Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizi yıllarca içinde çırpındığı kısır döngü ekonomisine tekrar mahkum edecek geri adımlar asla atılmayacaktır. Türkiye siyasi ve ekonomik istikbalini bir daha asla CHP gibi, IMF ve benzeri küresel ekonomik vesayet kurumlarının reçetelerine teslim etmeyecektir. Yüksek faiz ve düşük kur üzerine kurulu sömürü düzeni ülkemize tekrar dönemeyecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AK Parti grup toplantısında konuştu. Ekonomik gelişmeler ve yeni ekonomi politikalarına ilişkin bilgi veren Erdoğan, kur ve enflasyonda yaşanan dalgalanmalara ilişkin uyarılarda bulundu. Salonda bulunanlara CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun faizin düşürülmesiyle ilgili daha önceden yaptığı açıklamaların videosunu izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar işte böyle. Dün başka söyler, bugün başka söyler, yarın daha başka söyler. Üstelik bunu da hiç utanmadan, yüzleri kızarmadan, kendilerinden emin bir tavır ile yaparlar. Bunlar zaten faizci. Bundan şüphe var mı? Sizin yemininiz makbul değil. İstediğiniz kadar yemin edin. Tayyip Erdoğan dün ne dediyse bugün de aynısını söylüyor. Yüksek faizden ne kadar rahatsız olduğumu cümle alem bilir. Ama siz mandacı tayfasınız. Siz son dönemde döviz kuru ve fiyat artışı üzerinden yürüyen tartışmalarda da aynısını yaptınız. İstiyorlar ki ülke batsın, bitsin. Kendileri hiçbir şey yapmadan gelip iktidara otursun. İstiyorlar ki bunca yıllık heba olsun, Türkiye "vur eline al ekmeğini" günlerine geri dönsün. İstiyorlar ki bu millet kendi aklını bir kenara bıraksın, başkalarının aklıyla, hesabıyla, çıkarıyla hareket etmeyi sürdürsün. İstiyorlar ki bu ülke tarihinin en kritik mücadelesini kaybetsin, tüm demokrasi, hak, özgürlük ve kalkınma iddialarından vazgeçsin. Biz, bu kifayetsiz muhterislere her zaman ki gibi çok beklersiniz diyoruz. Biz, gözü de, kalbi de dışarıya bakan bu mankurtlara hadi oradan diyoruz. Biz, bırakınız bu topraklardaki varlığımızı, yerkürede nefes almamıza tahammülü olmayan yeminli düşmanlarımıza La galibe illallah diyoruz. Biz, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını engellemek için her yola başvuranlara kazanamayacaksınız diyoruz. Dün vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel siyaset ve para baronlarına karşı hangi mücadeleyi verdiysek, bugün de faiz lobisine, üretim ve istihdam düşmanlarına karşı aynı mücadeleyi veriyoruz. Bugüne kadar girdiğimiz hiçbir yoldan nasıl geri dönmediysek bu yoldan da geri dönmeyeceğiz" diye konuştu.
"TÜRKİYE YÜKSEK FAİZ ÜZERİNE KURULU PARA POLİTİKASINI ARTIK TERK ETTİ"
Türkiye'nin pek çok gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine kurulu para politikasını terk ettiğini kaydeden Erdoğan, "Biz milletimizin asil bireylerini döviz kurundaki yükseliş ve fiyatlardaki artış gibi hususların yol açtığı belirsizlikler karşısında yaşadıkları endişeyi anlıyoruz. Ülkede yatırım, istihdam, üretim ve ihracat tarafındaki olumlu gelişmeleri yakından takip ederken, kur ve fiyat artışından kaynaklanan olumsuzlukları dikkatle izliyoruz. Bizim işimiz bu. Kur ile ilgili beklentinin rakamın seviyesi değil, istikrarının sağlanması noktasında olduğunun farkındayız. Her ne kadar önemli bir kısmı küresel dalgalanmalar kaynaklı olsa da çarşı pazardaki kimi ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışların çoğunun mantıklı bir izahının bulunmadığını da görüyoruz. Hepsi de birbirini tetikleyen zincirleme fiyat artışlarının zehirlediği iklimin bir an önce temizlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu tablo küresel ekonomideki kriz ile ülkemiz ekonomisindeki değişimin birlikte gerçekleştiği bir dönemden geçiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz Türkiye pek çok gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine kurulu para politikasını artık terk etti. Bunun yerine yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı esas alan bir büyüme stratejisine ve ona uygun adımlara geçmiş bulunuyoruz. Salgın döneminde Çin ile Avrupa arasındaki en önemli üretim merkezi olan ülkemizin neredeyse dünyada büyümesini sürdüren yegane ekonomi haline gelmesini işte bu değişime borçluyuz. Nitekim dün 2021'in 3. çeyrek büyümesi yüzde 7,4 olarak açıklandı. Bu büyüme oranı ile G-20 içinde ilk sırada yer alıyoruz. Milli gelirimize gelince, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,8 arttı. Üçüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatındaki artışın yüzde 25,6'yı, ithalattaki gerilemenin de yüzde 8,3'ü bulması da çok önemlidir. Bu yıl elde ettiğimiz büyümenin önemli bir bölümü ihracat kaynaklıdır. Yıllık 216 milyar doları bulan ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 83 geride bırakan Türkiye hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir. Ülkemizin ihracatı sadece rakam olarak büyümüyor, yapısal olarak da yüzde 95'i imalat sanayi ürünlerinden oluşan güçlü bir konuma yükseliyor. Üretimimizi bir yılda neredeyse iki katına çıkartabilecek sağlamlıkta ve esneklikte bir alt yapıya sahibiz. Ülkemizin 81 iline yayılan organize sanayi bölgeleriyle, fabrikalarıyla, tesislerle çalışıyor, üretiyoruz. 2021 yılını çift haneli büyüme ile kapatacak bir yere doğru gidiyoruz. Şayet, eskiden olduğu gibi yüksek faiz sisteminde devam etseydik muhtemelen bu büyüme rakamlarını göremeyecektik. Aynı şekilde belki bugün için yaşadığımız sıkıntıların bir kısmı da olmayacaktı. Emin olun böyle bir durumda Türkiye, önümüzdeki onlarca yıl boyunca bir daha gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatını yakalayamayacaktı. Bu değişimi ya şimdi yapacaktık ya da en az bir neslin daha hayallerinden, hedeflerinden uzak kalmasına rıza gösterecektik. Belki siyaseten en riskli, fakat ülkemiz ve milletimiz için en doğru planı biz yaptık, yapıyoruz. Faizleri artırarak paradan para kazanan tüfeylileri sevindirmek yerine faizi düşürerek yatırımı ve üretimi kolaylaştırıyoruz. Zira faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan melanettir. Çıksın birisi "siz faizi düşürerek, üretimi ve istihdamı artırarak yanlış yapıyorsunuz" desin, ya da "yüksek faiz ve düşük kur istihdamı artırır, siz yanlış yapıyorsunuz" desin. Diyemez. Doğrusu bizim yaptığımızdır. Biz yanlış yolda ilerliyor olsaydık başkaları üretim ve istihdam güçlerini daha da artırarak önümüzü keserdi. Halbuki şuanda tüm sektörlerde yeni yatırımlarla, yeni makinelerle, yeni istihdamlarla kesintisiz bir kapasite büyütme yarışındayız. Biz ülkemizi, fırsatını bulduğunda hemen kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti haline dönüştürmek yerine kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Kötünün daha kötüye yol açacağını, dünyadaki pek çok örneklerini gördüğümüz ve bir dönem kendimiz de yaşadığımız için daha zor da olsa iyiden doğacak daha iyilerin yolunu açıyoruz. Ülkemizin zaten sınırlı olan kaynaklarının her seferinde yüksek faizle başlayıp enflasyonla sonuçlanan bir kısır döngü içinde örselenmesi yerine reel sektöre yönelmesini sağlamaya çalışıyor. Düşük faiz ile bu kısır döngüden kurtardığımız para, yakında sağlanacak kurdaki ve fiyat artışlarındaki denge ile beraber tümüyle yatırıma, inşallah istihdama, üretime akacaktır. Artık faiz oranını şu veya bu dayatmaya göre değil, tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi ülkemizin ihtiyacına göre belirleyeceğiz. Düşük kur ile ülkemizi ithalat cennetine dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Asıl zenginliğin paranın kur değeri ile değil, ülkenin üretim gücüyle, milletin iş ve aş sahibi olmasıyla, geleceğine güvenle bakmasıyla olduğunu biliyor ve bu şekilde hareket ediyoruz. Faiz düştüğünde paradan para kazanan dışında kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar yarın düşer, enflasyon dediğin bugün artar yarın düşer. Ama üretimde ve istihdamda sağladığımız her artış kalıcı bir kazançtır. Güvenlikte olduğu gibi ekonomide de dünya 5'ten büyüktür diyoruz. Çıktığımız bu yolun kendimizle birlikte tüm dostlarımızın ve insanlığın hayrına olduğuna inanıyoruz. Hak olan davada zafer muhakkaktır" şeklinde konuştu.
"SİZ OTEL ODALARINDA IMF İLE KULİS ATANLAR DEĞİL MİSİNİZ?"
Kurdaki ve fiyatlardaki yükselişin makul sınırları aşan kısımlarının yeni ekonomi politikasının sonucu olmadığını, tam tersine o politikayı engelleme girişimlerinin neticesi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Birileri dünyadaki tüm gelişmeleri gözlerden kaçırarak ısrarla bu denklemi tersinden kurmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde değişen, çeşitlenen, yeni araçlarla zenginleşen ekonomi politikalarına güzellemeler dizip de ülkemizi 74 yıllık köhne IMF reçetelerine mahkum etmek isteyenlerin riyakarlıkları paçalarından akıyor. Bay Kemal, siz otel odalarında IMF ile kulis atanlar değil misiniz? Biz sizin ne olduğunuzu biliyoruz. Bugün tüm büyük ekonomiler faizleri en az seviyelerde tutarken enflasyonda ciddi yükselişle karşı karşıyalar. Tüm Avrupa ülkelerinde geçen yıl sıfır ve eksi olan enflasyon bu yıl yüzde 4'leri, yüzde 5'leri, hatta yüzde 6'ları geride bıraktı. Üstelik bu rakamlar tüketici fiyatlarını ifade ediyor. Üretici fiyatları enflasyonunda yüzde 20'li, yüzde 30'lu rakamlar söz konusu. Türkiye gibi tarihi olarak yüksek enflasyona şerbetli bir ülkede yüzde 20 düzeyi kısa sürede çözülebilir bir sorunu ifade ediyor. Buna karşılık Avrupa'da ve diğer gelişmiş ülkelerdeki yüzde 4'ler, yüzde 5'ler, hele hele üretici fiyatlarındaki yüzde 20'ler, yüzde 30'lar büyük bir felaketin işaretidir. Peki siz bu tablo karşısında oralarda kendi ülkesinin batmasını, bitmesini isteyen, bunun için her türlü yalanı, çarpıtmayı devreye sokan birilerinin siyaseti ve medyayı işgal ettiğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü orada bizdeki gibi yobaz bir zihniyetin siyasette de, akademide de boy vermesine müsaade etmezler. Esasen sadece enflasyona bakarak Türk ekonomisini okumak haksızlık olur. Biz çok daha kalıcı bir ekonomik değişimi hayata geçirmenin mücadelesini veriyoruz. Biz çok daha tutarlı ve dengeli bir iktisat politikasıyla ülkemizi hedeflerine ulaştırmaya çalıştığımızda sanki kıyamet kopmuş gibi ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Türkiye'nin ekonomik çıkarları yerine küresel faiz lobilerinin çıkarlarını savunarak milli olunmaz, ulusalcı olunmaz, demokrat olunmaz, liberal olunmaz, vicdanlı ve ahlaklı hiç olunmaz. Ülkemizi her alanda olduğu gibi ekonomide de milli duruşumuzla önde gelen bir küresel güç haline getirmekte karalıyız. Biz bu mücadeleyi verirken yüksek kurdan döviz alıp daha da yükselmesini bekleyenlerin, etiketlerine fahiş fiyatlarına koyup haksız kazanç peşinde koşanların, malını 2-3 kat fazlasına satmaya çalışanların sonu açık konuşuyorum hüsran olacak. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum, şunu açık net ifade ediyorum, stokçulara evvel Allah biz bu ülkeyi mezar edeceğiz. Stokçuluk bizim dinimizde haramdır. Bunu yapamazsınız. Yapanlar varsa bunun bedelini ödeyecekler. Osmanlı bunun bedelini çok ağır ödetti, biz de ödeteceğiz. Bunun için birinci derecede Ticaret Bakanlığımız olmak üzere üzerine gideceğiz. Vatandaşlarıma çağrıda bulunmak istiyorum, döviz alırken de, fiyat belirlerken de, alış veriş yaparken de lütfen sükunetten, sağduyudan ayrılmayın, kısa vadeli ve paniğe dayalı adımlar atmak yerine uzun vadeli hareket etmeyi tercih edin. Bizim amacımız daha çok üretecek, daha çok kazanacak, kazandığını milletin tamamına fayda sağlayacak, refahı artıracak, umudu artıracak, izzeti artıracak alanlara aktaracak bir ekonomik yapı inşa etmektir. Türkiye buna layıktır. Türk milleti buna layıktır. Hala yüksek faiz dayatmasında bulunanlar, hele hele kur manipülasyonu ve fahiş fiyat üzerinden kendi ülkesini, kendi halkını soymanın peşinden koşanlar evlatlarının geleceğine kastettiklerini bilmelidirler. Buradan bir kez daha ifade ediyorum, ülkemizi yıllarca içinde çırpındığı kısır döngü ekonomisine tekrar mahkum edecek geri adımlar asla atılmayacaktır. Türkiye siyasi ve ekonomik istikbalini bir daha asla CHP gibi, IMF ve benzeri küresel ekonomik vesayet kurumlarının reçetelerine teslim etmeyecektir. Yüksek faiz ve düşük kur üzerine kurulu sömürü düzeni ülkemize tekrar dönemeyecek. Bu ülkenin her kuruş varlığı da, dışarıdan gelen her para da üretime aktarılmak suretiyle istihdam artırılacak, cari fazla ile de edilen kaynaklarla büyüme desteklenecektir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Ne yaptığımızı, nasıl yapacağımızı, hangi sonuçlar elde edeceğimizi biliyoruz. Türkiye'yi nasıl güçlü bir kalkınma alt yapısına, güzlü bir demokrasiye kazandırmışsak, üretime ve istihdama dayalı güçlü bir ekonomiye de kavuşturacağız. Hedeflediğimiz şekilde gelişmiş ülkelerin arasındaki yerimizi alana kadar bize durmak, duraksamak, tereddüt etmek yoktur" dedi.
"PETROLDEN ÜRETİLEN AKARYAKITI AVRUPA DAHİL BÖLGEMİZDE EN UCUZA KULLANICILARA VEREN ÜLKE BİZİZ"
İzmir İktisat Kongresi kararlarının önünün 1929 buhranı ile, Menderes'in kalkınma hamlesinin önünün darbe ile, Özal'ın kalkınma hamlesinin önünün koalisyonlar dönemi ile kesildiğini söyleyen Erdoğan, "Bizim önümüzü 19 yıldır kesemedikleri için işte bugün bu büyük değişimi hayata geçirebiliyoruz. İnşallah bunu da başararak ülkemizin ve milletimizin asırlık rüyasını gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu.
"Devlet olarak üzerimize düşenleri yapıyoruz" diyen Erdoğan, salgın döneminde toplumun her kesimine verilen desteklerle sancılı dönemin en az sıkıntıyla atlatılmasını sağladıklarını kaydetti. Erdoğan, "Dünyada enerji fiyatlarının tarihin en yüksek seviyesine ulaştığı bir dönemde biz hanelerde kullanılan doğam gazı dörtte bir, elektriği yarı fiyatına insanlarımıza sunuyoruz. Billboardlara asmışlar, bunlarda utanma yok, bunlar terbiyeden maalesef muaf. "Zam zam zam" diyorlar. Utanın. Şuanda Avrupa'da doğal gaz fiyatlarına bakın, enerji fiyatlarına bakın, bizdeki fiyatlara bakın. Petrolden üretilen akaryakıtı Avrupa dahil bölgemizde en ucuza kullanıcılara veren ülke biziz. Hangi yüzle kalkıp da "zam zam zam" diye billboardlara asabiliyorsunuz. Utanma yok, haya yok. Haya, ar, edep olmazsa her türlü şeyi yazarsın, çizersin, söylersin" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Sadece şu üç kalemde vatandaşlarımızı küresel fiyat artışlarına ezdirmemek için kamu kaynaklarından kullandığımız rakam ne biliyor musunuz? Hanımefendi bak sana şimdi rakam veriyorum, 150 milyar liranın üzerindedir. Biz vatandaşımızı düşünüyoruz ama siz hırsızları koruyorsunuz. TOKİ'nin varlıklarına el koyan, devletin varlığına el koyanları koruyorsunuz, bir laf edemiyorsunuz. Edemezsiniz. Sizin karakteriniz, cibilliyetiniz bunlar üzerine kuruludur. AK Parti olarak biz bunlara müsaade etmeyeceğiz. Alım gücü düşen dar gelirli vatandaşlarımızı rahatlatacak ilave adımları birer birer hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Milletimiz müsterih olsun, hiçbir insanımızı ne işsizliğe mahkum edeceğiz, ne hayat pahalılığı altında ezdireceğiz, ne de sahipsiz bırakacağız. Yeni ekonomik programımızı uygularken ihtiyaç destek paketleri ile er kesimin yanında yer alıyoruz" ifadelerini kullanarak, yeni açıklanan KOBİ'lere yönelik hazırlanan ilave istihdama destek paketi ile imalata dayalı ithal ikamesi destek paketleri hakkında bilgi verdi.
"ADALET BAKANLIĞIMIZ YENİ BİR YARGI PAKETİNİN DAHA HAZIRLIKLARINA BAŞLADI"
Yargı Reformu strateji Belgesi'nin açıklanmasından bu yana 5 yargı paketinin hayata geçirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar uygulamaya geçirdiğimiz reformlarla milletimizin gelişen, değişen ihtiyaçlarını karşılayacak hukuki düzenlemeler yaptık. Adalet Bakanlığımız Meclisimizin taktirine sunacağımız yeni bir yargı paketinin daha hazırlıklarına başladı. Bu paketteki düzenlemelerle vatandaşlarımızla idarenin mahkemelik olduğu davaların temeline sulh yolunu koyma anlayışı hakim olacaktır. Tazminat davalarında uzun yargılamadan kaynaklı mağduriyetlerin önüne geçmek için İnsan Hakları Tazminat Komisyonu'nun sonucu beklemeden ödeme yapabileceği bir sistem getirilecek. Kadınlara yönelik taciz ve takip eylemlerinin cezalarını artıracak bir düzenleme üzerinde de çalışılıyor. Memurlarımızın daha iyi özlük haklarına kavuşması konusundaki çalışmalarımızda adalet teşkilatımızı ayrı görmüyoruz. Adliye ve infaz kurumları personelimizin beklentilerine cevap verecek kimi adımları 2022 yılı içinde atacağız" dedi.
(Hülya Keklik - Derya Yetim-İHA)
Kaynak: İHA