Hiçbir kişiliğe sahip değiller.
Topluma, adalete, insanlığa, hizmete kapalı.. sadece kendi bireysel menfaatlerine açıktırlar.
Yine de bulundukları yerde, toplumun hep önünde bulunmaya çalışırlar.
Önde bulunmaları sağlıklı bir kişiliğe sahip olduklarından kaynaklanmıyor.
Lider olmadıklarını kendileri de biliyorlar.
Toplumun önünde bulunmaları, dalkavuklukla saraya giriş yolunu iyi bildiklerinden kaynaklanıyor.
Bunun için de gün geçtikçe dalkavukluğun dozunu artırıyorlar.
* * *
Partisi pıtırtısı, kavgası davası, sağcısı solcusu fark etmiyor:
Temsil ettiği tarafın derdiyle dertlenmeyen liderlik yapamaz.
Kendisine umut bağlayan halkı, hayal kırıklığına uğratan liderlik yapamaz.
İçinde yaşadığı topluma sırtını dönen liderlik yapamaz.
Toplumsal fayda yerine kişisel menfaati tercih edenler liderlik yapamaz.
Temsil ettiği mahallede heyecan uyandırmayan, motivasyon sağlamayan liderlik yapamaz.
Boş başak gibi dikleşen liderlik yapamaz.
* * *
Şunu da belirtmekte fayda vardır.
Yazının girişinde tanımlamaya çalıştığım; topluma, adalete, insanlığa, hizmete kapalı olan birisini götürüp sarayda kral da yapsan:
Gidip başka bir krala yine dalkavukluk yapacaktır.
Kişilik meselesi yani, o da ayrı bir dert!
* * *
Vaktinizi fazla almadan sözün özüne döneyim:
"Partide köklü değişim..." muhabbeti, anladığım kadarıyla dalkavukları bayağı heyecanlandırmış.
Karınlarında kelebekler uçuşmaya, damarlarında filler tepinmeye başlamış.
Bildikleri yollarla tepeden inmek için çalışmaya başlamışlar yine...
Fakat bilmedikleri acı bir gerçek var:
Anadoluda, "halkın tokadı" diye bilinen ve sapla samanı ayıran bir mihenk vardır.
Halkın son tokatıyla o mihenk çalışmaya başladı.
Dalkavukları, bırakın tepeden göndermeyi sarayın avlusuna bile almıyor artık!