Değerli okuyucularımız, kıymetli gazetecimiz Metin Baydar beyin talebi üzerine, her hafta bir yazı olmak üzere günümüzde sosyal medyada ve diğer bazı platformlarda tartışma konusu yapılan meseleler hakkında ilmi kaynaklardan istifadeyle cevabî yazılar yazacağız. Bu yazıları okuduktan sonra bize sorularınızı sorabilirsiniz. Biz de gelen soruları dikkate alarak her hafta cevap vermeye gayret göstereceğiz.
Şimdiden takip edeceğinizden dolayı sizlere ve böyle güzel bir hizmete vesile olduğu için Metin Baydar beyefendiye teşekkür ederim.
Bu açıklamadan sonra giriş nahiyesinde konuya başlayalım:
Günümüzde İslâmcı yazar ve ilahiyatçı akademisyenler arasında bazı tartışmalar sürekli gündeme getirilmektedir. Bu tartışmalar üniversite konferans salonlarında, derslerde, gazete ve dergilerin en göze gelen sayfalarında yapıldığı gibi, din ve dinî değerlerle hiçbir ilgi ve alakası olmayan televizyon kanallarında da gündeme getirilmektedir. Durum o vaziyete gelmiş ki, bir televizyon kanalında dinî meselelerin en tartışmalı ve en güncel sorunlarının arz edildiği programın hemen ardından ateizmi ve materyalizmi aşılayan veyahut ahlâksızlığı ve ibâhiyeciliği savunan programlara rastlanılmaktadır. Hatta iş, bilimsel objektiflik ve akademik nesnellik gibi ilkelerin istismar edilmesine vesile kılınmış, düşünce özgürlüğü ve farklı düşünebilme yeteneğinden çıkarılıp kendi düşüncelerini başkalarına zorla dayatma ve başkalarının düşüncelerini küçümseyip gözden düşürme gayretlerine vardırılmıştır. İşte durum bu seviyeye geldikten sonra meselenin bilimsel açıdan değerlendirilip tartışılması bir zaruret halini almıştır. Artık ilahiyatçı yazarlar ve ilim adamları, bu konuda bir usûl ve metodoloji belirlemeli, din konusunda yapılacak tartışmaların bina edildiği bir sistem kurmalıdır. İşte biz de bu çalışmamızda günümüzde hem okuyucuların, hem de televizyon seyircilerinin ve sosyal medya müdâvimlerinin her gün tartıştığı bu maddelerden bir kaçını ele alacak, onlar üzerinden bir düşünce, metot, kişilik analizi yapacak, bu tartışmaların belli bir usûl dâhilinde sürdürülmemesi neticesinde nerelere ve hangi noktalara varacağını tespit etmeye çalışacağız. Ayrıca en son olarak bu tür tartışmaların yapılması esnasında dikkat edilmesi gereken birkaç hususa ve usûle değineceğiz.
Bu tür "Güncel Tartışma Maddeleri"ne genel Bir bakış yaptığımızda günümüzde sosyal medyada, televizyonlardaki tartışma programlarında, bazı yazılı ve süreli dergi ve gazetelerde, yayın dünyasında ve genel olarak medyada en çok tartışılan konuların başında şu “hüküm cümleleri” ile ilgili konular bulunmaktadır:
1. Kader Yok!
2. Miraç Yok!
3. Kabir Azabı Yok!
4. Mucize Yok!
5. Rü’yetullah Yok!
6. Melek Yok!
7. Cin Yok!
8. Şeytan Yok!
9. Hadis Yok!
10. Tefsir Yok!
11. Nesh Yok!
12. Recim Yok!
13. Tesettür Yok!
14. El Kesme Cezası Yok!
15. Mirasta Kadın Erkek Ayırımı (Dengelemesi) Yok!
16. Erkeğin Boşama Hakkı Yok!
17. Fıkıh Yok!
18. Mezhep Yok!
19. Şefaat Yok!
20. Mevtaya Dua Yok!
21. Nüzul-u İsa Yok!
22. Deccal Yok!
23. Mehdi Yok!
24. Cennet Hâlihazırda Yok!
25. Cehennem Hâlihazırda Yok!
26. İçki İçene Ceza Yok!
27. Mürtedin Cezası Yok!
28. Taaddud-i Zevcât Yok!
29. Kıyâmet Alâmetleri Yok!
30. Gaipten Haber Veren Âyet ve Hadis Yok!
Görüldüğü üzere hemen hemen selef ve halef âlimlerimizin var dedikleri her şeye yok denilmekte, İmâm-ı Azâm Ebu Hanife’nin “Fıkh-ı Ekber”, İmâm Tahavî’nin “Akîde”, İmâm Nesefî’nin “Metnu’l-Akâid”, Eş’arî’nin “el-İbâne an Usûli’d-Diyâne”, Matûrîdî’’nin “Kitâbu’t-Tevhîd”, Hâkim es-Semerkandî’nin “es-Sevâdü’l-A’zâm” İmâm Gazzâlî’nin “Kavâidu’l-Akâid” adlı eserlerinde ve diğer Ehl-i Sünnet âlimlerinin yazdıkları ciltlerce eserlerde ittifakla itikâdî esâs olarak sundukları hususlar reddedilmekte, bunların yerine onlara tamamen zıt hükümlerle doldurulmuş yeni bir “din anlayışı” ve “itikâd sistemi” oluşturulmaya çalışılmaktadır. Hatta Şia’dan İbn Bâbeveyh el-Kummî,’nin “Risâletu İ’tikâdâti’l-İmâmiyye” gibi akâid eserlerinde, Mu’tezile’den Kâdı Abdülcebbâr’ın “Şerhu Usûli’l-Hamse” ve “el-Muğnî” adlı eserinde, Vehhâbiliğin kurucusu Muhammed b. Abdilvehhâb’ın “Kitâbu’t-Tevhîd” adlı eserinde bile bu şekilde toptan retçi ve inkârcı bir anlayışa yer verilmemektedir. Öyle ki Abdülkâhir el-Bağdâdî’nin “el-Fark Beyne’l-Firâk” adlı kitabında “Sapık Fırkalar” yani “Ehl-i Bid’at Fırkaları” başlığı altında zikrettiği, hatta kendilerine İslâm’a Mensup Olmadıkları Halde İslâm’a Nispet Edilen Fırkalar” adını verdiği fırkalarda bile bütün bunları aynı anda yok sayan ve zikredilen her konuda Ehl-i Sünnet itikadını reddeden başka bir fırkaya rastlamak mümkün görünmemektedir. Buna rağmen günümüzde özellikle Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat ulemasının, genelde de farklı mezhep ve meşreplerine rağmen bütün İslâm âlimlerinin bugüne kadar bize öğrettiği inanç esasları, toptancı bir zihniyetle reddedilmekte, bunun yerine yeni bir itikad ve inanç yapılanmasına girilmişçesine hareket edilmektedir.
Biz inşallah bundan sonraki yazılarımızda bu ve benzeri iddiaları teker teker ele alıp bilimsel cevaplarını vermeye çalışacağız.
Gayret bizden, Tevfik Allah'tandır.