Dostlar !
Şu dünya misafirhanesinde külli iradenin tasarrufunda sevk ve idare edilen bir nizamın fıtri bir parçası olarak,
Şu kısacık dünya hayatında bir gölgelikte serinlemekteyiz.
Bu zaman zarfında ömür sermayemizi tüketirken,kimi zaman hüsran,ağıt ve sevinçler ile karışık bir yaşamın öznesi olarak, arzularımızın ve heveslerimizin kölesi olduk.
Bu paralelde hâlâ bir keşmekeşlik içinde şu pazar yerinde ne bulursak dolduruyoruz doyumsuzca heybemize...
Hel min mezid, daha yokmu, daha olmayacak mı gibi, arzu ve isteklerini mabudlaştıran ve bireyciliğin tetiklediği ben merkezli bir hayatın hâlatını boynumuza geçirmiş riyakârlığın zirvesini yaşıyoruz.
Hep ben dedik biz yerine, samimiyetsizce malumatfuruşluk yaptık.
Beğenilmek ve beğendirilmek çabası içinde olduk.
Hele birde şu siyasi tartışmaların , kutuplaşmanın adavete dönüştüğü bir hengamda dedikodu, gıybet, çekişme ve sonra en tehlikelisi olan iftiranın malzemesi olmakla kirlettik dilimizi ve kalbimizi...
"Ya Rabbi !
Harabeye döndü gönül evin, onu tamir et ! "
Allah aşkına talip olduğumuz şeye bakın, hepsi de kırılmaya mahkum şişeler hükmünde.
Makam, mevki, para hırsı ile vefayı, sadakati, cömertliği, adaleti, başkalarını iyilik cihetiyle düşünmek yerine ,kendini düşünen enaniyeti kalınlaşmış ve kabarmış ,haddini aşmış asrın firavunlarıyla aynı kefede lânete müstahak bir tavrın içinde kaybolduk.
Hani Kur'an'ın mübelliği olan efendimiz (sav)min bize tebliğ ettiği iman ve İrfan kardeşliği ?
Doğrusu kaybettik...
Evet Kaybettik !
Bize onu buldur Allah'ım...
Canlar !
"İlim bir nokta idi onu cahiller çoğalttı"
Hz Ali'ye isnad edilen bu söz benim gönlümü yaktı.
Burada verilmek istenilen mesaj şudur.
Bilginin en küçük kırıntısına dahi ihtiyaç duyduğumuz bir asrın parçasıyız.
Ona bütün varlığımızla sahip çıkmak zorundayız.
Bir nokta kadar olan bilgiyi almak onu çoğaltmak için gerekirse ilim Çin'de dahi olsa onu bulun sözüne uygun bir şekilde davranmak insanoğlunu cehalet karanlığından alıp aydınlık bir âleme taşır manasını ihtiva ediyor.
Doğrusu şu sözü işitince format atmak istiyorum hafızama ,öğrendiklerimi yeninden gözden geçirmek istiyorum.
Zihnimi zararlı bilgilerden boşaltmak, yalnızca bana faydalı olan bilgileri alıp bunları kabul ederken de, ilmiyle amil olmaya yemin içerek yola revan olmak istiyorum...
Bakınız;
"Saadet kaynağımız efendimizin ashabı on ayet ezberleyip tatbik etmedikçe yeni ayetlere geçmezdi "
Ne güzel bir prensip öyle değil mi?
Tarihin arka planına baktığımızda,
Şu sancılı coğrafyada bize anlatılan hayat hikayeleri arasında hemen hemen her köyde ilim ve irfan mektebi medreselerimiz vardı.
Meğerse bu sivil inisiyatif hareketi olan kuruluşlar ibadet tadında milletin birliğine ve saadetine vesile olmuşlar.
Özlüyoruz ,bu asayişin manevi bekçilerini...
Oh ne güzel olurdu o muhabbet ve hürmet ile birlikte ilim , irfan, ve erdem kokan bir cemiyetin parçası olmak...
Dostlar! Bilenler bilir...
Medreseler Doğu âlimlerinin omuzlarında ilerleyen bir büyük manevi servet idiler.
Bizi birbirimize bağlayan değerlerimiz etrafında kenetlenmemizi sağlıyordu.
Ancak, biz onlara sahip çıkmayınca bize gönül koydular ne yazıktır ki onları kaybettik...
Alimlerimiz peygamber varisi olarak, veraset makamında birer kutup yıldızı gibi, bize Kur'andan aldıkları ders ile doğru yolu göstermek için çaba sarf ediyor,
Ömürlerini bu kutlu davaya vakf ederek gönül dünyamızın en itinalı ve itibarlı yerinde hiç ölmeyecekmiş gibi taht kurdular...
Allah hepsine rahmet eylesin mekanları cennet makamları âli olsun...
Canlar !
"Bu topraklar ilim ,irfan ve ahlâk yuvasıdır."
Maya temizdir.
Allah'ın inayetiyle bir gün o eski ihtişamlı günlere tekrar döner aslımıza rücu ederiz...
O derme çatma fiziki mekânlarda kıt kanaat geçinen yüzlerce kitap deviren cennet meyvesi ilim talebesi fakihlerin dünyasında ki saflığı ve masumiyeti özlüyoruz...
Onları yok eden kirli ellere rağmen kaldığımız yerden devam etmek suretiyle manevi yükselişimize vesile olan huzur kaynağımız olan, ehli sünnet ve cemaat itikadını dayanak noktası yaparak dünya ve ahiret saadetimize vesile olan inandığımız kitap ve değerlerin etrafında cem olmayı Rabbim bizlere nasip eylesin.
Bunu başarmak zorundayız....
Çünkü;
Dışardan fonlanan zümreler peygamberimizin Kutsi mesajını hafife almak suretiyle onun sarsılmaz sünneti seniyesini hedef aldıklarını müşahede ediyoruz.
Hane-i saadetimiz selâmet ve saadet yurdu olan kentlerimizi zehirliyorlar.
Bizi birbirimize bağlayan temelinde muhabbet, hürmet ve marifet olan Kardeşliğimize kelepçe vurma çabası içindeler.
Lise ve üniversitelerin koridorlarında yetişen gençliği zehirleyip ahlâk fukarası bir cemiyete tahvil etmek istiyorlar.
Lise talebesi olan genç kızların birbiriyle olan münasebette ağızlarından çıkan galiz küfürlere şahit oldukça kahroluyorum..
Heyhat, Bu gidiş nereye!
Gerçekten çok korkunç bir yere doğru gidiyoruz.
Ahlâkı olmayan bir millet yok olmaya mahkumdur...
Sokaklarımız, caddelerimiz , hanelerimiz küfür kokan mekanlara dönüşmüş durumda farkında mısınız?
Bu ahlâk yoksunluğu cemiyetimizi telafisi olmayan hatalara maruz bırakıyor.
Dizimizi dövmeye ve sessiz bir ağıt yakmaya bizi mahkûm ediyor.
Biz bu melanetli duruma, olan bitene itiraz edemiyoruz.
Ettiğimizde, gaflet çukurlarında yükselen bir ses özgürlük safsatası ile önümüze engel koyuyor.
Doğrusu, dayak yemekten korkar hale geldik.
Sanırım biz özgürlüğü bu çocuklara yanlış anlattık...
Ve çooook abarttık.
Şimdi asrı ahir mevsiminde avare avare sokaklarda gezinen hâl dilinden, fıtrattan uzaklaşan akıl fukarası zihni ukala bir neslin varlığı ciddi anlamda ürkütücü geliyor bana...
Ne yazık ki, bunlar bu cemiyetin içinde büyüyerek çoğalıyorlar...
Bu hal sizi hiç korkutmuyor mu?
Varın siz düşünün şimdi ki ham ve yoz nesil ile yukarıda sözünü ettiğim ilim ve hikmet sahibi masum ve tertemiz nesil ile aynı kefeye girer mi ?
Maalesef cehalettin en zirvesindeyiz.
Medeniyet tarihimize sırtımızı dönerek bu asrın en dip noktası olan rezilliğin en karanlık çukuruna doğru ilerliyoruz...
Sokaklarda hayvanlar gibi sarmaş dolaş olan edep ve haya fukarası olan kimselerle aynı havayı teneffüs etmekten başka çaresi olmayan bir topluma dönüştük.
Heyhat!
Toplumsal bilincimizi ve haklı tepkimizi yitirdik...
Vesselam...