Prof. Dr. M. Emin Akkoyunlu "KOAH sinsi seyreden bir hastalıktır. Aslında aylar yıllar içinde yokuş gibi, merdiven gibi yüksek eforlar sırasında yaşanan sıkışıklık, hastayı bu eforları yapmaktan alıkoymuş ve sessizce alışmasını sağlamıştır. Hasta bu kaybın ve kısıtlamanın farkında değildir" dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs hastalıklarından Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, Kronik Obstrüktif (Tıkanan) Akciğer Hastalığı yani KOAH'a karşı önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Akkoyunlu, öksürük, balgam ve nefes darlığı yaşayanların KOAH olma riski bulunduğuna dikkati çekerek, "KOAH, akciğerlerin tekrarlayan zarar verici maddelere maruz kalması ile akciğerleri fonksiyon yapamaz duruma götüren bir süreci tanımlar. Bu zarar verici maddelerin başında sigara gelir" dedi.
'SİGARA VE HAVA KİRLİLİĞİ TETİKLİYOR'
Neredeyse tüm KOAH hastalarının yüzde 85'inde sigaranın sorumlu olduğunu belirten Prof. Dr. Akkoyunlu, "KOAH hastalarının tamamına yakınının sigaraya bağlı ortaya çıkması sigaranın doğal bir sonucu olarak görülmesine neden olmuştur. En sık neden sigara olmakla birlikte dizel egzoz dumanları, odun-kömür gibi organik kökenli yakıtlar ve hava kirliliği de KOAH'a neden olan diğer faktörlerdir. Sigara gibi akciğere zarar veren partiküller ilk olarak hava yollarına ulaşıyor. Hava yollarında hasar oluşturuyor. Buradaki hasara bağlı olarak hava yolları daralıyor. Doğal olarak aldığımız nefesin akciğerde kanı temizleyen ve oksijenleyen bölgeye ulaşması engellenmiş oluyor. Ayrıca bu zararlı partiküller daha ileri giderek akciğerlerde kana oksijenin aktarıldığı bölgelere de hasar verir. Böylece daralan hava yollarından geçebilen temiz havanın da kullanılabilmesi de mümkün olmamaktadır. Yani hastalarımız nefes alamıyor, aldığı nefesi kullanamıyor ve kullandığı atık nefesi çıkartamıyor'.
'YILLAR İÇİNDE SİNSİCE İLERLİYOR'
Prof. Dr. Akkoyunlu, kronik ve ilerleyici olarak tabir edilen KOAH'ın erken dönemlerinde hastalar tarafından çok fark edilmediğine işaret ederek, "Mesela ilk zararlı dumanlar akciğere hasar vermeye başladığında, akciğerler öksürerek bu zararlıları uzaklaştırmaya çalışır. Ama hasta bunun sigara tarafından oluşturulan alerjik bir durum olduğunu düşünür. Hasar ilerler, akciğerler artık balgam kanallarını iyice açar. Balgam ile birlikte akciğerde oluşan hasarın atıklarını ve zararlı dumanları atmaya çalışır. Hastalar bu durumu sigaranın sabahları yaptığı azıcık balgam olarak tarifler. Sigara içmeye devam eder. Artık yavaş yavaş efor sırasında nefes tıkanmaya başlar. Bu durum çok yavaş geliştiğinden dolayı hastalar hareketlerinin kısıtlandığının farkına varmaz. Mesela "Nefesiniz daralıyor mu?" dediğimizde "yok 3 kilometre yürürüm" derler. "Peki yokuşta daralıyor mu" diye sorduğumuzda ya da "kaç kat merdiven çıkabiliyorsunuz" dediğimizde hastalar "merdivende biraz tıkanıyorum" ya da "yokuşta yürümeyi sevmiyorum" derler. Aslında aylar yıllar içinde yokuş gibi, merdiven gibi yüksek eforlar sırasında yaşadığı sıkışıklık hastayı bu eforları yapmaktan alıkoymuş ve sessizce alışmasını sağlamıştır. Hasta bu kaybın ve kısıtlamanın farkında değildir" şeklinde konuştu.
'TEDAVİYLE HASTALIK ORTADAN KALKMIYOR, ŞİDDETİ AZALIYOR'
KOAH'ın sigarayı bırakarak ve çeşitli ilaçlarla olumsuz etkilerinin azaltılabileceğine değinen Prof. Dr. Akkoyunlu, "KOAH'ın hangi döneminde olursa olsun ilaçları düzenli kullanmak, sigarayı bırakmak, enfeksiyonlarda uzak kalmak ve olabildiğince efor yapmak hastalığın beden üzerindeki olumsuz etkilerini olabildiğince azaltır. Bu nedenle bu hastalarımıza öncelikli olarak sigarayı bırakmayı öneriyoruz. Grip aşıları, gerekirse zatürre aşılarını öneriyoruz. İlaçları genel olarak inhaler dediğimiz solunum yolu ile alınan ilaçlar olup yüksek teknoloji içerir ve yan etkileri oldukça azdır. Bu ilaçların düzenli ve doğru bir şekilde kullanılması tedavi için oldukça önemli bir durum. Bazı hastalarımızı egzersiz programına dahil ederek efor kapasitelerini artırmaya çalışıyoruz. Mevcut tedaviler hastalığın şiddetini ve hissedilen nefes darlığını azaltsa da maalesef hastalığı tamamen ortadan kaldırmıyor. Tedaviye uyumun olmaması sigaraya devam etmek gibi durumlarda hastalık çok ilerleyip solunum yetmezliğine neden oluyor. Bu durumlarda yemek ya da tuvalete gitmek gibi en temel insani ihtiyaçların karşılanmasında bile problem yaşıyorlar. Öyle ki nefes darlığı nedeni ile yemek yiyemiyorlar, su dahi içemiyorlar. Bu sıkıntı bir iki saat devam eden bir durum değil geri dönüşümü olmayan bir süreç ve hayatın sonuna kadar böyle gideceğini biliyorlar ve ıstırap içinde hastaları kaybediyoruz" açıklamasında bulundu.
Kaynak: İHA