İnsan; mizaç, karakter ve kişilik denilen üç parçanın toplamıdır.
Mizaç: Yaradılış yoluyla edinilen doğa ve huy gibi içsel eğilimlerdir.
İnsanın, mizacına müdahale etme şansı yoktur, çünkü mizaç kişi doğumdan önce oluşmuştur.
Karakter: Kişinin duygu ve davranış biçimidir.
Mizacin aksine dışsal faktörler olan; coğrafya, kültür, aile ve çevreden etkilenerek oluşur.
İnsanın, karakterine de müdahale etme şansı pek yoktur. Çünkü kişi çocukken karakteri oluşur.
Kişilik: Kişinin belirgin özelliği, insana yakışacak tutum ve davranışlarıdır.
İnsan, mizaç ve karakterinin aksine, kişiliğinin oluşmasına müdahale etme şansına sahiptir.
Çünkü kişilik, gençlik yıllarında akıl kullanırken belirginleşir ve olgunlaşır. Kişilik aynı zamanda mizaç ve karakterin gelişip parlamasını da sebep olur.
* * *
Şimdi iki kardeş düşünün:
Aynı ailede ve aynı toplumda büyümüş, aynı zeka seviyesine, aynı mizaç ve karaktere sahip olsunlar.
Gençlik yıllarında biri her gün mal meydanına, diğeri kütüphaneye gitsin. Aynı olay karşısında ikisinin tutum ve davranışları aynı olur mu? Hayır.
Ya da iki kardeş de kütüphaneye gitsin. Biri bütün yazarlara ait birer kitap okusun, diğeri tek bir yazarın bütün kitaplarını okusun. Aynı konuda ikisinin tutum ve davranışları aynı olur mu? Hayır.
Bir de şöyle düşünün;
Kişi, içinde yaşadığı toplumdan farklı düşünemiyorsa; o topluma yeni bir yol çizebilir, yeni bir ufuk gösterebilir mi? Hayır.
* * *
Asıl konuya geçelim.
Bir yöneticinin, yönettiği toplumu ileriye taşıması için sağlam ve gelişmiş bir kişilik sahibi olması gerekiyor.
Mizaç ve karekter herkeste var çünkü.
Kişiliği gelişmiş olanlar; dürtülerek harekete geçmek yerine, kendi iç enerjisi ile başarılı olmak için bütün dinamikleri harekete geçirir.
Başarılı olduğunda daha üst makamlar beklemesini bildiği gibi, başarısız olduğunda sorumluluğu üstlenip istifa etmesini de bilir.
Kişilik sahibi olmayanlar, başarısız olduklarında onurla gitmesini bilmedikleri için, onuru çiğnenip görevden alınıyorlar.
Sonra da çocuklar gibi küsüp, ilk sandıkta davalarına ihanet ediyorlar.
İki kardeşi bir daha düşünün.
Aynı başarısızlık karşısında kişiliği gelişen onuruyla istifa ederken, kişiliği gelişmeyen onursuzca görevden alınmasını bekliyor.