bir toz bulutunun yükseldiğini gördük. Hatta çukurun olduğu yerin büyük bir bölümü kayalıklardan oluştuğu için zaman zaman benzeri gürültüler duyulmaktaydı" şeklinde ifade etmişlerdir. Bu nedenle olaya tanık olan Gülveren Köyü sakinleri, çukurun göktaşının düşmesi sonucu mu yoksa daha önce işitilen gürültüler sonucunda mı oluştuğu konusunda fikir birliğine varamamışlardır. Ancak baskın görüş, çukurun göktaşının düşmesiyle oluştuğudur. Çünkü göktaşının düştüğü anda, çukurun bulunduğu saha koyun ağılı olarak kullanılmaktaydı ve olay sırasında ağılda geceleyen koyunların on ikisinin de göktaşı ile birlikte oluşan çukura gömülmesi, sahanın meteor çukuru olduğu kanaatinde olanları doğrular niteliktedir” ifadelerini kullandı.
Çukurun oluşması sırasında büyük bir gürültü duyup toz bulutunu gören tanıkların çukurdaki çökmenin üç gün sürdüğünü ifade ettiğini de vurgulayan Prof. Dr. Faruk Kaya, “Bu olaydan sonra, meteor çukuru yakınındaki Gülveren Köyü'nün alt tarafında bulunan büyük su kaynağının yedi gün boyunca bulanık aktığını gözlemlemişlerdir. Aynı şekilde, çukura beş kilometre uzaklıktaki İran sınırı yakınında bulunan Harman ve Tazekent köylerinin sularının da bir süre bulanık aktığı duyulmuştur. Bu durumu tam olarak anlayamayan ve tedirgin olan Gülveren köylüleri, bir süre evlerine girmeyip kurdukları kıl çadırlarda barınmışlardır” diye konuştu.
Derinliği 60 metreyi ve çapı 35 metreyi bulan bu çukurun silindirik bir kuyu şeklinde olmasıyla dikkat çektiğini de anlatan Prof. Dr. Faruk Kaya, “Çukurun iç kenarlarının düzenli şekilde kesilmiş olması ve iç yüzeylerin kopma çizikleri taşıması, kuvvetli basınca bağlı bir deformasyonun göstergesi olarak yorumlanmaktadır. Buna karşın bazı araştırmacılar bu çukuru Doğubayazıt-İran transit karayolunun İran sınırı kesiminde, yol ile Gülveren Köyü arasında bazalt lavları ve bazaltlar içinde açılmış bir çöküntü çukuru (bazalt dolini) olarak değerlendirmektedir. Son zamanlarda yapılan bir başka araştırmaya göre, Doğubayazıt'taki çukurun karstik erime sonucu oluşmuş bir obruk olduğu iddia edilmektedir. Karstik arazilerde, zemine sızan suların kalkeri eritmesi sonucunda yer altında boşluklar oluşur. Bu boşlukların tavanının çökmesiyle düzgün dairesel karstik çukurlar meydana gelir. Aynı araştırmaya göre, Doğubayazıt'taki çukur, meteor çukuru özelliği göstermemekte ve dünyadaki örneklerine benzememektedir. Çünkü göktaşlarının yeryüzüne çarpması sonucu oluşan kraterlerin çevresinde deformasyonlar oluşur. Oysa Doğubayazıt'taki meteor çukuru olarak adlandırılan sahanın çevresinde böyle bir özellik görülmemektedir. Çukurun iç kısmındaki eğim, 90°'ye varan bir diklik oluşturmaktadır. Dünyadaki örnekleri incelendiğinde, hiçbir meteor çukurunda böylesine bir oluşum görülmemektedir. Dolayısıyla, buradaki çukur meteor çarpmasıyla oluşan bir çukurdan çok, karstik kayaçların erimesiyle oluşmuş bir obruktur. Meteor çukuru olarak bilinen çukurun yakınında aslında iki tane daha büyük obruk bulunmaktadır. Bu iki obruk, Türkiye-İran sınırındaki tampon bölgede yer aldığından yıllarca araştırılamamıştır. Söz konusu obruklar, meteor çukuru olarak bilinen obruğun doğusunda yer aldığından hem gözükmemekte hem de içleri belli bir seviyeye kadar suyla dolmuş durumdadır. Bu obrukların varlığı, Doğubayazıt'taki çukurun meteor çukuru olmadığının başka bir kanıtı olarak gösterilebilir. Bununla birlikte, sadece temel yapının kalker oluşunu esas alan bu görüşe bütünüyle katılmak mümkün değildir. Çünkü bölgedeki bazalitik kayaçların kalınlığı, stratigrafik dikme kesitlerde 120 metreden daha fazla görünmektedir. Ayrıca, bazalitik lavların doğal direnci bu çaptaki dairesel çökmelere izin vermeyecek kadar yüksektir. Yöre halkının tarihî kayıtlara geçmiş gözlemleri de bu görüşü desteklemektedir. Belirtilen tarihte meydana gelen yer sarsıntısının yakın çevrede şiddetli bir şekilde hissedilmesi, küçük bir bazalt dolininin bu ölçüde bir sarsıntı oluşturamayacağı vurgulanabilir” şeklinde konuştu.
“Bu çukur alan ister meteor, isterse obruk olsun bir doğal turistik kaynak olarak turizme kazandırılması gerekir” diyen Prof. Dr. Faruk Kaya, atılacak adımları ise şöyle sıraladı:
“Çukura ulaşımı kolaylaştırmak için yolları iyileştirmek ve yönlendirme tabelaları koymak. Ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde otopark, tuvalet, dinlenme alanları gibi tesisler inşa etmek. Çukurun etrafına güvenlik önlemleri almak, yürüyüş yolları ve izleme platformları yapmak. Yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtım kampanyaları düzenleme. Sosyal medya, bloglar ve turizm sitelerinde çukurun tanıtımını yapmak. Ziyaretçilere çukurun oluşumu, tarihi ve önemi hakkında bilgi verecek bilgilendirme panoları ve tabelalar yerleştirmek. Yerel halkın bu turizm faaliyetlerinden yararlanmasını sağlamak için onları sürece dahil etmek. Yerel el sanatları, yemekler ve ürünlerin satılabileceği pazarlar veya dükkanlar açmak. Çevrenin korunmasını sağlamak için ziyaretçilerin uyması gereken kurallar belirlemek. Doğal yaşamı ve çevreyi koruma bilincini artıracak eğitimler ve etkinlikler düzenlemek. Meteor çukurunun turizme kazandırılması ve sürdürülebilir bir turizm destinasyonu haline gelmesi için atılacak önemli adımlardır.”
Kaynak:Demet Demir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.