Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Tarihçi Özgür Aslan, inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte muhtemelen 1064 yılında Selçukluların Ani’yi fethinden sonra Ebû’l Menuçehr Bey tarafından başlatılan imar çalışmaları sırasında yapıldığı tahmin edildiğini belirterek, “Orijinali iki katlı olan Selçuklu Sarayı'nın, birinci katı ahşap olduğu için zamanla yıkılmış ve günümüze yalnızca zemin kat ile bodrum katı ulaşmıştır.
Özellikle sarayın girişini oluşturan portal kapı, Selçuklu mimarisinin en güzel taş işçiliğini sergileyen yıldız motifleri ile süslenmiştir. Bu kapı, yapının zarafetini ve dönemin estetik anlayışını yansıtan önemli bir unsur olarak dikkat çeker” dedi.
Sarayın bodrum katının tonoz kemerli bölümlerden oluştuğunu ve kışları ambar olarak kullanıldığını belirten Özgür Aslan, “L şeklindeki zemin kat ise asıl saray olarak hizmet vermiştir. 12. yüzyılın karakteristik Selçuklu süsleme tarzı ile yapılan dikdörtgen planlı saray, büyük bir salon ve bu salonun etrafına dağılmış odalardan oluşmaktadır.
Bu düzenleme, Selçuklu döneminin mimari ve iç mekan düzenleme anlayışını gözler önüne sermektedir. Selçuklu Sarayı içerisindeki şadırvan, bu muhteşem yapının dikkat çeken diğer bir mimari özelliğidir. Şadırvan, hem estetik bir unsur hem de fonksiyonel bir yapı olarak sarayın ortasında yer almakta ve ziyaretçilerine geçmişin zarafetini ve işlevselliğini bir arada sunmaktadır. Su ve taş işçiliğinin mükemmel uyumunu sergileyen şadırvan, Selçuklu sanatının inceliklerini yansıtır” diye konuştu.
Selçuklu Sarayı’nın Kars’ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası olduğunu vurgulayan Özgür Aslan, “1064 yılında Selçuklular'ın Ani’yi fethetmesiyle başlayan imar çalışmalarının bir ürünü olan bu saray, Selçuklu döneminin mimari anlayışını ve zanaatını günümüze taşıyan nadir yapılardan biridir. Saray, dönemin sosyal ve kültürel yaşamına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Bugün kısmen ayakta olan Selçuklu Sarayı, korunmaya ve restore edilmeye muhtaç bir yapıdır.
Bu tarihi yapının korunması, bölgenin tarihine olan bağlılığın ve saygının bir göstergesi olacaktır. Sarayın restore edilerek turizme kazandırılması, hem bölgenin ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak hem de tarihi ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik önemli bir adım olacaktır” şeklinde konuştu.