Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan tarihçiler, aluç meyvesinin Muş ve çevresindeki doğal bitki örtüsünün önemli bir parçası olan ve halk arasında “yaban elması” olarak da bilinen bir meyve olduğunu söylediler. Tarihçiler, “Bu küçük, kırmızı ve ekşi meyveler, özellikle sonbahar aylarında bölgede bolca bulunur. Aluç meyvesi, genellikle yabani doğada kendiliğinden yetişir ve yöre halkı tarafından reçel, marmelat veya şurup yapımında kullanılır. Yıllar boyunca, Muş halkı aluç meyvesinin verimliliği ile kışın zorluğu arasında bir bağlantı kurmuştur” dediler.
Bu inanışın kökeninin muhtemelen doğa gözlemlerine dayandığını ve mevsimsel değişimlerle bağlantılı olabildiğini vurgulayan tarihçiler, “Özellikle geçmiş dönemlerde tarım ve hayvancılıkla geçinen topluluklar için hava durumu ve doğal işaretler, hayatta kalmanın anahtarıydı. Aluç meyvesi gibi doğa olayları, bu bağlamda halk arasında bir tür "doğal takvim" işlevi görmüş olabilir.
Aluç meyvesinin bol olduğu yıllarda kışın çetin geçeceğine dair inanışın bilimsel bir temeli olup olmadığı ise araştırmalara değer bir konu. Uzmanlar, bu tür yerel inanışların genellikle iklimsel değişikliklerle örtüşebileceğini ve mevsimsel döngülerle bağlantılı olabileceğini belirtiyorlar” ifadelerini kullandılar.
İklim bilimcilerinin aluç meyvesi verimliliği ile kış koşulları arasındaki ilişkiyi açıklarken, özellikle ağaçların meyve verme süreçlerinin iklimsel koşullardan etkilenebileceğine dikkat çektiklerine de değinen tarihçiler, “Aluç ağaçlarının kış öncesinde yoğun meyve vermesi, doğanın yaklaşan sert hava koşullarına hazırlık olarak yorumlanabilir.
Bu, bitkilerin ve ekosistemlerin adaptasyon süreçlerini ve hayatta kalma stratejilerini anlama açısından da önemli bir bakış açısı sunuyor. Bu inanışın doğru olup olmadığı üzerine bilimsel araştırmalar devam etse de, aluç meyvesi ve onunla ilgili inanışlar Muş’ta yerel halk için önemli bir kültürel değerdir” şeklinde konuştu.