Hac vazifesi için 1 milyon 800 bin kişi kayıt yaptırdı. Çekilen kurayla ismi açıklanan 85 bin kişinin Diyanet'te kayıt işlemleri sürerken, kurada yer alamayan yaklaşık 1 milyon 700 bin kişi, kasap, tüccar, turist gibi vizeler ile hac döneminde Suudi Arabistan'a götürülme vaadi ile dolandırılıyor, yüksek fiyatla kayıt yapan çeşitli kişi veya kurumlara paralarını kaptırıyor. "Hac vazifesini, alternatif yollardan yerine getireceksiniz" vaadi ile kandırılan vatandaşlar, Mekke-i Mükerreme'de mikat mahalline (harem bölgesine) giremiyor, Kabe'de tavafa alınmıyorlar, hac vizesi olmayanlar Mekke sokaklarında yakalandıklarında sınır dışı ediliyor. En önemlisi haccın farzını yerine getirmek için arife günü Arafat'a çıkamıyor.
Müslümanlar için, maddi durumu iyi olanlara farz olan ibadetlerden olan hac ibadeti, her yıl milyonlarca Müslüman'ı Mekke-i Mükürreme'de bir araya getiriyor. Hac ibadeti, maddi durumu elverişli ve sağlıklı Müslümanlar için hayatlarında bir kez yapılması farz olan bir ibadet olsa da, günümüz şartlarında, Kabe-i Muazzama'ya en fazla 5 milyon kişi alınabiliyor. Bu nedenle Müslüman ülkelerin nüfusunun binde 1 oranında kota veriliyor. Türkiye'ye verilen 85 bin kişilik kota, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın belirlediği kura sistemine göre hak kazanan vatandaşlara bilgi verilerek, kayıtlar oda ve otel tipi olmak üzere iki farklı kategoride alınıyor. Kura sisteminde adı çıkmayan vatandaşlar ise bazı merdiven altı organizasyonların dini değerleri kullanmasıyla dolandırılıyor.
Sivas Müftülüğünde görevli baş vaiz Saffet Bölükbaşı, "Suudi Arabistan yönetimi Arafat'a çıkartmadan, hac zamanı da umre için olmayan turistlik amaçlı bir vize uygulaması başlattı. Bu merdiven altı organizasyonlar, insanlara alternatif bir umut kapısı gibi, bu ticari ve turistik vizeleri pazarlıyorlar. Hac vizesi olanlara 2 yıldır, özel bandrollü, farklı bir hac vize kartı veriliyor. Bunu ihramlı iken bile boynunuzda taşımak mecburiyetindesiniz. Hac zamanı Kabe'yi tavafa giderken, Mekke-i Mükerreme sokaklarında gezerken de polisler bu vizenin kontrolünü yapıyorlar. Hac vizesi olmadan da Arafat'a kesinlikle çıkamıyorsunuz. Çünkü hac vizesi olanlar, Arafat'a çıkarken, otobüslere bindiriliyor, sayılıp otobüs kapıları sticker ile mühürleniyor. Hac ibadetinin en önemli rüknü Arafat vakfesi. Buraya hac vizesi olmayanlar çıkartılmıyorlar. Kasap, görevli teknik personel, tüccar, turistik vize ile gidenler, fırsat bulabilirlerse daha önce Arafat'a çıkabiliyorlardı. Şimdi Kabe'ye tavafa bile gidemiyorlar. Bu tip organizasyonlar artık kaçak olarak da otobüslerle Arafat'a çıkartamıyorlar. Boşa gitmiş olurlar. Umutları da paraları da tükenir" diye konuştu. Hac ibadetinin bir nasip olduğunu vurgulayan Bölükbaşı, "Günümüz şartlarında kura sisteminde adı çıkmayan ve kura sırasında beklerken hayatını kaybedenler hac ibadetinden sorumlu olmaz" ifadelerine yer verdi. Bölükbaşı, "Bu tip organizasyonlar ile hacı adayları, Mekke-i Mükerreme'den hüsran ile dönmek yerine, kura ne zaman çıkarsa o zaman gitmeliler. Eskiden imkânları olan kişilerin o sene hacca gitmesi gerekiyor diyorduk. Fakat yoğunluk ve kura sistemleri bunu değiştirdi. Diyanet işlerimiz de yeni bir fetva yayınladı. Bu fetvaya göre kurada ismi çıkmayan bir kişiye hac ibadeti farz olmuyor. Bu bir nasip meselesi" şeklinde konuştu.
"Büyük günahlar için özel tövbe edilmesi gerekiyor"
Bölükbaşı, hac ibadetinde küçük günahların affolduğunu belirterek, "Peygamber efendimizin "Kim Allah için hacceder de (Allah'ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, annesinden doğduğu günkü gibi (arınmış olarak hacdan) döner" diye bir hadisi var. Hadislerin anlaşılması şerhine bağlıdır. Bu hadisi alimler şöyle yorumluyor: Büyük günahlar için bu geçerli değil. İçki zina faiz gibi günahları olan kişinin bin kez hacca da gitse bu günahları için yeterli olmayacağı, kişinin bu günahları için özel bir tövbe etmesi gerektiğini belirtirler. Dolayısıyla bu hadise göre hac ibadetini yerine getiren kişilerin küçük günahlarının affedileceğini söylememiz daha doğru olur" dedi.