Afrikada meşhur bir platform vardı.
Yanılmıyorsam biiii sürü stk'dan oluşuyordu.
Birisine dokunsan, hepsi birden üzerine çullanıyordu. Hukukçuları, gazetecileri, birlikleri.. hatta değenekçileri bile vardı.
Atanmış ve seçilmiş büyük makam sahiplerinin; taziyelerinde ağıtçılık, düğünlerinde zurnacılık yapıyorlardı.
İstilacı türler gibiydiler; görüntüde halk için varlardı, realitede halkın değerlerini yiyerek, yok ederek yaşıyorlardı.
Halk, kendisinden yana hiç durmamış bu platformu cezalandırdı, kurunun yanında yaş da yandı.
* * *
Afrikada meşhur siyasi bir yönetim vardı.
Baştakilerin vekillik, gersinin taziye ziyaretlerinde selfie çekme hastalıkları vardı.
Hani kafaları dolu olsa; belki başka şeyler de düşüneceklerdi ama, Allah vergisi işte, ellerine tezek veren ekmeklerini alıyordu.
Boş olduklarından halka karşı hep dikleşir, üstlere yay gibi eğiliyorlardı. Nasıl olsa üstler gönderiyor, halk ölmektense sıtmaya razı oluyordu.
Halk, kendi derdiyle dertlenmeyen bu siyasetçileri cezalandırdı, kurunun yanında yaş da yandı.
* * *
Afrikada meşhur bir sendika vardı.
Tüm sendikaların patronuydu sanırım. Bilmem kaç bin tane üyeleri vardı.
Başları küçük olsa da, büyük işer çeviriyorlardı. Kurum müdürleriyle "o hesap senin, bu araba kardeşimin..." paylaşıp duruyorlardı.
İşleri; üyelerini muslukların başına geçirmek, kendilerini ve siyasetçileri beslemekti. Halka hizmet mi? Amaaann! Halkı adam yerine koyan mı vardı zaten?
Halk, üyelerinden hizmet görmediği bu sendikacıları cezalandırdı, kurunun yanında yaş da yandı.
* * *
Afrikada meşhur Robin Hood'ler vardı.
Zenginlerin gönderdiklerini fakirlere dağıtıyorlardı.
Yardım alanlar niye fakir, yardım gönderenler niye zengin? Hiç düşünemiyorlardı.
Fakirin aracıya gösterdiği teveccühü kendi şahsi büyüklüklerine sayıyorlardı. Memlekette adam kıtlığı varmış gibi; açlık sınırının altında yaşayan halkla, benden koli senden oy hesabına giriyorlardı.
Halk, yaptığı hizmeti menfaate döken bu çakma Robin'leri cezalandırdı, kurunun yanında yaş da yandı.
* * *
Afrikada meşhur amirler vardı.
Tam hatırlamıyorum; ya Afrikayı babaların çiftliğine çevirmişlerlerdi ya Afrika zaten babalarının çiftliğiydi.
Fildişi kulelerde, saltanatlarının bekası için, halkı sınıflara ayırıyorlardı. Devlet kapısı, uşaklardan başka tüm halka kapalı olduğundan, yerelde kaynayan kazanlardan haberleri yoktu.
Tüm imkanlara rağmen, yanlışı tutup yanlış bir zamanda sahaya sürecek kadar basiretsizlerdi..
Halk, kendisini adam yerine koymamış bu amirleri cezalandırdı, kurunun yanında yaş da yandı.
Evet Afrika yandı. Ama, yangını halk değil, itfaiyeciler çıkardı.