Cumhurbaşkanı Erdoğan: “PKK terör örgütünün uzantılarını parlamentomuzda görmek istemiyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "PKK terör örgütünün uzantılarını parlamentomuzda görmek istemiyoruz. Milletimize karşı en büyük sorumluluğumuz...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "PKK terör örgütünün uzantılarını parlamentomuzda görmek istemiyoruz. Milletimize karşı en büyük sorumluluğumuz ve vebalimiz, Türkiye'yi işte bu ucube ittifakın, bu Frankenstein ittifakının eline bırakmamaktır" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Akçakale sınırında bölücü terör örgütünün döşediği patlayıcı sebebiyle şehit olan askerlere Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, "Şehitlerimizin kanları yerde kalmadı, kalmayacak. Nerede aklınıza terör bölgesi geliyorsa orada bizler Mehmetçiğimizle varız, var olmaya devam edeceğiz. Elim trafik kazasında hayatını kaybeden Ahmet Çalık'a da Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.

Ekonomide millete verilen sözleri yerine getirmek için yapılan düzenlemelerin yasalaşacağını kaydeden Erdoğan şunları söyledi:

"Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefimiz doğrultusunda yolumuza her mecrada kararlılıkla devam ediyoruz. Bu süreçte bizim neyi ne için yaptığımızı anlamak için Türkiye'nin yolculuğunu ve dünyadaki gelişmeleri çok iyi bilmek gerekiyor. Ülkesinin geçmişinden bihaber gafillerin ezbere atıp tutarak milletimizin moralini bozmaya dönük gayretlerini kimi zaman üzüntü, kimi zaman da öfkeyle takip ediyoruz. Türkiye'nin Osmanlı döneminde başlayan, Cumhuriyet döneminde de süren ancak tek parti faşizmi, koalisyonlar anaforu içinde adeta kaybolup giden sanayileşme hamlesinin önünün nasıl kesildiğini hatırlayın. Milletimizi kendi değerlerinden, medeniyetinden kopararak köksüz bir ağaç gibi kurutmaya çalışanları hatırlayın. Biz kaybederken kazananlar kimlerse, biz ağlarken gülerken kimlerse bu felaketin müsebbibi de onlardır."

"PARTİNİN 20 YILLIK GEÇMİŞİ KESİNTİSİZ BİR ŞEKİLDE BU HABİS ZİHNİYET VE ONUN GERİSİNDEKİ GÜÇLERLE MÜCADELEYLE GEÇMİŞTİR"

"Türkiye'de hangi dönemde her kim bu gidişin önünü kesmek, ülkenin talihini değiştirmek ve hak ettiği özgürlük ve refah düzenine kavuşturmak için adım atmışsa başına gelmeyen kalmamıştır" diyen Erdoğan, "Rahmetli Menderes'in akıbeti darağacında nihayete ermiştir. Rahmetli Demirel'in, Erbakan'ın önü darbelerle kesilmiş, rahmetli Özal'ın sonu beklenmedik ölüm olmuştur. AK Parti'nin 20 yıllık geçmişi de kesintisiz bir şekilde bu habis zihniyet ve onun gerisindeki güçlerle mücadeleyle geçmiştir. Kendi yaşadıklarımızı eğer biz unutursak diğer insanlar hayli hayli unutur. İktidarımızın ilk yıllarında vesayetin tüm bürokrasisi, iş dünyası ile medyasıyla önümüze hangi engelleri çıkardığı dün gibi gözlerimizin önündedir. Bugünkü gençlere anlatsak milattan önceki hadiseler gibi dinleyecekleri nice olayları bizzat yaşadık. Ülkemizin uluslararası alanda nasıl kuralsız, sinsi tuzaklara tecrit edilmeye, köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını unutmadık. Kimi ülkede başarıya ulaşarak maalesef devletlerin parçalanmasına yol açan alçak senaryoyu milletimizle birlikte yırtıp çöpe attık" dedi.

"YURT DIŞINDAN FİNANS SİSTEMİMİZİN DENGELERİNİ BOZACAK ŞEKİLDE YAPILABİLECEK ARAÇLARIN KONTROLÜNÜ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE KONTROL ALTINA ALDIK"

Siyasi ve sosyal kaos denemelerini PKK'dan DEAŞ'a kadar tüm terör örgütlerini kullanılarak şehirlere ve sınırlara başlatılan saldırıların, FETÖ vasıtasıyla teşebbüs edilen darbe girişimlerinin, diplomatik çirkefliklerin, güç gösterilerinin birer birer bertaraf edildiğini vurgulayan Erdoğan, "Biz milletimizle birlikte istiklalimize sarıldıkça, biz mücadele bayrağını hep yüksekte tuttukça, biz teslim olmadıkça, biz hedeflerimizden kopmadıkça maruz kaldığımız saldırıların cephesi daha da genişledi. Ekonomide son 3-4 yılda yaşadığımız dengesizliklerin bir sebebi de finans araçlarının bu cephenin bir unsuru olarak devreye alınmasıdır. Son 3-4 yılda ekonomide neler oldu diye baktığımızda karşımıza çıkan fotoğraf şudur; Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimini bertaraf ettikten sonra Batılı ülkelerin gizlemeye gerek bile görünmeyen husumetiyle karşı karşıya kalmıştır. ABD, doğrudan ekonomimizi mahvetme tehdidiyle siyasi ve ahlaki her türlü nezaketten uzak bir şekilde sergilemeyi tercih etmiştir. Kimi Avrupa ülkeleri ise aynı tavrı daha dolaylı, daha sofistike yollarla ortaya koymuşlardır. Savunma sanayi ürünlerinde ve çeşitli ticari başlıklarda ülkemize uygulanan örtülü ambargo, finans araçlarının öne çıkarıldığı farklı bir boyuta ulaşmıştır. Bu süreçte de hemen tedbirlerimizi alarak, eksiklerimizi tamamlayarak mücadele saflarını sıklaştırdık. Yurt dışından finans sistemimizin dengelerini bozacak şekilde yapılabilecek araçların kontrolünü önemli ölçüde kontrol altına aldık" ifadelerini kullandı.

"MİLLETİMİZİN HİÇBİR KESİMİNİ ENFLASYON ALTINDA EZDİRMEDİK, EZDİRMEYECEĞİZ"

Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere ülkelerin salgın sürecinde önemli sorunlar yaşandığını kaydeden Erdoğan, "Salgın sürecinde Türkiye hayata geçirdiği etkin tedbirlerle kendini korumaya almıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkemize sağladığı hızlı karar alma mekanizmalarından istifade ettik. Küresel üretim, tedarik, lojistik ve enerji sektöründe yaşanan sıkıntılar enflasyon artışına kadar pek çok soruna yol açmıştır. Öyle ki gelişmiş ülkeler bir anda 5-7 katına çıkan enflasyon gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalmıştır. Ülkemizde de elbette enflasyon sorunu vardır. Üstelik Türkiye enflasyona ilave olarak döviz kuru dalgalanması gibi can yakıcı bir sorunla da boğuşmuştur. Ülkemizde enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır. Enflasyonda da ülkemizin gerçekleri ile bağdaşmayan şişkinliğin olduğu açıkça ortadadır. İnşallah en kısa sürede bunun önüne geçeceğiz. Asgari ücreti yüzde 50 oranında artırarak, memur ve emekli maşlarını yükselterek, emeklilerimizin taban aylığını 2 bin 500 liraya yükselterek milletimizin hiçbir kesimini enflasyon altında ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

Önümüzdeki temmuz ayında şartlara bakılarak gerekirse çalışanların durumlarının yeniden değerlendirileceğini ifade eden Erdoğan, "Milletimizi fahiş fiyata karşı her alanda ciddi tedbirler almaya başladık. Özel okullardaki artış tabanını enflasyonla yani yüzde 36 seviyesi ile sınırladık. Bay Kemal çıkmış bununla ilgili konuşuyor. Bu iş bizim işimiz ve biz bu işi yaptık. Sen geriden geliyorsun. Ticaret Bakanlığımız ülke genelinde 100 bin ürün denetimi yaptı. Biz ürettikçe, büyüdükçe karşımızdaki sorunların basitleştiğini hep beraber göreceğiz. Ülkemizin ihracatını 500 milyar dolara çıkarma hedefini açıkladığımızda birilerinin bunu istihza ile karşıladığını, kendi akıllarınca dalga geçtiğini görüyoruz. Türk ekonomisi odağını faiz kur enflasyon sarmalına döndürmeye çalışanlara diyoruz ki Kafanızı kaldırın ve dünyaya bir bakın. Politika faizleri ile enflasyon arasındaki farkın 10 katı geçtiği ülkelerin hiç birinde kimse bu durumu sorgulamıyor, muhalefet partileri felaket tellallığı yapmıyor. Dünyada kimsenin takılıp kalmadığı enflasyon ve politika faizi arasındaki ilişki sadece ülkemize mahsus bir durum. Gıda fiyatlarından kiralara, enerjiden ulaşıma kadar ciddi artışla karşı karşıya kalan ülkelerin kamuoyları sükûnetle gelişmeleri takip ediyor. Bizde ise kendi ülkesinin felaketinden siyasi çıkar sağlamaya çalışan muhalefet cenahı yalan ve iftira dozunu artırarak ortalığı karıştırmak için canhıraş bir çaba içindedir. Biz kimin ne dediğine değil kendi stratejimizin ne dediğine bakarak işimizi yürüteceğiz. Önceliğimiz istihdamı artırarak milletimizin geleceğini güvence altına alıp, hedeflerimizi birer birer hayata geçirmektir" açıklamasında bulundu.

Gelişmiş ülkelerde alınan ve alınmakta olan tedbirlerin de istihdamı korumaya yönelik olduğuna dikkat çeken Erdoğan şunları kaydetti:

"Bizi bu yoldan alıkoyacak hiçbir dayatmaya, tehdide boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Salgının etkisini nispeten azaltmasıyla birlikte gelişmiş ülkelerin tablonun negatif kısmında kaldığını görüyoruz. İstihdam sayısını 30 milyon sınırına getirmiş olmamız ülkemizi yatırım, istihdam, cari fazla yoluyla büyütme stratejimizin harfiyen işlediğini gösteriyor. Bu yoldan geri dönmeyeceğiz, hedeflerimize doğru kararlılıkla yürümeyi sürdüreceğiz. Biz bugüne kadar lafla değil icraatlarımızla milletimizin karşısına çıktık. Önümüzdeki yaz aylarında bu çabalarımızın meyvelerini hep beraber almaya başlayacağız. Ülkemizi her alanda olduğu gibi ekonomide de şampiyonlar liginin bir parası haline getirmekte azimliyiz. Nasıl bu ülkenin sorunlarını biz çözmüşsek inşallah müreffeh gelecek hayalini de biz gerçekleştireceğiz, çünkü biz AK Parti'yiz, çünkü biz milletin partisiyiz."

Muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Son dönemde yaşanan kimi hadiseler bu ülkenin en büyük sorunu muhalefettir tespitini tekrar tekrar haklı kılıyor. Bir ülkede ve demokrasilerde muhalefet ne işe yarar? Muhalefetin görevi milletin sorunlarına ve ülkenin ihtiyaçlarına iktidardan daha iyi bir çözümler bulacak vizyonu ortaya koymak, program projeleri geliştirmek değil midir? CHP'nin bunca yıllık muhalefet döneminde herhangi bir vizyon ortaya koyduğunu gören, duyan bilen var mı? Yok. CHP'nin ülkenin herhangi bir meselesinin çözümüne katkı sağladığını, alternatif bir teklif getirdiğini, gören, duyan, bilen var mı? Yok. CHP'nin ülkemizin herhangi bir derdine derman olacak, yüzünü güldürecek bir açılım ortaya koyduğunu gören, duyan, bilen var mı? Yok. Ne işe yarar bu CHP. CHP'nin başındaki zat yıllardır ısrarla takip ettiği, artık zırvalık derecesinin ötesine geçip hezeyan şeklini alan yalan, iftira, çarpıtma siyasetiyle milletimizin eğlencesi haline dönüştü. Anlaşılan ülkede komedyen eksiği var ki CHP'nin başındaki zat orayı doldurmak için tüm gücüyle çalışıyor. Ana muhalefet makamı milleti eğlendirmek değil milletin sorunlarına alternatifler üretme yeridir. Madem Kılıçdaroğlu'nun böyle bir derdi yok, işin eğlencesinde. Bu zat, 2019 seçimlerinde belediye başkan adaylarını yanına alarak kimseyi işten çıkarmama, metro ağıyla donatma, suyu ulaşımı ucuzlatma gibi vaatlerle milletin karşısına çıkmıştı. Madem CHP Genel Başkanının böyle bir hayali, rüyası var, böyle bir orijinal projesi var biz de belediyelerin CHP'li başkanlarda olduğu yerlerde kendisine yardımcı olalım dedik. Arkadaşlarımıza talimat verdik, nerede bir CHP'li belediye varsa çiftçiye bedava elektrik verilmesi başta olmak üzere vaatleri yerine getirecek adımlar atılacak. CHP'li belediyeler belli ki yoğunluktan sözlerini hayata geçirecek teklifleri belediye meclislerine getiremiyorlar, onların yerine bizim arkadaşlarımız bu yükü omuzlayacaklar. Maksat Kılıçdaroğu'nun sözünü yerde bırakmayalım. CHP Genel Başkanını kendi tabanı ve millet nezdinde pişman etmeyelim. Kınama cezası verilen bir belediye başkanının partisine ve genel başkanına koyduğu posta da bu cenahta işlerin sandığımızdan daha karışık olduğunu gösteriyor. Kılıçdaroğlu'na bir hatırlatmada bulunayım. Hani kimsenin işinden edilmeyeceği konusunda namus sözü vermişti ya işte o söz kendi belediye başkanları tarafından ayaklar altına alındı. İstanbul başta olmak üzere yönetimi CHP'ye geçen pek çok belediyede on binlerce insan işinden, ekmeğinden edildi. Bizim asgari ücret ve diğer ücretlere yaptığımız artışları beğenmeyen CHP'nin belediyelerindeki personel de maaşlarında hükümetin belirlediği oran kadar bile iyileştirme yapmayan başkanlara şu anda ateş püskürüyor. Kılıçdaroğlu'nun bu konuda uygulayacağı parlak fikirleri varsa şayet kendi belediye başkanlarına sözü geçmiyorsa bizim belediye meclisindeki arkadaşlarımız kendisine yardımcı olmaktan memnuniyet duyacaktır."

"DAHA ADAYLARININ KİM OLDUĞU BELLİ DEĞİL"

"Karşımızda işte böylesine ağzından çıkan sözden habersiz, gerçekler yüzüne vurulduğunda bu derece tepkisiz, ülkenin dertleriyle dertlenmekten, millet derdine cevap vermekten bu derece uzak bir muhalefet tipolojisi var" diyen Erdoğan, "Türkiye enflasyonun da boynunu kırar, döviz kurunu da zapturapt altına alır, büyümesini de arttırır, gerekirse dünyaya meydan okur ama bu muhalefet sorununu nasıl çözeriz işte onu bilmiyoruz. Sorsanız ülkenin yönetimine talipler ama daha ortada bunu yapacakları bir isim yok. Bir program yok, bir vizyon yok. Güya bu zatın öncülüğünde 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı'na karşı bir ittifak kuruluyor ama bizim karşımıza çıkaracakları adayın kim olduğu hususunda anlaşamıyorlar. CHP'nin kendi içindeki adaylık mücadelesi neredeyse saç saça, baş başa kavgaya dönüşmüş durumda. Yakında zaptiyelik, adliyelik olurlarsa şaşırmayın. Daha bu partinin içinde ortaya çıkan hiçbirinin üstüne gidilmeyen taciz, tecavüz, ahlaksızlık vakalarını saymıyorum bile. Karşımızda neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir CHP var. Yaşanan hadise ama her hadise bunların çeşitli maskeler ardına gizledikleri faşist yüzlerini, baskıcı, diktacı, nobran karakterlerini açıkça ortaya koyuyor. Kamu görevlilerimizin karşısında aslan kesilen bay Kemal ve yoldaşları, bölücü örgütün siyasi uzantıları karşısında kağıttan kaplana dönüştüler. Eş başkanların hem CHP hem de CHP büyükşehir belediye başkanlarını hedef alan hakaretlerine seslerini dahi çıkaramadılar. Seçim meydanlarından kendilerine af edersiniz "Mustafa Kemal'in itleri" diye ayar verenlerin bugün gönüllü avukatlığına soyundular. Kendi deyimleriyle "Atatürk'ün partisi" CHP'yi, Kandil'in kapı kuluna çevirdiler. CHP'nin ülkeyi, gerek milletimizi kutuplaştıran, Türk siyasetini zehirleyen bu bayat taktiklerinde artık deniz tükenmiştir. Nitekim milletimiz bunlara pirim vermedikçe bay Kemal ve arkadaşları kontrolü kaybetmeye başladılar, içinde debelendikleri siyasi tükenmişlik sendromunu gözlerden kaçırmak için hemen her gün yeni bir skandala imza atıyorlar. Affınıza sığınıyorum, ağız ishaline tutulmuş kifayetsizler misali ne söylediklerini, ne yaptıklarını, hezeyanlarının nereye varacağını artık kendileri bile bilmiyor" ifadelerini kullandı.

"NE KADAR HABİS BİR ZİHNİYETE SAHİP OLDUKLARINI BİR KEZ DAHA GÖSTERDİLER"

CHP'li Özel'in açıklamalarını hatırlatan Erdoğan, "Daha grup başkanvekilin Diyanet'le ilgili skandal ifadelerinin üzerinden bir hafta geçmeden önceki gün alçaklık bayrağını Bay Kemal'in bir başka yardımcısı devraldı. Milletin değerlerinden, hassasiyetlerinden bihaber bu ahlak yoksunu, FETÖ ile haşa Allah lafzını yan yana kullanarak ne kadar sefil, ne kadar habis bir zihniyete sahip olduklarını bir kez daha gösterdiler. Bırakın artık dinimizi istismar etmeyin. Dürüst olun, dürüst. İşinize geldiği gibi konuşmanın bir anlamı yok. Artık bu yaptıklarınız, söyledikleriniz tutmuyor" dedi.

HDP'li Semra Güzel'e de sert tepki gösteren Erdoğan, "Ortaklarınızdan bir tanesi soyadı neyse. Malum terör örgütünden birisi ile tutuşuyor, birisi ile resimler yayınlanıyor. Ne yazık ki PKK'nın uzantısı olarak bu kadın parlamentoda. Bununla ilgili olarak biz tabii Karma Komisyona süratle bunu gönderdik. Karma Komisyonda gereği bunun yapılacaktır. Biz parlamentomuzda bu tür birilerini görmek istemiyoruz. PKK terör örgütünün uzantılarını parlamentomuzda görmek istemiyoruz. Cumhur İttifakı gereken her şeyi söyledi. Bay Kemal sen neden susuyorsun? İP neden susuyorsun, HDP sen niye susuyorsun? Ağızlarından bir şey çıktı mı? Çıkmadı. Herhangi bir şey söylediler mi söylemediler, niye? İşlerine gelmiyor. Diğerleri de yamalı bohça, onlarda da bir şey yok. Biz görevimizi yapacağız, milletimize bunları anlatacağız. Bu teröristlerden oluşan parlamento demokratik bir parlamento olamaz. Demokrasiyi parlamentomuza egemen kılmamız lazım. Bırakın dini eğitim almayı, az buçuk bu ülkenin havasını solumuş bir kişi Cenab-ı Allah'ın ismini bu şekilde kullanmanın dinimizde küfür sayıldığını bilir. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Bu CHP kalkıyor dinimize maalesef sövüyor. Hala bunları CHP'ye gönül veren kardeşlerimiz savunuyor. Biz kapalı kapılar ardından değil delilleriyle ispatlıyoruz. PKK'nın güdümündeki parti ne söyleyeceğini belirlemek için milletvekillerinin dağdaki eli silahlı sevgililerinden gelecek icazeti bekliyor. Bunların göğsündeki şeref madalyası dağa kaçırdıkları yavrular. Bunlar da vicdan bu. Şu anda Edirne'deki en büyük hesabı İmralı'dakine verecek. Zannediliyor ki her yer toz pembe değil. Onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var. Elinde silahı olan teröristlere eli kaptıran siyasetçi Bay Kemal gibi. Diğerleri demokratik zemini kaybetmiş, tercihini kandan ve zulümden yana kullanmış demektir. Ellerinde her kesimden insanımızın kanı bulunanların boyunduruğundan kurtulmayanlardan siyasetçi olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir siyasete, siyasetçi tayfasına müsamaha gösterilemez. Bu hususun demokrasi ile hakla, özgürlükle uzaktan yakından ilgisi olmadığının altını çiziyorum. Bu teröre sırtını dayamak ya da teröre karşı durmak meselesidir. Gerisi laf-ı güzaftır. Sözde milliyetçi diğer ittifak ortağı ise şehit yakınlarına sövmekle meşguldür. Bu parti biraz daha böyle devam ederse ciddi bir kimlik bunalımına sürüklenecektir. Kendilerini ve geçmişlerini inkar ederek bu ucube yapıya yaranmak için çırpınan diğerlerinin durumunu da ibretle ve esefle izliyoruz. Türk demokrasisini böyle bir zillete duçar edenler yazıklar olsun. Milletimize karşı en büyük sorumluluğumuz ve vebalimiz, Türkiye'yi işte bu ucube ittifakın bu Frankenstein ittifakının eline bırakmamaktır. Aksi takdirde ne evlatlarımız, ne tarih bizi affeder. Ülkemizin bu tarihi yol ayrımında yeniden eski Türkiye'nin kaos günlerine dönmesi milletimizin başına gelebilecek en büyük felakettir. Terör örgütlerini işte böyle bir ortamın ülkeye hakim olmasını bekliyorlar. Türkiye'yi çevresindeki pek çok örnek gibi yıkmak, parçalamak için fırsat bekleyenler işte böyle bir iklimin doğmasını amaç ediniyorlar. İnsanlarımızı yeniden çaresizliğe mahkum etmek isteyenler böyle bit fırsatı yakalamanın hayali ile yanıp tutuşuyorlar. Allah'ın izni ile hiçbirine fırsat vermeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

(Hülya Keklik - Derya Yetim-İHA)

Kaynak: İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri