Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Tarihçi Özgür Aslan, bu kalenin Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü mimari ve askeri yapılarından biri olarak günümüze kadar ulaştığını ve tarihi önemiyle dikkat çektiğini belirtti. Tarihçi Özgür Aslan, “Kanuni Sultan Süleyman, İran seferinden dönerken Ahlat'a uğramış ve burada atalarını ziyaret etmiştir.
Ahlat'ın yeniden mamur hale gelmesi için Zal Paşa ve ünlü mimar Mimar Sinan'a sağlam bir kale inşası emrini vermiştir. Bu emir doğrultusunda Hicri 965 yılında, göl kenarında bulunan bir alanda inşa edilen Ahlat Sahil Kalesi, Kanuni'nin bizzat tarif ettiği şekilde yapılmıştır” dedi.
Ahlat Sahil Kalesi’nin dörtgen biçiminde olduğunu söyleyen Özgür Aslan, etrafının üç bin adım ve duvarlarının ise pek yüksek olmadığını belirtti. Aslan, “Kalenin on üç kulesi bulunmakta ve hendeği pek derin olmamakla birlikte geniş ve sağlam duvarlardan yapılmıştır.
Göl kenarına bakan üç kat sağlam demir kapısı olan kalenin içinde, 350 ev, bir camii, bir hamam, bir han ve yirmi kadar dükkan bulunduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Bu özellikleriyle Ahlat Sahil Kalesi, dönemin askeri ve sosyal yaşamına dair önemli ipuçları sunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Günümüzde Ahlat Sahil Kalesi’nin sadece kale yapısı ile mevcut olup, içerisinde yer alan evler, camii, hamam, han ve dükkanlardan geriye kalıntılar kaldığını dile getiren Aslan, “Bu kalıntılar, kalenin geçmişteki görkemini ve Ahlat'ın tarihi dokusunu yansıtmaktadır. Kale ve kalıntılar, tarih meraklıları ve arkeologlar için önemli bir araştırma alanı oluşturmaktadır.
Ahlat Sahil Kalesi, sadece tarihi ve mimari özellikleriyle değil, aynı zamanda turistik ve kültürel değeriyle de öne çıkmaktadır. Bitlis'in önemli turistik mekanlarından biri olan bu kale, ziyaretçilere Osmanlı dönemine dair zengin bir tarih ve kültür deneyimi sunmaktadır. Ayrıca, göl kenarındaki konumu sayesinde eşsiz bir manzara sunan kale, fotoğrafçılar ve doğa severler için de cazip bir nokta haline gelmiştir” şeklinde konuştu.