Soner Taştan, ülkemizin geniş ürün yelpazesi nedeniyle her noktada yoğun tarımsal işlemler yapıldığını ifade etti. Ancak bu çeşitlilik, bilinçsiz gübre, ilaç ve hormon kullanımıyla birleştiğinde hem ürünlerde hem de insan sağlığında ciddi dengesizliklere ve sorunlara yol açabildiğini anlatan Taştan, kontrolsüz ve kolay erişilebilen tarımsal girdilerin, üreticileri daha fazla verim elde etmek için aşırı derecede kimyasal kullanmaya ittiğini söyledi.
Özellikle meyvecilik sektöründe kullanılan hormon ve gübrelerin ürünün aromasını ve tadını değiştirdiğini belirten Taştan, tüketicilerin bu durumu kısa vadede fark edemese de uzun vadede ürünlerin genetik yapısının ve orijinal tadının kaybolduğunu kaydetti. Aynı durumun yem bitkisi üretiminde, hububatta ve sanayi türü tarımsal ürünlerde de gözlemlendiğini dile getirdi.
Taştan, tüketicilerin kendi bahçelerinde hobi olarak üretim yaparak bu durumdan daha az etkilenebileceğini, ancak bu imkana sahip olmayanların ciddi sıkıntılar yaşadığını söyledi. Bu sorunların çözümü için tarım ilaçları ve gübre satan bayilerin kimyasal ürünleri kayıtsız şartsız satmaması veya kayıt altına alması gerektiğini vurguladı. Taştan, ayrıca, toprağa atılan gübrelerin karne tutulması ve hangi aralıklarda hangi içeriklerde gübre atıldığının kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. "Karnesiz ilaç, gübre veya hormon satılmamalıdır" diyen Taştan, bu kontrol mekanizmalarının hızla işleme konulmasının önemine dikkati çekti.
Taştan, tarımsal ürünlerinin yatlarını kaybetmeden sürdürülebilir bir kontrol yapısının oluşturulması gerektiğini ifade etti. Taştan, mevcut durumun minimize edilerek tüm üretici gruplarında uygulanmasının olumlu sonuçlar vereceğini belirtti. Taştan, kısa vadede uygulanacak çözümler, uzun vadede vatandaşların sağlığı başta olmak üzere toprak sağlığı ve atmosferdeki sera gazı salınımını kontrol altına almakta yardımcı olacağının da altını çizdi.