Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Cuma hutbesini Bursa Ulucami'de okudu. Hutbede dijital bağımlılığa dikkat çeken Erbaş, "Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların esiri olduk. Gerçek hayatla bağımız koptukça kalabalıklar içinde yalnızlaştık. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla çevrim içi iletişim kurarken aynı evi, aynı ortamı paylaştığımız ailemizle, çocuklarımızla, komşularımızla hasbihal etmeyi unuttuk" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bursa Ulucami'de düzenlenen icazet merasimi ve "Hafız Ol Hafız Kal" projesi kapsamında hafızlığını tamamlayan din görevlileri için hafızlık merasimine katıldı. Burada hafızlara hediyeler de takdim eden Erbaş, Cuma hutbesini de Ulucami'de okudu. Hutbede dijital dünyaya dikkat çeken Erbaş, "İslam'ı hakkıyla yaşamak; hem Allah'a karşı görevlerimizi yerine getirmek hem de insanlarla ilişkilerimizde dinimizin hayat yüklü mesajlarını rehber edinmektir. Toplumdan kopmak, yalnızlaşmak, bencil ve bireysel hayatı tercih etmek asla doğru değildir. Nitekim namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi ibadetlerin temelinde, Allah'a karşı sorumluluğumuzun yanında insanlarla tanışma, kaynaşma, paylaşma ve dayanışma gibi nice hikmetler vardır. Modern çağda ne yazık ki kendi dünyamıza hapsolduk. Bireyselleştik ve yalnızlaştık. Bencilleştik ve kendimizden başkasını düşünemez olduk. Evlerimiz birbirine yaklaşırken gönüllerimiz birbirinden uzaklaştı. Arkadaşlık, dostluk ve komşuluk ilişkilerimiz azaldı. Allah'ın selamını vermeyi, hal hatır sormayı, gönül alıcı tatlı bir sözü, muhabbet dolu bir tebessümü birbirimizden esirger hale geldik. Kimi zaman yanı başımızdaki komşumuzun hastalığından hatta vefatından dahi haberimiz olmadı" dedi.
"Dijital dünya bizlere pek çok imkân sundu" diyerek hutbeye devam eden Erbaş, "Ancak sanal âlemin cazibesine kapılıp kendimizi kaybettik. Dijital ortamlarda güzel ahlakı muhafaza edemedik; hakkı, hukuku gözetemedik. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların esiri olduk. Gerçek hayatla bağımız koptukça kalabalıklar içinde yalnızlaştık. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla çevrim içi iletişim kurarken aynı evi, aynı ortamı paylaştığımız ailemizle, çocuklarımızla, komşularımızla hasbihal etmeyi unuttuk" diye konuştu.
Hafızlık merasiminde de cemaate ve yeni hafızlara hitap eden Prof. Dr. Ali Erbaş, "Kur'an-ı Kerim demek sadece 10-12 yaşlarında hıfzedilmiyormuş. Onun da örneğini hocalarımız gösterdiler. Hocalarımız 40'lı yaşlarda. Kur'an-ı Kerim'i ezberlediler. Allah hayırlı, mübarek eylesin. Türkiye genelinde illerimizi ziyaret edip, bütün hocalarımızla çeşitli konularımızı istişare ediyoruz. Onlara diyorum ki yaşınıza bakmayın siz mihrapta hafız bir imam olarak, kürsüde hafız bir vaiz olarak bulunursanız, çok daha etkili, faydalı din hizmeti yapmış olursunuz diye bütün hocalarımıza tavsiye ediyorum. Hocalarımız Bismillah diyerek başladılar ve 30 cüzü, 600 sayfayı birkaç sene içerisinde ezberlediler. Kuran'ı Kerim'in en mucizevi yanlarından biri de budur. Ezberlenebiliyor olmasıdır. Fatiha'dan başlayıp Nas suresine kadar gözünü kapatıp bir hafızımızın Kur'an-ı Kerim'i okuyor olması, Kur'an-ı Kerim'in mucizesidir. Başka bir kitaba nasip olan bir husus değildir. Ne çeşitli inançların kutsal kitap diye kabul ettikleri o kitaplar, ne de herhangi bir insanın yazdığı kitap bu şekilde milyonlarca insan tarafından ezberlenebilmiş değildir. Bu hususiyet sadece Kur'an-ı Kerim'e nasip olmuş" ifadelerini kullandı.
"Hafızlık yaptırdığımız yatılı Kur'an kurslarımız var. Türkiye genelinde 80 bine yakın öğrencimiz Kur'an kurslarında hafızlık yapmaktadır" diyerek sözlerini sürdüren Erbaş, "200 bin civarında belgesini almış, hafızlığını yapmış ve sınavda başarılı olmuş hafızımız var. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışan 140 bin hocamızın 42 bini hafızdır. İlahiyat fakülteleri, imam hatip lisesinde binlerce hafız talebimiz var. İnşallah hafızlıkların gereğini yerine getirirler. Hafızlık, onu muhafaza etmek gerekiyor" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Ali Erbaş sözlerini şöyle tamamladı: "Binlerce hattatların kalemlerinden, divitlerinden çıkan o Kur'an-ı Kerim hattatlarımıza şefaatçi olacaklar inşallah. Onlar Kur'an-ı Kerim'in korunmasına vesile oldular 1400 senedir. Ne büyük hattatlarımız var. O hattatlarımızın adeta hat müzesi haline getirdikleri Bursa Ulucami'nin içindeyiz. Sanki bir hat müzesi. 500 sene önce yaşamış ve güzel hatlarıyla camilerimizi süslemişler. Allah hepsine rahmet eylesin. Kur'an yazısı, onlar Kur'an'ın korunma vesileleridir. Diğer korumaya vesile olanlar da hafız hocalarımızdır. Allah Kur'an'ı önce okumayı öğrenmesini, sonra okuyup anlamasını ve netice itibari ile hepimiz için Kur'an-ı Kerim'e göre bir hayat yaşamayı nasip etsin. Çünkü Kur'an'ın nihai hedefi yeryüzünü karanlıktan aydınlığa çıkartmak ve hayat rehberi olarak onu kabul etmek ve yaşamak. Bütün insanlar için bir hayat rehberidir. "Hafız ol, hafız kal" projesi Bursa'mızda daha önce hafızlık yapmış ama zayıflamış olan projede 300 kadar hocamız hafızlıklarını tazeliyorlar. Yeniliyor, kuvvetlendiriyor. Buradan bütün illerimizdeki hafız hocalarımıza da bu projeyi uygulamak üzere müftülerimize tavsiyede bulunuyorum" dedi.
(Samet Doğru - Abdullah Çibi / İHA)
Kaynak: İHA