Van ve Hakkari'nin yüksek kesimlerinde yetişen, açık mor, pembe ve nadiren beyaz tonlardaki çiçekleriyle dikkati çeken "dev soğan" bitkisi (Allium Rhetoreanum Nab), son zamanlarda biyokaçakçıların hedefi haline geldi.
Bu ay, Kapıköy Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü personelince yapılan kontrollerde çok sayıda dev soğan bitkisini yurt dışına çıkarmaya çalışırken yakalanan 9 İranlı şüpheliye, 3 milyon 484 bin 269 lira idari para cezası verildi.
El konulan, boyu 120 santimetreye kadar uzayabilen soğanlı bitkiler de Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince götürüldükleri Van YYÜ Flora Uygulama ve Araştırma Merkezinde yeniden toprakla buluşturuldu.
Merkezin müdürü Prof. Dr. Murat Ünal ile Van YYÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, soğanlı bitkinin gen kaynağının tespit edilmesi amacıyla çalışma başlattı.
Bu sayede bitkinin endemik ve yok olmaya yüz tutan soğan familyasının Allium Rhetoreanum türü olduğunu belirleyen akademisyenler, biyokaçakçılar tarafından tomurcuk halindeyken toplanan "dev soğan"ı sayısının artırılması amacıyla koruma altına aldı.
"Bahçemizde bu bitkiyi yetiştiriyoruz"
Prof. Dr. Özgökçe, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü personeli tarafından kendilerine teslim edilen bitkinin gerekli incelemelerini yaptıklarını söyledi.
Zengin bir floraya sahip coğrafyada gen kaynaklarının korunmasının önemli olduğuna dikkati çeken Özgökçe, "Bu soğan cinsi, dünya genelinde yaklaşık 850 ve Türkiye'de 222 taksona (cins, tür) sahip. Son zamanlarda yurt dışına kaçırılmak istenen bu endemik tür, ülkemizde Van ve Hakkari'de yayılış gösteriyor. Bu bitkinin korunması için jandarma ve gümrük çalışanları özveriyle çalışıyor. Gümrükte yakalanan bitkiler bize getiriliyor. Toprakla yeniden buluşturuyoruz. Bugüne kadar üç kez Kapıköy Sınır Kapısı'nda ele geçirilen bitkinin, Allium Rhetoreanum denilen ve halk arasında Luşe, Teluş, Çoring veya Hakkari soğanı olduğu ortaya çıktı. Şu an bahçemizde bu bitkiyi yetiştiriyoruz. Bu ve benzeri önemli bitkileri merkezimizde koruma altına alıyoruz." diye konuştu.
Özgökçe, bitkinin gen kaynağının korunması, ekonomiye kazandırılması ve ekolojik dengedeki öneminin anlaşılması için bilgilendirme çalışması yürüttüklerini anlatarak şunları kaydetti:
"Bu şekilde bitkileri toplamak gen kaynağına zarar veriyor. Her zaman dediğimiz gibi hazıra dağ dayanmaz. Önemli genetik kaynaklarımızın yok olmaması için bilinçli bir şekilde üretimi teşvik edilmeli. Bitki, Türkiye için endemik olup, artık bizim gen kaynağımız ve bunu korumamız gerekiyor. Yurt dışına gittiğimizde bitkilerin sadece fotoğrafını çekebiliyoruz. Soğanıyla çıkarıp götürmek mümkün değil. Bu nedenle her ülke kendi biyoçeşitlilik ve genetik çeşitliliğini koruyor. Türkiye'de özellikle sınır kapılarında biyologların sayısının artırılmasıyla gen kaynaklarımızın korunması sağlanmalı. Bu bitkinin fitokimyasal çalışmalarını da yapıp, içindeki etken maddelerin eczacılık, tıp ya da farklı alanlarda kullanılabilme durumunu araştırıyoruz."
"Bitkilerin kurtarma planını hazırladık"
Sınır ili olması dolayıyla Van'da birçok biyokaçakçılık olayının yaşandığını belirten Prof. Dr. Ünal ise kaçakçılığa konu bitkilerin hayata tutunması ve korunması için bilimsel çalışma yürüttüklerini ifade etti.
Dev soğan bitkilerini yumru halinde toprakla buluşturduklarını belirten Ünal, şöyle devam etti:
"Çapalarını yaptık, ilk suyunu verdik. Yeniden hayata tutunan bir flora ortaya çıktı. İlerleyen dönemde tohumlarını toplayacağız. Doğaya yeniden kazandırmaya çalışacağız. Bitkilerin kurtarma planını hazırladık. Coğrafyamız çok zengin bir floraya sahip. İlkbaharda vatandaşlarımız dağlarda şifalı otları toplarken yabancılar da bunu fırsat bilerek doğamıza sızıp o materyallerimizi sökerek yurt dışına götürme çabasında. Doğamız çok değerli, yabancıların ilgisini çekiyor. Doğamızı korumalıyız. Endemik, nadir olan birçok türümüz var. Türkiye florası bu anlamda çok zengin. Dev soğan da coğrafi olarak endemik bir bitki."