Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW'a ulaştı" dedi.
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği tarafından düzenlenen "Güneş Zirvesi"nde konuşan Bakan Dönmez, "Yenilenebilir enerji sektörü Kovid-19 pandemisinde güçlenerek çıkan sektörlerden biri oldu. Küresel durgunluğa rağmen yenilenebilir enerji sektörüne yapılan yatırımlar durmadı. Ocak-Ekim 2020 döneminde küresel ölçekte bir önceki yıla göre yüzde 15 daha fazla yenilebilir enerji ihalesi tamamlandı. Hatta Ekim 2020'de dünya borsalarındaki güneş enerjisi şirketlerinin piyasa değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre iki kat arttı. Uluslararası Enerji Ajansı'nın yayımladığı son raporda ortaya koyduğu önemli bir tespit vardı. Güneş önümüzdeki dönemde daha fazla üretimde söz sahibi olacak ve maliyetleri de düşmeye devam edecek. Enerji piyasası güneşin etrafında şekillenecek. Biz bu süreçte adımlarımızı çok önceden atmıştık. Yaptığımız yatırımların karşılığını geçtiğimiz yıl rekor üretimlerle aldık. 12 Nisan'da güneş ve rüzgâr saatlik bazda toplam üretimimizin yüzde 34'ünü karşıladı. Mayıs 2020'de elektrik üretimimizin yüzde 5,6'sını güneş enerjisinden karşıladık. 5 Haziran'da ise günlük maksimum lisanssız üretimi gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı.
"2014 YILINDA 40 MW OLAN GÜNEŞ KURULU GÜCÜMÜZ BUGÜN 6 BİN 630 MW SEVİYESİNE ULAŞTI"
2017'den bu yana güneş kurulu gücü 3 yıl içerisinde neredeyse iki kat artırdıklarını ifade eden Bakan Dönmez, "Artık şunu kabul etmemiz gerekir ki güneş enerjisi sektörü Türkiye'de yeni doğan bir bebek değil. Yaklaşık 10 yıllık bir geçmişimiz var. Emekleme dönemini çoktan geçtik. Sektör güneşi tanıdı, öğrendi, yeni birikimler kazandı. Yurt dışından pek çok yatırımcı ülkemize geldi. Beraberinde ciddi bir know-how transferi de gerçekleşti. Türkiye, geriden geldiği bu yarışta son düzlükte depar atarak pek çok ülkenin önüne geçti. 2014 yılında 40 MW olan güneş kurulu gücümüz bugün 6 bin 630 MW seviyesine ulaştı. 2017'den bu yana güneş kurulu gücümüzü 3 yıl içerisinde neredeyse iki kat artırdık. Güneş enerjisi kurulu gücü bakımından dünyada 13'üncü, Avrupa'da 7'nci sıradayız. Toplam kurulu gücümüz içindeki payı yüzde 7'ye yaklaştı. Elektrik üretimimizde güneşin payı ise yüzde 4 seviyelerinde. 24 saatlik zaman dilimi olarak düşündüğümüzde günlük tüketimimizin ortalama 0,7 saatini güneş enerjisinden karşılıyoruz. Bütün bunlar yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan bir sektör için umut veren rakamlar. Ancak bunun Türkiye için yeterli olmadığını, sektörümüzün bunun daha fazlasını ortaya koyabileceğini hepimiz biliyoruz. Bu rakamlar gelecekteki hedeflerimiz için bir manivela olacak" diye konuştu.
"36 İLİMİZDE TOPLAM 1.000 MW'LIK 74 YARIŞMA İÇİN BAŞVURULARI İKİ AY İÇERİSİNDE ALACAĞIZ"
2030'larda elektrik üretiminde güneşin payını 3 kat artırma hedefleri olduğunu söyleyen Dönmez, "Türkiye'nin potansiyeli, ekonomik hedefleri daha fazla enerji üretimini zorunlu kılıyor. 2030'lara geldiğimizde elektrik üretimimizde güneşin payını 3 kat artırma hedefimiz var. Güneş enerjisindeki maliyetler düştükçe bu oran da daha yukarılara çıkacak. İnşallah bu yıl gerçekleştireceğimiz Mini YEKA-GES yarışmalarımızla güneşte yakaladığımız ivmeyi daha da yukarılara çekeceğiz. 36 ilimizde toplam 1.000 MW'lık 74 yarışma için başvuruları iki ay içerisinde alacağız. Mini YEKA-GES yarışmalarımız özellikle güneş enerjisi yatırımlarının tabana yayılması açısından oldukça önemli. Yatırım kültürü ve yatırımcı profilinin değişmesinde önemli bir etken olacak. Bu yarışmalarla bir nevi enerji KOBİ'leri ortaya çıkacak. Diğer yandan güneş enerjisindeki üretimimizin büyük bir kısmı lisanssız üretimlerden geliyor" dedi.
"3 BİN 490 MW KURULU GÜCE SAHİP 9 BİN 178 ÇATI GES BAŞVURUMUZ BULUNUYOR"
Bakan Dönmez, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz Türkiye'nin güneşi çatılarda, cephelerde parlasın istiyoruz. Bu yüzden birtakım teşvik mekanizmalarını ve yasal düzenlemeleri hayata geçirdik biliyorsunuz. Lisanssız üretimde kurulu güç üst sınırını 1 MW'den 5 MW'ye çıkardık. Geçtiğimiz yıl sonunda çıkan yasayla bu üst sınır, tesislerin elektriksel bağlantı gücüne kadar artırıldı. Sadece haneler ya da sanayi tesisleri değil bugün kamu kurumları, içme suyu tesisleri, atık su arıtma tesisleri ve tarımsal sulama aboneleri de kendi elektriğini üretip, elektrik bağlantı gücüne göre öz tüketim fazlasını satabiliyor. Yönetmelik 9 Mayıs 2019'da değişti. 10 Mayıs 2019'dan önce sanayi aboneleri tarafında 670 MW kurulu güce sahip 2 bin 429 çatı GES başvurusu vardı. Karar sonrasında ek olarak 2 bin 795 MW kurulu güce sahip 4 bin 250 çatı GES başvurusu aldık. Meskenlerde ise 10 Mayıs 2019 öncesinde toplam 10 MW kurulu güce sahip bin 90 çatı GES başvurusu yapılmıştı. Karar sonrasında ek olarak 14 MW kurulu güce sahip bin 409 adet çatı GES başvurusu aldık. 2020 yılı sonu itibarıyla 458 MW çatı GES kurulu gücüne ulaştık. Toplamda ise 3 bin 490 MW kurulu güce sahip 9 bin 178 çatı GES başvurumuz bulunuyor."
"ELEKTRİKTE ARTIK KAYNAKTAN ZİYADE TEKNOLOJİNİN BAŞI ÇEKTİĞİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ"
Avrupa ve Ortadoğu'nun ilk ve tek entegre güneş fabrikasını geçtiğimiz yıl devreye aldıklarını hatırlatan Bakan Dönmez, "Artık güneş enerjisinin Türkiye'de gelişme dönemine giriyoruz. Ancak burada üzerinde durduğumuz önemli bir nokta var. O da güneş enerjisi teknolojisinin yerlileştirilmesi, yerli üretimin artırılmasıdır. Biz güneş enerjisindeki stratejimizi enerji-sanayi boyutunda görüyoruz. Güneş paneli aldım, kurdum, elektrik üretimine başladım değil mesele. Enerji teknolojileri yüksek nitelikli teknolojiler. Bu teknolojilerin yerlileştirilmesi beraberinde diğer enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesini, onları besleyen alt sektörlerin de gelişmesini tetikleyecek. Bugün güneş enerjisindeki parçaların bir kısmı yerli olarak üretiliyor. Avrupa ve Ortadoğu'nun ilk ve tek entegre güneş fabrikasını geçtiğimiz yıl devreye aldık. Elektrikte artık kaynaktan ziyade teknolojinin başı çektiği bir döneme giriyoruz. Elektrik enerjisi ihracından daha önemlisi bu teknolojilerin üretimi ve ihracatı artık. Çünkü teknolojinin gelişmesi doğrudan maliyetlere yansıyan bir unsur. Güneş enerjisinde sadece mevcut teknolojinin geliştirilmesi yetmez. Yeni üretim teknolojilerinin ortaya çıkması için daha fazla Ar-Ge ve inovasyon çalışmasına ihtiyacımız var. Örneğin perovskit gibi yeni teknolojilerin Türkiye'de geliştiğini görmek istiyoruz. Ancak bu sessiz enerji devriminin önemli bir ayağı daha var. O da depolama teknolojileri. Türkiye'deki güneş enerjisi yatırımlarını tamamlayacak en önemli unsur pil teknolojisidir. Dünyada bu yönde ciddi çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Türkiye'de bu tür çalışmaların yapılması ve bir kümelenme oluşması için TENMAK'ı kurduk. TENMAK bünyesindeki temiz enerji enstitüsü ile bu çalışmaları hayata geçirmek istiyoruz. Kamu, özel sektör ve akademi iş birliğiyle karbon salımının sıfıra yakın olduğu, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanıldığı ve bu teknolojilerin ülkemizde üretildiği bir enerji ekosistemine kapı aralamak istiyoruz" şeklinde konuştu.
"YENİLENEBİLİR KURULU GÜCÜMÜZ 49 BİN 550 MW'A ULAŞTI"
Dönmez, "Bugün elektrikli otomobiller yüzyıllardır kullanılan benzinli ve dizel otomobillerin yerini almaya hazırlanıyor. Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasıyla benzin ve dizel motorlarda verimlilik, kapasite, hibrit gibi yeni teknolojiler geliştirilmeye başlandı. Benzer bir durum aslında enerji sektörümüzde de yaşanıyor. Bugün pek çok petrol ve doğal gaz şirketi artık yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaya başladı. 2025'e kadar büyük petrol ve gaz şirketlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını 10 kat artırması bekleniyor. Bu alanda ciddi bir yatırım, ciddi bir teknoloji geliştirme gayreti mevcut. Dünyayla birlikte biz de yenilenebilir enerjide attığımız adımları artıracağız. 2020 bu anlamda oldukça parlak geçti. Bu başarı trendini inşallah 2021'e ve sonrasına da taşımak istiyoruz. Geçtiğimiz yıl devreye aldığımız yaklaşık 4 bin 900 MW kurulu gücümüzün yüzde 98'ini, yani neredeyse tamamına yakınını yenilenebilir kaynaklar oluşturdu. Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW'a ulaştı. Toplam kurulu gücümüz içerisinde yenilenebilirin payı yüzde 51,7 seviyesine yükseldi. Enerji dönüşümünü yeni dönemde ekonomik kalkınma stratejilerinin bir parçası olarak görüyoruz. Ekonomik durgunluğu hareketlendirecek, piyasaları yeniden canlandıracak önemli bir argüman olarak değerlendiriyoruz. Bu dönüşümün temelinde enerjinin sürdürülebilir, çevreci, uygun maliyetli ve ulaşılabilir olması en temel amacımız" diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Kaynak: İHA