Bektaşi’nin biri, erenler divanında anlatıyor;
“Allah, Musa’ya oğlu İsa’yı kendisine kurban etmesini ister. Musa, oğlu İsa’yı kurban etmek için yere yatırır. Elindeki baltayı kaldırıp kafasını vuracakken, gökten Azrail elinde bir keçi ile çıkagelir…”
Cemaatin tuhaflaştığını görünce;
“Tam hatırlayamadım, keçi miydi o hayvan yoksa koyun muydu?” der ve ekler; “Erenler, yanlışım varsa düzeltin.”
Erenlerden biri gülümser;
“Neresini düzeltelim…”
* * *
Son Cuma sabahı aradılar genç adamı;
“Ceketimizi bırakırsak kazanabileceğimiz, kalemiz olan bir yere, neden bu ihtiyarı ısrarla istiyorsun?”
Bektaşi gibi anlatmaya başladı genç adam.
Aradan daha üç yıl geçmeden; genç adamın ihtiyara peşkeş çektiği kale düştü ve kelenin enkazında o genç adam kaldı, iyi mi?
Tuhaflaştığımızı gördüklerinde;
“Kalenin düşmesi; taştan mı yoksa harçtan mı?” diyorlar ve ekliyorlar; “Erenler, varsa yanlışımız düzeltin...”
Neresini düzeltelim.
* * *
Kozmik odalarda toplandılar.
“Halk tamam, ben ve sen garanti, bize sermaye lazım artık bu günden sonra...” diye başladı anlatmaya Bektaşi.
“Kişilik mi? Amaaaan sermayesi olsun.”
“Liyakat mı? Amaaaan sermayesi olsun.”
“Misyon,vizyon mu? Amaaaan sermayesi olsun.”
“Taban mı? Amaaaan sermayesi olsun.”
Sermaye işe yaramadı. Topluma önderlik etsin diye illeri sürülen adam; yerdekilerin ve göktekilerin katline ağladığı bir yavru meleğin taziyesi için: “Allah sana merhamet etsin…” diye bir tweet attı.
Ve anlayıştan yoksun yüzlerce kişi bu tweeti beğenip paylaştı, iyi mi?
Tuhaflaştığımızı gördüklerinde;
“Kaybetmemiz, boyundan mı yoksa kelinden mi?” diyorlar ve ekliyorlar; “Erenler, varsa bir yanlışımız düzeltin…”
Neresini düzeltelim.
* * *
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.
“Yenile yenile yenmesini öğreneceğim…” diye anlatmaya başlamış aynı Bektaşi diyorlar. Aman ha!
Baştan söyleyeyim, eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz, bir daha denemeyin.
Sonra, “Erenler, varsa bir yanlışımız düzeltin…” dediğinizde, alacağınız cevap aynı olur.
“Neresini düzeltelim.”