Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan tarihçi Özgür Aslan, kitabesinde 1801 yılı, minare kitabesinde ise 1924 yılı tarihleri verilen caminin uzun bir geçmişe sahip olduğunu ve çeşitli dönemlerde onarımlar geçirerek günümüze ulaştığını söyledi.
Güney-kuzey doğrultusunda dikdörtgen bir blok olarak inşa edilen Gökmeydan Camii’nin bir bahçe içinde yer aldığını ifade eden Aslan, “Caminin kıble tarafı sokağa baktığı için daha özenle işlenmiştir. Güneybatı köşesine yakın bir noktada, kule şeklinde ayrı bir minare yükselmekte ve kuzeybatı tarafında camiye ait ek bir yapı bulunmaktadır.
Bu ek bina ile cami yapısının oluşturduğu ‘L’ planındaki kütleler, çevrelediği bahçe kısmının zeminine taş döşenerek, buraya bir ön-avlu anlamı kazandırılmıştır. Bu düzenleme, caminin sadece bir ibadet yeri olmasının ötesinde, sosyal bir toplanma alanı olarak da işlev görmesini sağlamaktadır” dedi.
Gökmeydan Camii’nin minaresinin 1924 tarihli kitabesiyle dikkat çektiğini söyleyen Aslan, “Minare, caminin güneybatı köşesine yakın bir konumda yükselmekte ve estetik bir kule görünümündedir. Bu mimari özellik, camiye farklı bir karakter katmakta ve ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Minarenin inşa tarihi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri ile Cumhuriyet'in ilk yıllarına denk gelmekte olup, bu dönem geçişinin mimari izlerini taşımaktadır” diye konuştu.
Caminin etrafındaki bahçenin taşla döşenmiş zemini ile bir ön-avlu işlevi gördüğünü vurgulayan Aslan, “Ek bina ile cami yapısının oluşturduğu ‘L’ şeklindeki yapı, bu bahçeyi çevreleyerek korunaklı ve huzurlu bir alan oluşturmaktadır.
Bu alan, cemaatin ibadet öncesi ve sonrası toplanabileceği, sohbet edebileceği bir mekan sunmaktadır. Bahçenin taş döşemeleri, hem estetik bir görünüm sağlamakta hem de tarihi bir atmosfer yaratmaktadır” şeklinde konuştu.