Gerçek Müslüman!

Mehmet Ali Sezer

Müslüman mısınız? Bu da ne biçim soru tabii ki de Müslümanız... Elhamdülillah Müslümanız.. Diyebilirsiniz. 'Müslümanım' demekle 'Gerçek Müslüman' arasındaki farklara hep birlikte bakalım..

Hiç kimsenin inancıyla ve itikadıyla bizim işimiz yok, olamaz da.. Tabii ki sorsan düşünce ve inanç özgürlüğünden bahsediyoruz. Tamam, kabul..

Peki o zaman devam edelim.

Bakın Müslüman mısınız? Diye bir soru sormadım.. Gerçek Müslüman mısınız? Sorusunu sordum. Peki ben burada ne demek istiyorum?

İsterseniz 'Müslümanım' Yani İslam dinine inanıyorum demenin gerekleri olan İslam'ın şartlarından başlamaya ne dersiniz?

Neydi İslam'ın Şartları?

Birincisi kelime-i şehadeti getirmek yani Eşhedü Enla İlahe İllallah ve Eşhedü Enne Muhammed'en Abduhu ve Resuluhu.


Yani ben şehadet ediyorum ki Allah'tan başka ilah yoktur ve ben yine şehadet ediyorum ki Hz. Muhammed onun hem kuludur hem de elçisidir. Doğru mudur? Elbette doğrudur. Buna hiçbir şüphe yoktur. Peki gerçek Müslüman mısınız? Sorusunu sormuştum, kendinizi bununla kıyaslar mısınız?

Kelime-i Şehadet'i getirmeyi hemen hepimiz biliyoruz fakat bunun gereğini hiçbirimiz yapmıyoruz diyeceksiniz ki ben dört dörtlük Müslümanım, namazımda, abdestimdeyim, orucumu, tutuyorum.

Oysaki Müslüman olmanın en büyük gerekliliği Kelime-i Şehadet'i dil ile söyleyip kalp ile tasdik etmek gerekirdi öyle değil mi? Yani kalben kelime-i Şehadet'i getirmek gerekir yoksa dil her şeyi söyler iyiyi de kötüyü de...

Namaz kılmaktan bahsediyoruz öyle değil mi? Evet, dinin direği Namaz kılmaktan bahsedelim biraz..

Baktığın zaman namaz vaktinde camideki en ön safları tıkır tıkır dolduran hacılar, hocalar namaz vakitleri dışında da cami avlusunda bankta oturup sabahtan akşama kadar zaman geçiriyor sırf desinler diye.


Evet evet yanlış duymadınız sırf falanca kişi namaz kılıyor ve Camiye gidiyor desinler diye.
Yani Allah'tan çok Allah'ın yarattığı kulun bunu söylemesini istiyor..

Namaz kılıyor fakat komşusu ondan razı değil, kendi evinde ailesi ondan hoşnut değil, ticarette kimse ondan memnun değil, yani bazen namaz kılan bir kişi bile kendi mahallesinde en büyük problemlere sebep olabiliyor.

Peki sorarım size namaz kılmak sadece yetiyor mu Müslüman olmak için?

Eline 99 taşlı tesbihi alıp başına takke takıp sabah ezanı ile birlikte kalkıp sabah namazını kıldıktan sonra yatsı namazına kadar ağzından maşallah İnşallah kelimeleri eksik olmayan kişiler bile bazen bütün bu dini vecibeleri yerine getirmeyen kişilere göre çok daha fazla problem teşkil edebiliyor.

Peki Müslümanlık bunun neresinde? Komşun senden razı değil, evinde ailen senden hoşnut değil, bir ticaret yaptığında herkes illallah edip yakasını silkeliyor, tamam da nerede kaldı senin Müslümanlığın?


Oruç tutmaktan bahsediyoruz ya Türkiye'nin batı kesimlerinde Ramazan ayı geldiğinde gerçekten de gelmiş mi gelmemiş mi belli olmuyor çünkü geriye kalan 11 ayda nasıl bir yaşantı varsa Ramazan ayında da aynen o şekilde bir yaşam sürüp gidiyor çünkü yeme içme başta olmak üzere diğer dünyevi bütün aktiviteler gırla devam ediyor onlar hadi neyse apaçık bir şekilde göz önünde olduğu için bir yorum yapmak dahi gereksiz kalır fakat 'Müslümanım' demenin şartlarından bir tanesi de Ramazan orucunu tutmaktır ya hani (Müminler farz ibadetleri yerine getirerek Cehennem azabından kurtulurlar fakat Nafile ibadetleri yerine getirerek yaradana yaklaşırlar) Ramazan orucunu tutan kişi sabahtan akşama kadar sadece aç ve susuz kalması gerektiğine inandığı için bunun haricinde ağzında bütün kötülükler mevcut olabileceği gibi..

Yine az önce namazda da anlattığım gibi kapı komşusu başta olmak üzere bütün dost ve akrabaları ile mahallenin tamamı kendisinden razı değil, mutlu değil, hoşnut değil.. Peki bunu söylemek gerekmez mi boşu boşuna kendini aç sussuz bırakma çünkü senin tuttuğun gerek farz gerekse de nafile oruç sana hiçbir fayda sağlamıyor..


Dünyevi mallar peşinde insanlar oradan oraya gidip geliyor 1 varsa bir tane daha.. 2 varsa 1 tane daha çok daha fazla isteyip duruyoruz öyle değil mi?

Evet herkesin evi, arsası, toprağı, bol bahçesi ve evinin önünde arabası var doğru mudur doğru?

Peki ben müslümanım diyen kaç kişi şimdiye kadar sahibi olduğu malların ne kadar ettiğini ve bunun zekatının ne kadara tekabül ettiğini sordu, soruşturdu ve gerçekten gerçek ihtiyaç sahibi olan kişiye bu zekatı verdi?

Hazır zekattan bahsetmişken Cuma namazını kılmak için cumaya gittiğinizde Cami imamı caminin ihtiyaçları için para toplanması gerektiğini söylediğinde neden herkes cebindeki en bozuk yani küçük maddi değeri en ufak parayı vermek ister?

Örnek veriyorum kişinin cebinde 1 tane 100'lük ve 1 tane 10'luk varsa Türk lirasından bahsediyorum.. Neden kişi 100 lirayı vermiyor da en düşük olan parayı veriyor?

Kendimize karşı lütfen dürüst olalım öyle değil miyiz? Allah'tan isterken Allah'ım bana şunu ver, bunu ver, dünya malı ver, araba ver, arsa ver, para ver, pul ver demiyor muyuz? Diyoruz, peki Allah yolunda bir sadaka ya da bir zekat vereceğimiz zaman neden cebimizdeki paranın en küçük olanını veriyoruz?

Hacca gitmek vardı öyle değil mi evet evet adama bakıyorsun hemen her sene hacca gidiyor ya da adı hac kurasında çıkmadığı zaman Umre'ye gidip geliyor umreyi ziyaret ediyor fakat baktığın zaman kapı komşusunu, kardeşini ziyaret etmiyor.

Adamın yaşadığı mahallede, köyde, şehirde, gerek kapı komşusu olsun gerekse de yakın akrabası olsun hastalıkta ve sağlıkta dünya dertleriyle mücadele ederken Maşallah bakıyorsunuz hacının hiç umurunda bile olmuyor.. Demek ki neymiş sadece kendine Müslüman.. Demek ki neymiş sadece kendi nefsini düşünüyor. Oysa ki bilmiyor ki inandığı Allah'ın yarattığı cehennem ateşinde cayır cayır yanacak..

Bakıyorsun Müslümanım diyen kişiye dünya kadar borcu olmasına rağmen ve evinde evlenmemiş bekar evladı olmasına rağmen Hac vazifesini yerine getirmek amacıyla uğraşıp duruyor.. Yıllarca üst üste Hacca gidip geliyor. Tamam da bunun kendisine katacağı manevi değer o kadar çok artmıyor ki.. Sadece bir kere ziyaret etmek bile yeterlidir. Yeter ki kişi ihrama girip çıktıktan sonra hacdan döndükten sonra yaşadığı topluma, mahalleye, köye hayırlı bir müslüman olarak yaşamını devam ettirsin. Yoksa Hacca gidip gelip memleketin başına bela olan o kadar çok kişi var ki say say bitmez...


Gerçek Müslümanız öyle değil mi? Gerçek Müslüman olduğunuzu düşünüyor musunuz? Ben dört dörtlük Müslümanım diyor musunuz? Yoksa yaşamış olduğunuz Müslümanlığın sadece Allah rızası için değil de Allah'ın yarattığı kullar desinler diye yaşanılan bir Müslümanlık olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ne dersiniz bu soruyu kendinize sorun ve cevabını yine kendiniz verin...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.