Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye'de suyun yönetiminin 1926 yılında çıkarılan bir kanun çerçevesinde uygulandığını belirterek, "Cumhurbaşkanımıza arz edeceğimiz Şura Sonuç Bildirgesi ile inşallah Su Kanunu'nu da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunmak istiyoruz" dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından oluşturulan Cumhuriyet tarihinin ilk Su Şurası için, 11 ayrı çalışma grubunda Tarım ve Orman Bakanlığının yanı sıra 66 üniversiteden 141 akademisyen, 38 ulusal sivil toplum kuruluşundan katılımcılar, ilgili kamu kurum ve kuruluşları temsilcileri, büyükşehir belediyeleri yetkilileri, su ve kanalizasyon idarelerinden temsilciler, 32 özel sektör ile su kullanıcılarını da kapsayan toplam 1 bin 631 katılımcının fikir ve önerilerini sundu. 7 aydır devam eden Su Şurası için, 11 ayrı çalışma grubu sonuç raporlarını hazırladı. Çalışmalar sonucunda ortaya çıkan raporlar, Su Şurası Sonuç Bildirgesi'ne dönüşecek. Söz konusu Su Şurası üzerine Ankara'da özel bir otelde zirve düzenlendi. Zirveye, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin yanı sıra Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Başkanı Yunus Kılıç, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Kaya Yıldız, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ve Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikalar Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe katıldı.
Suyun öneminin vurgulandığı tanıtım filminin oynatılmasının ardından konuşan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, suya sadece tarım ve orman boyutu olarak bakmadıklarını dile getirerek, "Bizim hedefimiz; her bir vatandaşımızın, bugün de yarın da temiz suya erişimini sağlamak, su kaynaklarımızı korumak, verimli kullanmak ve suyumuzu geleceğe umutla taşımak oldu. Su şurası, bu hedefe ulaşmak için bizim yol haritamızdır. Su şurasında alınan kararlar, gelecek nesillerimiz için; suyun, gıdanın, medeniyetin, temiz enerjinin güvencesi olacaktır. Yaptığımız ve yapacağımız tüm çalışmalar, bu milletinin su gibi aziz insanlarına umut, bu kadim topraklara bereket sunacaktır" dedi.
Suyun sınırsız bir kaynak olmadığını belirten Pakdemirli, "Artık suya göre bir düzenin kurulacağı, küresel mücadelelerin ortak noktasında suyun olacağı zamanlara girdik, giriyoruz" ifadelerini kullandı.
Su güvenliğinin gıda güvenliği olduğunu belirten Pakdemirli, "Bundan sonra suyumuzu, muslukları sonuna kadar açarak değil, tarlalara gelişi güzel salarak değil, başköşemizde tutarak, vatan bilerek korumalı, doğru yöneterek, israfı önleyerek, en verimli şekilde kullanmalıyız. Kullanmak da zorundayız" diye konuştu.
"84 MİLYON VATANDAŞIMIZIN SUYLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİN HER BİRİNİ DİNLEDİK HER ÖNERİYİ NOT ETTİK"
Bakanlık olarak sulama yatırımlarının yanı sıra suyun geleceğini de planladıklarını belirten Bakan Pakdemirli, "29 Martta başlattığımız Cumhuriyet tarihimizin ilk su şurasında, ilgili Bakanlıklar, akademisyenler, belediyeler, STK'lar, özel sektör ve su kullanıcılarını kapsayan toplam 1 bin 631 katılımcıyla birlikte su alanında, A'dan Z'ye tüm konuları masaya yatırdık. 11 çalışma grubunda, su güvenliğinden, su hukukuna, tarımsal sulamadan havza bazında su yönetimine, su kaynaklarının geliştirilmesinden iklim değişikliği ve meteorolojiye kadar suyla ilgili aklınıza gelecek tüm konulara, 7 ay boyunca tüm paydaşlarla birlikte detaylı olarak çalıştık. Bunun yanında, 84 Milyon vatandaşımızın suyla ilgili görüşlerini, varsa projelerini almak için susurasi.gov.tr web sayfası içinde "Fikrini Bildir" bölümünü oluşturduk. Sözün özü, her bir fikri dinledik, her öneriyi not ettik" dedi.
"BİRİNCİ SU ŞURASI SONUÇ BELGESİ, CUMHURBAŞKANIMIZ TARAFINDAN KAMUOYUNA AÇIKLANACAKTIR"
Su Şurası için toplam 1 buçuk milyon saatlik yoğun bir tempo harcandığı bilgisini veren Bakan Pakdemirli, "Çalışma gruplarımızdaki 1 bin 631 katılımcımız kişi başı ortalama 920 saat emek harcayarak oluşturdukları raporlarını Ağustos ayı sonu itibariyle tamamladı. Bu raporlar doğrultusunda, her bir çalışma grubu için sonuç belgeleri hazırlandı. Konuşmamın başında söylediğim gibi, bu ayın son haftasında, tüm sonuçlar değerlendirilerek, nihai belgemiz olan Birinci Su Şurası Sonuç Belgesi, Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklanacaktır" değerlendirmesini yaptı.
"ÜLKEMİZDEKİ TÜM HAVZALAR İÇİN TAŞKIN YÖNETİM PLANLARINI HAZIRLAMAYI VE BU PLANLARI EN GEÇ ALTI YILDA BİR GÜNCELLEMEYİ HEDEFLİYORUZ"
İklim değişikliğinin bazı bölgelerde aşırı yağış, taşkın afeti, bazı bölgelerde ise kuraklık olarak kendisini gösterdiğini söyleyen Bakan Pakdemirli, "Ülkemizdeki 25 nehir havzasının her birinde, hem taşkın hem de kuraklık yönetim planlarını hazırlıyoruz. Amacımız, önceden yaptığımız bu planlama sayesinde, taşkın ve kuraklık risklerinin olası zararlarını en aza indirmektir. 15 Nehir havzası için kuraklık yönetim planlarını tamamladık. 2023 yılı sonuna kadar 25 havzanın tamamında bu planları bitireceğiz. Taşkın yönetim planlarında ise 23 havzada çalışmaları tamamladık. 2023 yılı sonuna kadar ülkemizdeki tüm havzalar için taşkın yönetim planlarını hazırlamayı ve bu planları en geç altı yılda bir güncellemeyi hedefliyoruz" ifadelerine yer verdi.
Dünyadaki tatlı suyun yüzde 75'inin ormanlık su havzalarından geldiğini aktaran Pakdemirli, "Yine orman ekosistemleri en büyük karbon yutağıdır ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltma da en büyük silahlarımızdan birisidir" diye konuştu.
Son 20 yılda 5,5 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını hatırlatan Pakdemirli, "2023 yılına kadar bunu 7 Milyar fidana ulaştırmayı hedefliyoruz" dedi.
"YANAN ALANLARI TEKRAR AĞAÇLANDIRARAK, YEŞİL VATANIN BİR PARÇASI HALİNE GETİRECEĞİZ"
Bu yıl ilk yağmurların başlamışıyla yılsonuna kadar Geleceğe Kampanyası ile her bir kişiye üçer adet olarak şekilde toplam 252 milyon fidanı toprakla buluşturacaklarını ifade eden Pakdemirli, "İnşallah yaraları saracağız ve yanan alanları tekrar ağaçlandırarak, Yeşil Vatanın bir parçası haline getireceğiz" değerlendirmesini yaptı.
"ŞURA SONUÇ BİLDİRGESİ İLE İNŞALLAH SU KANUNU'NU DA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NE SUNMAK İSTİYORUZ"
Bakan Pakdemirli, Türkiye'de suyun yönetiminin 1926 yılında çıkarılan bir kanun çerçevesinde uygulandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Su Şurası süresince tüm çalışma gruplarında bu kanunun günümüz gerçeklerine uygun ve uyumlu olmadığı konusunda, tüm paydaşlarımızla hemfikir olduk. Su Kanunu'nun taslak metnini, Su Şurası kapsamında yeniden gözden geçirdik. Su Kanunu'nu, suyun tek elden yönetimi hedefimiz çerçevesinde, tüm paydaşların görüşlerini alarak, ortak akılla değerlendirdik. Cumhurbaşkanımıza arz edeceğimiz Şura Sonuç Bildirgesi ile inşallah Su Kanunu'nu da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunmak istiyoruz."
"HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ BULAŞIKLARI MAKİNEYE DİZMEDEN ÖNCE ELDE YIKIYOR VE MAKİNEYİ TAM DOLDURMADAN ÇALIŞTIRIYOR"
Hane bazında su tüketimi alışkanlıklarında mevcut durumu ortaya koymak ve bu alanda alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla Türkiye'yi kapsayacak şekilde bir araştırma yaptıkları bilgisini veren Pakdemirli, şunları söyledi:
"Bu araştırmada, çok ilginç sonuçlara ulaştık. Sizlere birkaç örnek vermek istiyorum. Araştırmaya katılanların yüzde 40'ı ülkemizin su zengini olduğu düşünüyor. Yüzde 89'u gelecekte susuzluğun yaşanabileceğini ve yüzde 83'ü de su tasarrufuna dikkat ettiğini söylüyor. Ancak, yüzde 67'si çamaşır makinelerinde su tüketimini artıran ön yıkamalı program kullanıyor ve yüzde 43'ü makinesini tam doldurmadan çalıştırıyor. Yine, her üç kişiden biri bulaşıkları makineye dizmeden önce elde yıkıyor ve makineyi tam doldurmadan çalıştırıyor. Yüzde 22'si diş fırçalarken, yüzde 52'si ise el yıkarken suyu açık bırakıyor. Bizleri en şaşırtan sonuç ise eğitimli ve sosyoekonomik statüsü yüksek bireylerin su tasarrufu konusunda daha az dikkatli olması. Bu araştırmada, suya yönelik yüksek toplumsal hassasiyet olduğunu, ancak bunun uygulamaya ve tasarrufa yeterince yansımadığını gördük. Bu sonuçlar, toplumda su konusundaki farkındalığı artırmanın ne kadar önemli olduğunu net olarak göstermiştir."
Zirve, toplu hatıra fotoğrafı çekilmesi ile sona erdi.
(Mustafa Cenik - İbrahim Berat Yılmaz/İHA)
Kaynak: İHA