MANEVİ BUHRANLARIMIZ (4)

Raif Medetoğlu

Ey ehl-i îman!
Zillet içinde esâret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız!
İhtilafınızdan (ayrılığınızdan) istifade eden zalimlere karşı müminler ancak kardeştir.
(Hucurât Suresi 10. Ayet)

Bu ayetin bize verdiği mesaj şudur;
İzzeti-nefsinizi muhafaza altına almak için birbirinizle güçlü bir bağ kurmanız en doğru olandır.
Aksi takdirde ne hayâtı muhâfaza ve ne de hukūkunuzu müdâfaa edebilirsiniz.

Düşmanca tarafgirlikler müminlerin kuvvetini hiçe indirir ,başkaları tarafından ezilebilirsiniz.
( filisin meselesinde olduğu gibi)

Hiç kuşkusuz toplumsal münasebetlerde birbirimizle alâka duymak zorundayız. (Mü’minin mü’mine karşı nisbeti, kurşunla örülmüş duvarlar gibidir.)
Birbirlerine destek vermeleri yüceliklerini gösterir.
Bu düstûru hayatın esası yapmak dünyada rezîl olmaktan ve âhiret azabından kurtulmayı netice verir.

Buradan hareketle menfi milliyetçiliğin ülkemizde hususen siyasi parti liderlerinin tahripkâr dili kendi kitlesini bu manada çok politize olmalarını temin etmiş ve son derece zararlı neticelere yol açabileceğini buradan sizinle dost tadında konuşarak bilgi akışına vesile olmak istiyorum.

İslam'a bayraktarlık yapmış bu güzel vatan topraklarında,Türkçülük ve Kürtçülük kimliğini İslam kardeşliğini gölgede bırakacak şekilde yücelten ve savunmaya geçenler ne yazık ki var.
Üçgen içinde tek gözle hayata bakan, kahrolsun şeriat diyerek İslamiyetce makbul olan ilahi kanunlara muhalif olan bir zümre siyon aklıyla düşünerek, Kürtçülüğü netice veren Türkçülük aklını ve akımını tesis etmiştir.

Bu ilmi olmayan kof akıl,İslamiyet'e ve müslümanlara saldırarak ,milli ruhumuzu zehirleyecek şekilde telkinlerini artırarak bütün Anadolu'yu siyon yurdu yapmayı hedeflemistir.
Üzülerek ifade etmeliyim ki,bu bedbahtların bu coğrafya'da hâlâ varlık göstermeleri hayra alamet değildir.

Elbette konumuzun ruhuna uygun bu bozguncular ile ilgili bir kaç hakikatli sözü kalpleri hüşyar etmek adına hâle mutabık bir şekilde vicdanınıza ve muhakemenize havale edeceğim.

Aynı kaderi paylaştığımız şarkın evlatlarını ırk ayrılığı münakaşalarına ve parti kavgalarına meze etmeye çalışan zümrelere karşı bir çok itirazlar kitap ve yazılar kaleme alındı.

Hepsi bir ağızdan yüksek bir sesle
Kavmiyetcilik hastalığına mübtela olmuş bir bünyenin milletin manevi sütunlarını yakıp yıktığını ifade etmek suretiyle kalemlerini konuşturdular.


Tek ırka dayalı ideolojik dürtüler hangi cepheden gelirse gelsin milletin bünyesinde insanlık onurunu incitecek bir yarayı derinleştirmektedir.
Bu ulusalcı ve kavmiyetciliği öncelliyen mantık tek kelimeyle azim ve keskin bir kutuplaşmayı harekete geçirmiştir.

Sonuç itibariyle ulusalcı bir zihniyetinin tek ırka dayalı zorba ve dayatmacı bir rejimin kabaran damarları bizi ırkçılıkla birlikte top yekün din dışı bir düzenin asırlık çilesine ve imtihanı ile başbaşa bıraktı.

Mülkiyet hakkına sahip olduğumuz bu vatanda bu zehirli fikrin karşılık bulması milletin saadetini ve düzenini ters düz etmiştir.

Cahiliye döneminin kalıntısı olan soy ve sop üstünlüğünü ileri sürerek kendi kavminden olmayanlardan ayrılmak ve onları hakir görmek insanları damarlarında taşıdığı kan ile değerlendirmek tam bir hayvanlaşma çağını beraberinde getirmiştir.

Hep birlikte asırlık bir fitnenin ızdırabı içinde ömür sermayemizi tükettik.
Bu soruna bigane kalanlar ve bu zehirli fikri aramızda yayanlar yurtsuz kuşlar gibi göçüp gittiler.

Bizler iman ve irfan cephesinden kardeşliğimizin gereği olarak bu sancılı coğrafya'nın dirençli çocuklarını bu düzenbazlığın pençesine terk edemeyiz.


Aman dikkat !..
Buna göz yumduğumuz gün dine gelecek büyük bir musibete hazır olun.
Biz bu bozuk fikrin Anadolu topraklarında yeşermesine fırsat verdiğimiz gün nefessiz kalacağız.
Buna asla fırsat vermemek gerekir.

Bu halka telkin edilen dış kaynaklı ırkçı fikirlere
imanımızla,irfanımızla cevap vermek zorundayız.

Bu ayrılıkçı zihniyet tıpkı şeytanın Hz. Adem aleyhisselam’ı değerlendirdiği gibidir...

Şeytan, Hz. Adem hakkında Allahu Teala’ya, Ben ondan hayırlıyım beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın, ben ondan üstünüm demişti.
Yani Hz. Adem aleyhisselam’ın içindeki cevhere değil; “materyaline” bakmıştı…

Işte Müslümanların da böyle materyalist bir kafayla değerlendirme yapmalarını sağlamak amacıyla damarlarına ırkçılık/milliyetçilik zehirini şırınga ettiler.

Binaenaleyh, insanları güzel amellerine ve ruhî güzelliklerine göre değil de; etine, kemiğine, damarlarındaki kanına, ırkına, kısaca materyaline göre değerlendirmek şeytanın yöntemidir.


Bu cennet vatanı sancılı bir coğrafya'ya tebdil ederek ,ırk ekseninde fitne ateşini harlayanları iyi tanımak gerekir.

Bu müşterek vatan topraklarında binlerce yıllık izlerimizi ve birlikteliğimizi imha etmeye çalışan talihsizlere geçit vermemek gerekir.
Tarih ile olan köklü izlerimizi yok edip Anadolu irfanına ve milli bünyemize zarar vermek isteyen bu fikrin bu topraklarda mayalanmasına elbette inandığımız değerler izin vermeyecektir.


"Kürtçülüğü doğuran Türkçülüktür"

Bu coğrafya'yı din dışı bir düzenin ve menfi milliyetçiliğin yuvası haline getiren
Hürmeti, muhabbeti ve kardeşliği zehirleyen kafa tası etrafında mezuru ile tur atan ulusalcı bir zihniyettir.

"Müminler ancak kardeştir " algısına şiddetle tepki gösteren kavmiyetci anlayış aynı fikir atölyesinin işçileridir.
Onun yerine yalnızca aynı ulusa mensup olanlar kardeştir,tezine sımsıkı sarılmaları İslam'a karşı ortak cephe oluşturma dürtüsünden kaynaklanıyor.

Bu fikre anlı secde gören ancak şuursuzca Kürtçülük yapanlarında sımsıkı sarıldığını müşahede ediyoruz.

Türkiye'de yaşayan bütün etnik grupları İslam kardeşliği gibi değerli bir sıfattan uzaklaştırarak ,vatandaşlık gibi dar bir kalıba sığdıran ve bir asırdır İslam'ın ruhundan ve Kur'an'ın felsefesinden uzaklaştırıp,hayatı bir kavga ve muharebe meydanına dönüştüren zihniyetin ülkemizde ki temsilcilerinin kim olduğunu idrakinize bırakıyorum.

İslam medeniyetinin mayasında olmayan ruhsuz materyalist tanıdık bir zihniyet,şimdilerde Kürtçülük damarını kullanmak suretiyle İslam bizi geri bıraktı ifadesi üzerinden kirli bir algı yönetimiyle Kürt gençliği arasında dinsizliği tesis etmeye çalışan bir cephe, kürtleri ebedi bir ızdıraba maruz bırakma çabası içinde olduğunu görüyoruz.

Düşmanımızı tanıyalım...
Tekrar altını çizerek söylüyorum lginç olan nedir biliyormusunuz ?
Şu kavmiyetcilik belası öyle bir illettir ki, dua'da buluştuğumuz aynı secdeye vardığımız kimselerin bile bu tezgâha gelmesini esefle izliyoruz.
Şuursuzca bu heriflerin peşinde koşmak, bu günaha ortak olmak ağır bir mesuliyeti içinde barındırıyor.
Oysa ki bütün himmetlerini huzur kaynağımız olan İslam'ın pak ve parlak ruhuna ve o istikamette hizmet edenlerin yanında saf durmak yerine batıl bir fikrin oyuncağı olmak büyük bir mücazatı netice verecektir.

Malumdur ki , dinimizce ayaklar altına alınan ve lanetlenen Türkçülük,Kürtçülük, Arapcılık hepsininde aynı sofradan beslendiğini bilmemiz gerekir...

Bu milletin yücelmesi ve saadeti ancak İslam dini ve Kur'an felsefesini hayatın merkezine taşımakla mümkündür.

Kürtler, Türkler Araplar ne zaman ki,slam giysisini çıkardılar;
O zaman ırka ve dile dayalı bir menfi milliyetçilik anlayışı ile birbirimize üstünlük sağlamaya başladık.


İslam kardeşliğinin bir hikâye olduğunu ve miadı dolduğunu ifade eden bedbahtlar var.

Hey bree nasipsizler !
Hikâye dediğiniz kavramlar bu cihana saadet getiren peygamberler gerdanlığının incisi efendimizin yaşam felsefesidir.
İslam tarihi boyunca bunu kanıtlayan bir çok hadise mevcuttur.


Kardeşlerim !
İslâm coğrafyası çekişmeden didişmeden çok yoruldu.

Bu topraklarda hilâfetin ilgasından sonra her şeyi ters düz ederek ,milli ruhumuzu birliğimizi teşkil eden kardeşliğimizi yaraladılar.


"Bakınız balık baştan kokar "

Bizden birisi gibi görünenin eliyle darbeci bir akılla hilafeti kaldırdılar.
İslam'ın siyasi yapısını ve coğrafya üzerindeki tasarrufunu etkisiz hale getirerek bölüp parçaladılar ve yuttular.
Yeryüzünde müslümanların siyasi karar alma mekanizması olan hilafeti ilga ederek aramızda ihtilaf tohumları ektiler.

Akabinde dağılan milletlerden ulus devletcikler kurdular.
Böylece bilad-ı İslam zalimlerin güç gösterisi yaptığı bir meydana dönüştü.

"Hedef İslam kardeşliği ve medeniyetiydi"

Asırlardır aynı coğrafyada yaşayan ve akraba topluluğu olan Kürtleri aşağıladılar ,dilini yasakladılar,medreselerini kapattılar,seydalarını darağacında astılar.
Jandarmanın dipçiği ile bu coğrafyada kin ve nefret tohumları ektiler.

Velhasılı kelam;
Müslümanların damarlarına menfi milliyetçilik, ırkçılık ve dinin tesirini kırmak için ateizmin zehrini enjekte ettiler.

Ah be kardeşim !
Hangi taşı kaldırsan altında bu ayrılıkçı zihniyet çıkıyor.
Kurdukları düzen içinde adamlarını en etkin yerlerde istihdam ettiler.
Telkin ve baskılarla insanların zihinlerini değiştirmeye çalıştılar.

Diğer taraftan kendilerini güçlü kılmak için birlikler kurdular.
Avrupa Birliği çatısı altında zalimliklerini uluslararası bir markaya dönüştürdüler.

Bakınız tarihi olaylardan ders çıkarmak için bir misal vermekte fayda vardır.
Avrupa'da Almanlar ile Fransızlar yıllarca ırka dayalı birbirlerini boğazladılar.
Liğme liğme edercesine savaştılar.
En nihayetinde kavgaların iki millete bir faide sağlamadığını tecrübe ettiler.
Şimdi Avrupa Birliği çatısı altında milletlerinin refahına vesile olmak için çalışıyorlar.

Peki biz neden tecrübe edilmiş ve Allah'ın lanetine müstahak olmuş bu hastalıklı fikre bütün varlığımızla sahip çıkıyoruz.?

Neticesi ölüm ve katliamlara gebe olan bu kavmiyetcilik hastalığını aramızda ancak hayatımıza dini üstad kılarak cemiyetin selâmetine hizmet etmiş oluruz.


Peki çare nedir?

Etnik bölücülüğe karşı en kuvvetli siper islam şuuru ve kardeşliğidir...

Kendi medeniyet kodlarımıza geri dönmek için ve bu sancılardan kurtulmaya yönelik çabamız milletin saadetine vesile olmak üzere temellenmiş olmalıdır.
Bu istikamette vicdani hür ve bağımsız bir şekilde, insanı ilmiyle, ameliyle, ahlâkıyla, güzel meziyetleriyle ve içindeki cevherle değerlendirilmesinin gerektiğini ifade etmeye devam edeceğiz.

Hiç kuşkusuz İslam felsefesine sancaktarlık yapmak bizim en mühim vazifemizdir.


Değerli dostlar "Hakikat güneş gibidir"
Siz onu hakkaniyet ölçüsü içinde kalarak ,akıl çizgisinin dışına çıkmadan ,adalet kavramının içini doldurarak ifade edin mutlaka karşılık bulacaktır...

Aynı Allah'a aynı peygambere inanan ve aynı dine mensup insanlar olarak ümmet bilinci içinde benliğimizi birbirimize feda-i can etmekle yükümlüyüz.

Haddi zatında tek ırka dayalı bir dayatma aramızda muhabbeti ve hürmeti ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Biz müminler olarak muhabbet fedaisi olmak üzere, Allah'ın rızasına dayalı aramızda bir münasebet tesis etmek mecburiyetindeyiz.

Bakınız, yeryüzünde elli milyon Kürt ,
Yada yüz elli milyon Türk, bir kuvvet olsa ,
iki milyar müslüman nüfusunun kudreti kadar etkili olabilir mi?
Olmaz...

Bu bakımdan İslâm medeniyetinin ve ümmeti Muhammed'in ittifak ve ittihadina hizmet etmek zorundayız.

Nitekim bir biriyle akraba olan bu kavimleri ızdıraba maruz bırakan da bu kof, içi boş anlayış değilmi?

Lokal değil global bir bakış açısına sahip dünya'ya adaleti hakim kılmayı hedefleyen evrensel bir dinin mensupları olarak tehlikenin nerden geldiğini farkında olmazsak daha çok boca olmuş hürriyet sloganları atar dururuz.

Uluslararası zalimlere evrensel bir din olan Islam hakikatleri ile karşı koyulmalıdır.
Biz bu zalimlerin cemaziyel evvelini biliyoruz.
Bunlar tarihte nasıl çıkarları için insanların cismani varlığını ortadan kaldırdığını biliyoruz.
Bunların zulüm ateşini söndürmek yine bize nasip olur inşallah..
Allahu Teala’nın izniyle tekrar iman ve inanç cephemizi güçlü kılarak başarabiliriz, başarmalıyız da.
İnsanlığın yeryüzünde çektiği acılara bigâne kalmak ve görmezden gelmek bize yakışmaz.
Dünya'ya adaleti hakim kılmak için gereken adımları süratle atmalıyız.
Bu nedenle ülke hudutlarına müdahale etmeden hilafetin yeniden tesis edilmesi ve bir Islam Birliğinin kurulması zaruridir.
Aksi halde hepimizi ezerler.

Vesselam...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.