Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Baran, kaçış sendromunda krizden 24 saat önce gribal enfeksiyon benzeri belirtiler olabileceğini söyledi.
Kaçış sendromu hastalığının nadir görülen, ani şoklara sebep olabilen, uzun süreli, tekrarlayıcı ve ölümcül bir hastalık olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Baran, "Hastalık damarlarda bulunan sıvı ve diğer maddelerin herhangi bir nedenden dolayı kılcal damarlardan dışarıya çevre dokulara sızması ile gelişmektedir. Bu durumda yaşamsal bulgular bir kanamada olduğu gibi çok hızlı bir şekilde kötüleşebilmektedir. Ünlü sanatçı Mehmet Ali Erbil'in bu hastalığa yakalanmasıyla hastalık ülkemizde de dikkatleri üzerine çekmiştir" dedi.
Hastalığın temelinde, kılcal damarlarda bulunan sıvı ve birtakım elementlerin bilinmeyen bir sebeple hızlı bir şekilde damar dışına sızmasından kaynaklandığını belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Baran, "Damar dışına sızan sıvıdan dolayı akciğerler, kalp zarı, karın zarı gibi vücudun iç kısmında yer alan boşluklarda ve kasların içerisinde sıvı birikimi (ödem) meydana gelir. Sızan sıvı sebebiyle damar içerisindeki kan basıncı ani olarak düşer ve bu durum diğer organların kansız kalmasına ve şok tablosunun oluşmasına sebep olur. Yine damar içindeki sıvının damar dışına sızması sonucunda damardaki kanın akıcılığı azalır ve kanda yoğunlaşma meydana gelir. Bu yoğunlaşma özellikle toplar damar kaynaklı pıhtılar oluşumuna ve akciğer embolisine yol açabilir. Gerek şok, gerek pıhtılaşma durumunda acil olarak hastaya müdahale edilmemesi hastanın ölümüyle sonuçlanabilir. Hastalığın kesin nedeni bilinmemektedir. Genetik ve bulaşıcı olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Erişkin yaş hastalığıdır, çocuklarda genelde görülmez. Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda; hematolojik hastalıklarda kullanılan bazı kemoterapi ilaçları başta olmak üzere, bazı ilaç türlerinin kaçış sendromu oluşumuna zemin hazırladığı tespit edilmiştir. Ayrıca bazı enfeksiyon hastalıkları, ağır sepsis tabloları, böbrek yetmezliği, karbonmonoksit zehirlenmesi, yılan ve böcek ısırıkları, lenfoma ve bazı kan hastalıklarının kaçış sendromunda etken olabileceği düşünülmektedir. Yine kedi ve köpek gibi hayvanların dışkılarının ve bazı allerjik maddelerin hastalığın gelişiminde rol oynayabileceği belirtilmektedir" dedi.
Prof. Dr. İbrahim Baran sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kaçış sendromu; ciddi sıkıntı veren ataklar ve tekrarlayan krizler ile karakterizedir. Teşhis konan bireylerde çoğunlukla yıllar boyunca herhangi bir belirti görülmez ve kişi normal yaşamını sürdürür. Sebebi bilinmeyen bir şekilde oluşan ataklar sonucunda hastalığın belirtileri ortaya çıkar. Klinik tablo hastada ayda bir tekrarlayabileceği gibi, bazen bir ataktan sonra yıllarca sıkıntı yaşanmayabilir. Tekrarlayan şok tablosu ile kendini gösteren kaçış sendromunda krizden 24 saat önce gribal enfeksiyon benzeri belirtiler (ateş yükselmesi, yorgunluk, halsizlik, kas ve eklem ağrıları) olabilir. Hastalık aktif olduğunda görülen en yaygın belirtiler: tansiyon düşüklüğü, kanın yoğunlaşması, baş dönmesi, karın ağrısı, bulantı, kusma, ayaklarda karında ve vücudun belirli bölgelerinde ödem ve en sonunda şok tablosudur. Bu belirtilere ek olarak kaçış sendromu hastalarında damar dışına sıvı sızması nedeniyle kalp ve akciğer zarında sıvı toplandığında ciddi nefes darlığı, kalp ve akciğer yetmezliği görülebilir ve buna bağlı olarak ölüm meydana gelebilir."
Kaçış sendromu hastalığının bilinen kesin bir tedavisi olmadığını belirten İbrahim Baran, "Belli başlı aşamalarla iyileşme kaydedilse bile hastalığın farklı yönlere kayması neticesinde henüz net bir iyileşmeden söz edilememektedir. Genellikle semptomatik yani hastalığın yol açtığı sorunları geri döndürmeye yönelik tedaviler uygulanır. Sebep olduğu ataklar nedeniyle gündelik yaşamı büyük ölçüde olumsuz etkileyen bu hastalık; aynı zamanda yol açtığı sorunlar nedeniyle vücudun diğer doku ve organlarının da işleyişini bozarak farklı hastalıkların oluşumuna zemin hazırlayabilir. Hastalığın tedavisinde temel amaç, atakların önlenmesidir. Bu amaçla bazı durumlarda gribal enfeksiyon tedavisinde kullanılan birtakım antibiyotikler ile bronşit ve astım tedavisine yönelik ilaçlardan yararlanılır. Atak sırasında en sık steroid dediğimiz kortizon türevi ilaçlar kullanılır" şeklinde konuştu.
(Abdullah Çibir /İHA)
Kaynak: İHA