Bir Şeyler Söyle (Şiir)

Halil Yılmaz

Gürültü vurulmuş o hoyrat sesle,
Rüzgara verilen mektup boş çıktı.
Kırk kilit takılmış büyük hevesle,
Gül bahçesi sade diken, taş çıktı.

Darılıp umuttan aldım yüzümü,
Yıllarımı yakmış, ışık sanmışım.
Elin yukuşuna vurmuş düzümü,
Yakamozu suya aşık sanmışım.

Buluta gem vurmuş deli bakışta,
Kabarıp taşan hep aynı gözlerdi.
Cemrenin donduğu o kara kışta,
Bir umutla farklı yollar gözlerdi.


Zamandan payıma düşen hakikat,
Dert gelirmiş dedi sağ olan başa.
Başlattım geçmişe sessiz tahkikat,
Baktım has tohumu ekmişim taşa.

Yalın ayak koşan tozlu yollarda,
Bu umut geçmişte yarı süzgündü.
Nazenin bir bebek gibi kollarda,
Can bulan bu yürek dünde üzgündü.

Bu esiş, bu türkü dokunuşlu hal,
Kökten dala ruhun yürümesiymiş.
Bu huzur, bu ahenk fısıldayan lal,
Yeni bir baharın vuruş sesiymiş.

Hoş geldin gönlüme ulvi dokunuş,
Annemli yıllarda mutluydum böyle.
Gel ey çocukluğum benimle konuş,
O cennet günlerden bir şeyler söyle.

Ekim 2024 / Ağrı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.