Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan tarihçiler, Kama’nın yalnızca savaş amaçlı kullanılan bir alet olmadığını ve aynı zamanda ustaca işlenmiş bir sanat eseri niteliğinde olduğunu belirterek, “Genellikle gümüş süslemeli bir kın içinde taşınan Kama, her yönüyle bir zarafet simgesiydi.
Ustalar, bu savaş aletini yalnızca dövüş için değil, süslemek için de özen gösterirdi. Kın üzerindeki gümüş işlemeler, sahibinin statüsünü ve zenginliğini gösterirken, Kamayı sadece bir silah olmaktan çıkarıp bir aksesuar haline getirirdi. Iğdır’da bu gelenek, ustaların elinde bir sanat formu olarak gelişmiş ve saygı duyulan bir zanaat haline gelmiştir” dediler.
Modern yaşamın getirdiği değişiklikler ve teknolojinin gelişimiyle birlikte Kama kullanımının da yavaş yavaş azalmaya başladığını vurgulayan tarihçiler, “Bugün, Iğdır’da bu geleneği yaşatan çok az sayıda usta kalmış durumda. Geçmişin izlerini taşıyan Kama, artık sadece müzelerde veya koleksiyoncuların elinde bulunabilen nadir bir parça haline geldi. Genç nesiller, bu eski gelenekten habersiz büyümekte ve Kama’nın taşıdığı tarihi anlamı ne yazık ki bilmemektedir” ifadelerini kullandılar.
Her ne kadar Iğdır’daki Kama geleneğinin neredeyse yok olmuş gibi görünse de, bazı yerel girişimler bu kültürel mirası canlandırmak için çalışmalar yapıldığını da söyleyen tarihçiler, “Zanaatkarlar, Kafkasya’dan gelen bu yiğitlik simgesini genç nesillere tanıtmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlemeye çalışmaktadır.
Geleneksel el sanatlarının korunması ve kültürel mirasın yaşatılması amacıyla yürütülen bu çabalar, Kama geleneğinin tamamen kaybolmasının önüne geçebilir. Sonuç olarak, Iğdır’da bir zamanlar Kafkasya’nın yiğitlik sembolü olan Kama, bugün neredeyse unutulmuş durumda. Ancak bu kültürel değerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, geleneksel sanatların yaşatılmasına olan inançla mümkündür.
Kama, sadece bir savaş aleti değil, aynı zamanda bir tarihin ve gururun sembolü olarak da önemini korumaktadır” şeklinde konuştular.