Üniversiteden yeni mezun olmuştum.
Ağrı Radyo Televizyonunda (ART) şirket müdürü olarak işe başlamıştım.
İş hayatımın daha ilk ayıydı.
8 Ağustos 1997 günü Erzincan- Sivas Karayolu'nda, Ağrı firmalarına ait bir otobüs kaza yapmıştı.
Sakaltutan geçidinde 100 metrelik uçuruma yuvarlanan otobüste; 26 kişi ölmüş, 20 kişi yaralanmıştı.
Ulusal basın, "Uykuyla gelen katliam: 26 ölü" manşeti altında;
"Sakaltutan Geçidi'ni kan gölüne çeviren kazada 26 kişi öldü, çoğu ağır 16 kişi yaralandı..." haberini yapmıştı.
07 Haziran 2003
Sivas-Erzincan karayolunda yine Ağrı firmalarına ait bir otobüs, Erzincan'a yaklaşık 30 kilometre kala tünel girişindeki duvara çarpmıştı.
Kazada 27 kişi ölmüş, çoğu ağır 33 kişi yaralanmıştı.
Ulusal basın, "Şoför ölüm uykusuna yattı: 27 ölü, 33 yaralı" manşeti altında;
"İçinde 60 yolcu bulunan otobüs tünel girişindeki duvara füze gibi çarptı..." haberini yapmıştı.
Ve 09 Ağustos 2024
Ağrı'dan İzmir'e giden Ağrı firmalarına ait bir otobüs, Polatlı'da yoldan çıkarak köprü ayaklarına çarptı. Kazada otobüste bulunan 11 yolcu hayatını kaybetti, 20'den fazla yolcu yaralandı.
Ulusal basın, "Yine ölüm uykusu... Ankara’da katliam gibi kaza: 11 can kaybı, 27 yaralı" manşeti altında;
"Otobüs önce bariyerlere, daha sonra üstgeçidin beton ayaklarına çarptı. Çarpmanın etkisiyle araç ikiye bölünerek hurda yığınına döndü..." haberini yaptılar.
* * *
Hızlı tren veya kara tren yok.
Uçak seferleri yetersiz veya yok.
Otobüs firmalarını denetleyen kurum resmiyette mutlaka vardır ama realitede yok...
Katliam gibi kazalara kim dur diyecek, bilmiyorum? Ama dur diyen yok...
Ki bu 'yok'ları, bu katliam gibi kazaların önüne geçmek için enine boyuna tartışmak gerekiyor ama sahiplenecek, gündem oluşturacak, çözüm üretecek kimse veya kimseler yok...
Acı toplumsallık taşır ama ateş düştüğü yeri yakıyor.
11 can ve yarım kalmış 11 hikaye...
Başın sağ olsun Ağrı.