Ağrı'nın o eşsiz güzellikteki manzarası, sonbaharın en güzel renkleriyle süslenmişken, köyün gençleri akşamüstü buluşup sohbet ederken, bir yandan da gün batımının tadını çıkarıyorlar. Sarı, turuncu ve kırmızının her tonunun dans ettiği ağaçlar, rüzgarın hafif esintisiyle adeta bir tablo gibi görünüyor. Ancak, bu huzurlu anların ardından, kışın soğuk ve sert yüzü yavaş yavaş kendini göstermeye başlayacak Ağrı'da...
Sonbaharın sonlarına yaklaştıkça, günlerin kısaldığı ve gecelerin ise uzadığı hissediliyor artık. Gençler, kalplerinde bir hüzünle birlikte, yazın sıcak günlerini geride bırakmanın acısını yaşıyorlar Ağrı'da. Yavaş yavaş, yüksek kesimlerde kar yağmaya başladı. İlk kar, her yeri beyaz bir örtüyle kaplarken, bu manzara, köyün insanlarında derin bir nostalji duygusu uyandırıyor. Herkes, karın yavaş yavaş yağmasının getirdiği sessizliği hissediyor.
Ağrı yaşlıları, gençlerin sohbetlerini dinlerken, geçmişteki kışların anılarına dalıyorlar. Her kış, zorlu geçen günlerin yanında, ailelerin bir araya gelip sıcak sohbetler ettikleri, ocak başında geçmişi yad ettikleri anılarla doluyor. Ancak bu kış, diğerlerinden farklı geçecek. Hüzün, kalplerdeki yerini aldı. Mevsimlerin geçişi, insan ömrünün hızla geçtiğini hatırlatıyor. Zaman, ne kadar da çabuk akıp gidiyor böyle; gençlik, bir gülüşle geçmişte kalıyor, yaşlılık ise sabırla bekliyor.
Ağrı'nın iklimi serttir, ama burada yaşayan insanların yürekleri bir o kadar mert ve fedakardır. Zorlu kış şartlarında bile, köy insanları birbirine destek olur, dayanışma içinde yaşarlar. Kar yağdıkça, evlerin bacalarından dumanlar yükselir, sıcak çayların buharı, soğuk havada bulut gibi süzülür. Kışın zorlukları, insanları bir araya getirir, dostlukları pekiştirir. Herkes, ağır kış koşullarında hayatta kalabilmek için birlikte mücadele ediyor.
Zaman geçtikçe, kar kalınlaşıyor, her yer bembeyaz bir örtüyle kaplanıyor. Bu beyaz örtü, insanların içindeki hüzünle dolu düşünceleri de gizliyordu. Dönüp arkalarına baktıklarında, mevsimlerin gelip geçerken, hayatlarının ne kadar hızlı geçtiğini fark ediyor Ağrılılar. Gençler, bir gün büyüyüp, kendi çocuklarına bu toprakları anlatırken, burada geçirdikleri zamanın kıymetini daha iyi anlayacaklar.
Ağrı'nın sert iklimi, insanların cefa katlanmasını gerektiriyor; ama bu zorluklar, aynı zamanda onların karakterlerini de şekillendiriyor. Her kar tanesi, geçmişin anılarını ve geleceğin umutlarını taşıyor. Kışın gelişi, sadece bir mevsim değişikliği değil, aynı zamanda yaşamın döngüsünü hatırlatan bir işarettir. Yaşlılar, gençlere kışın getirdiği dersleri anlatırken, her bir kar tanesinin düşüşü, bir hikaye gibi hayatlarında yankı buluyor.
Başı dumanlı Ağrı Dağı tüm asaletiyle dururken, Ağrı'nın kışına adım atarken, insanların içindeki hüzün ve umut, zamanın geçici olduğunu hatırlatıyor. Mevsimlerin döngüsü, yaşamın da bir parçasıdır. Bu toprakların insanları, fedakarlık ve mertlikle dolu; her kış, onlara yeni bir başlangıç ve hatırlanması gereken değerleri sunuyor. Kışın soğuk rüzgarları, insanlara yaşamın kıymetini bir kez daha hatırlatıyor, kalplerinde umut ışıklarını söndürmeden yol alacakları bir geleceğin kapılarını aralıyordu.
Ağrı'da kış demek cefanın ve zorluğun doruklara çıktığı zaman demek.. Sobanın üstünde fokur fokur kaynayan çaydan bir yudum alıp ömrünüze, geçmişinize ve geleceğinize dalıp gidersiniz öylece...