Babası İlyas, dedesi Eyaz, büyük dedesi Rüstem olan Ahmed, Hani aşiretine mensup olduğu için Hani soyadıyla anıldığı belirtiliyor. Doğum yeri hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte, kendi kalemiyle doğum tarihini belirten Ahmed-i Hani, ilk eğitimine aile içinde başlamış ve daha sonra Ahlat ve Bitlis medreselerinde öğrenim görmüştür.
Tarihçiler, Botan ve Mezopotamya'da eğitimine devam eden Hani’nin; Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzun yıllar öğrencilik yaptığını da belirterek, “Ayrıca, Kabe'yi ziyaret etmiş ve Mısır'a seyahat etmiştir. Eserlerindeki içerikler, bu seyahatleri etkilerini açıkça göstermektedir” dediler.
Eserleri ve Mirası:
"Mem û Zîn", Ahmed-i Hani'nin en önemli eserlerinden biri olduğunu ifad eden tarihçiler, “Eser, 1695 yılında tamamlanmış olup, yazarın 44 yaşında olduğu zaman zarfında 30 yıl boyunca üzerinde çalıştığı bilinmektedir. Hani, eserlerinde antik Yunan felsefesi, tasavvuf, astronomi, şiir ve sanat teknikleri gibi konuları ele almış ve bu alanlardaki bilgisini geniş bir perspektifle sunmuştur” ifadelerini kullandı.
Türbesi ve Anma Geleneği:
Ahmed-i Hani'nin doğum yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaşadığı dönemde ve sonrasında edebi mirasıyla ön plana çıktığını belirten tarihçiler, “Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan türbesi, onun anısını yaşatmak için bir ziyaret ve anma merkezi olarak hizmet vermektedir. Türbesi, edebiyatseverler ve tarih meraklıları için önemli bir ziyaret noktasıdır ve Hani'nin eserlerinin okunması ve mirasının yaşatılması için bir vesile olmaktadır. Günümüzde de Ahmed-i Hani’nin türbesini her kesimden vatandaşlar yılın her döneminde ziyaret edebiliyor” diye konuştular.
1061 yılında (Miladi 1651) doğmuş bir edebiyat dehası olan ve Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde türbesi bulunan Ahmed-i Hani her dönem büyük ilgi görüyor.