Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan tarihçiler, Muş’ta iki bayram arasındaki dönemin özellikle manevi bir anlam taşıdığını vurgulayarak, “Halk arasında, bu dönemin uğursuzluk getirebileceği ve düğün ya da nikah gibi önemli olayların bu süreçte yapılmaması gerektiğine inanılır. Bu inanç, bayramların kutsallığı ve aralarındaki dönemin belirsizliği ile ilişkilendirilir. Dolayısıyla, iki bayram arasında düğün yapmak veya nikah kıymak, şanssızlık getirebileceği düşüncesiyle genellikle tercih edilmez” dediler.
Bu inancın Muş’ta toplumsal dayanışmanın ve geleneksel değerlerin korunmasında da önemli bir rol oynadığını söyleyen tarihçiler, “Düğünler ve nikahlar, sadece iki kişinin birleşmesi değil, aynı zamanda ailelerin ve toplumun bir araya gelerek mutluluğu paylaşması anlamına gelir. Bu nedenle, bu tür önemli olayların doğru zamanda, yani bayramlar dışında gerçekleştirilmesi gerektiği düşünülür. Bu inanç, aynı zamanda toplumsal düzenin ve manevi dengenin korunmasına yönelik bir çaba olarak da görülür” ifadelerini kullandılar.
Modernleşme ve değişen yaşam koşullarının bazı geleneklerin zayıflamasına neden olsa da, Muş’ta iki bayram arasında düğün yapılmaması inancının hâlâ güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü kaydeden tarihçiler, “Günümüzde birçok aile, bu geleneği sürdürmekte ve düğünlerini bu inanca uygun olarak planlamaktadır.
Bu durum, Muş halkının geleneklerine olan bağlılığını ve kültürel mirasını koruma çabasını yansıtmaktadır. Muş’ta iki bayram arasında düğün yapılmaması inancı, sadece bir gelenek olmanın ötesinde, bölgenin kültürel kimliğinin bir parçası olarak yaşatılmaktadır.
Bu inanç, toplumsal bağları güçlendiren ve aile içindeki uyumu pekiştiren bir unsur olarak da değerlendirilmektedir. Gelecek nesillerin de bu inancı koruyarak sürdürmesi, Muş’un zengin kültürel mirasının devamı açısından büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuştular.