Dünya genelinde yaşanan korona virüs pandemisinin Türkiye'deki etkileri de düşünülerek okulların aşamalı ve seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitime başlamasıyla ilgili uzmanlardan öğrenci, öğretmen ve velilere öneriler geldi.
Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uzman Psikologlarından Nedim Yüksel Çakır, öğrencilere, öğretmenlere ve velilere 21 Eylül'de başlayacak yüz yüze eğitim öncesi bu yeni dönemle ilgili bazı önerilerde ve uyarılarda bulundu. Okullardaki bu yeni dönemin yeni kuralları da beraberinde getireceğini belirten Çakır, "Velilerimiz öncelikle bu tedbirlerin nasıl uygulanacağı hakkında okul yöneticilerinden ve öğretmenlerimizden bilgi almalıdırlar. Öğretmenlerimiz ve velilerimizin bu sürecin hiçbir evresinde panik havasına girmeden öğrencilerimizin hem beden hem de ruh sağlıkları için birlikte tam bir uyum içinde hareket etmelidirler. Öncelikle okullara başladıkları ilk gün yaş gruplarına göre öğrencilerimize yüz yüze eğitimin neden kısıtlı günlerde ve bazı kurallar çerçevesinde yapıldığı, maske, sosyal mesafe ve temizliğe neden önemle uymamız gerektiği bu yeni süreçte gerek ders ortamında, gerekse ders dışı ortamda sıkça ve örneklendirerek anlatılmalıdır. Özellikle akran ilişkilerin güçlü olduğu yaş gruplarında öğrencilerimize oyun gibi birbirleriyle olan fiziksel yakınlaşmaların çok olduğu durumlarda bunu sağlıklı bir biçimde nasıl sağlamaları gerektiği sıkça ve örneklerle anlatılmalıdır. Bu kurallara uymanın sadece kendi sağlıkları için değil, arkadaşlarının ve ailelerinin sağlıkları için de çok önemli olduğu öğrencilere vurgulanmalı. Bu yeni dönemde pandemiden dolayı azalan sosyal ilişkilerinde uyacakları bu kuralların aslında sosyal hayatlarına hangi yönlerde katkı sağlayacağı, özellikle empatik becerilerinin geliştirilmesi için hangi yönde olumlu etki yapacağı interaktif bir biçimde gösterilmelidir" ifadelerini kullandı.
"ÖĞRENCİLERDE KAYGI OLABİLİR"
Öğrencilerin bu süreçte kaygılarının artması ve sıkça "Ne zaman eskisi gibi olacağız" ya da "Bu durum ne zaman bitecek" şeklindeki soruların öğretmenler ve veliler tarafından doğal karşılanması gerektiğinin altını çizen Çakır, "Hem öğretmenlerimiz hem de velilerimiz çocukların bu tarz sorularına samimi, dürüst, tutarlı ve kanıta dayalı doğru bilgilerle karşılık vermelidirler. Örneğin, ne zaman pandeminin sona ereceği ve eskisi gibi olacakları yönündeki sorulara, pandemi sürecinin bitişine yönelik afaki ya da kafa karıştırıcı değerlendirmelerinden kaçınarak bu dönemde neler yaparak sağlıklı bir hayata devam edebileceğimiz ve bunun toplumsal yönlerini özelikle toplumun kendi içinde birbirilerine karşı görevleri kapsamında neler yapmamız gerektiğini "maske, mesafe, hijyen ve saygı" temelinde anlatmaları önerilir. Öğrencilerin kullandıkları maskelerin kişiye özel olduğu, hangi sıklıkta ya da durumda yenisiyle değiştirilmesi gerektiği net ifadelerle öğretmenlerimiz ve velilerimiz tarafından özellikle belirtilmelidir. Unutulmamalıdır ki özellikle alt yaş gruplarındaki öğrencilerimizde duygular düşüncelerden daha önemlidir ve onların duygu dünyasına girmenin yolu da iyi bir gözlemci olmakla başlar. İyi bir gözlemci olan öğretmenler, veliler öğrencilere birey olduklarını hissettirmeli ve her konuda kendilerine danışabilecekleri güveni vermelidirler. Bu yeni süreçte öğrencilerimizin okullardaki akranları ile kurdukları bağ da iyi gözlemlenmelidir. Akranları ile güçlü bağları olan öğrencilerin pandemi sürecinde birbirlerini yanlış bilgilendirmelerinden kaçınmaları, özellikle bir oyun veya paylaşım aracı olarak görebilecekleri "maske değişimi" gibi sağlık açısından tehlikeli davranışlara karşılık, öğretmenlerimiz ve velilerimiz oldukça dikkatli olmalıdır. Okullarımızdaki psikolojik danışmalarımızın önerileri dikkate alınmalıdır. Özellikle velilerimizin okuldaki öğretmenleriyle iş birliğinin çocuklarımızın gelişiminde önemi bir rol oynadığı unutulmamalıdır" şeklinde konuştu.
"MOTİVASYONA DİKKAT"
Okula haftada birkaç gün gitmenin öğrencilerin okula bağlılığını ve öğrenme motivasyonlarını azaltabilme ihtimalinin olduğunu kaydeden Çakır, "Öğretmenlerimiz uzaktan eğitim zamanlarında öğrencilerin okulda geçirdikleri günlere sık sık atıfta bulunarak, uzaktan eğitim ve kısıtlı günlerde yapılan yüz yüze eğitim arasında bir eş güdüm olduğunu öğrencilerimize hissettirmelidirler. Aileler de, öğrencilerin internet ya da televizyon aracılığı ile aldıkları uzaktan eğitim saatlerinde öğrencilerimize uygun bir ortam hazırlamalıdırlar. Ayrıca aileler kitap ve okul arasında doğrudan bir bağ kuran çocuklarına, kitap okumanın gündelik hayatın da önemli bir parçası olduğunu vurgulamalı ve kitap okumak, hatta okuduğu kitaba dair duygularını ve düşüncelerini yazmalarına yönelik teşviklerde bulunmalıdırlar" diye konuştu.