Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı Dr. Alp Keler, "Sermaye piyasaları yatırımcılara, şirketlere, çalışanlara yani tüm topluma değer katar. Bu nedenle sermaye piyasalarımızın her alanda mevcut seviyesinden en az 2 kat büyümesi gerekiyor" dedi. Keler, Türkiye'nin sermaye piyasalarını geliştirmek için dört alanda değişime, dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu anlattı.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı Alp Keler, ekonomi gazetecileriyle bir araya geldi. Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesinin sermaye piyasalarının büyümesiyle doğru orantılı olduğunu söyleyen Keler, önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarının daha aktif olacağını belirtti.
Sermaye piyasalarının gelişmesinin tüm Türkiye'ye önemli bir katma değer sağlayacağını söyleyen Keler, "Çünkü sermaye piyasalarının büyümesi ve derinleşmesi ekonominin de istikrarlı büyümesine, istihdamın artmasına ve topyekün Türkiye'nin gelişmesine çok ciddi katma değer sağlayacaktır. Türkiye'nin sermaye piyasalarını geliştirmek için dört alanda değişime, dönüşüme ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Keler'in açıklamalarına göre; değişim ve dönüşüme ihtiyaç duyulan bu alanlar; yatırım ve ortaklık kültürünün oluşturulması, şirketlerin (fon talep edenlerin) sermaye piyasalarına bakış açısı geliştirmesi, yatırımcılara cazip fırsatlar sunan, aynı zamanda ülke ekonomisine katkı sağlayan sermaye piyasası araçlarının çeşitlendirilmesi ve sermaye piyasalarının ekonomiye kattığı değer açısından öneminin anlatılması ile tanıtılması şeklinde sıralandı.
"SERMAYE PİYASALARIMIZIN EN AZ 2 KAT BÜYÜMESİ GEREKİYOR"
Türkiye ekonomisinin istikrarlı ve sürdürülebilir büyümesi, kaynakların gelecek ve teknoloji odaklı, verimli alanlara yönlenmesinde sermaye piyasasının gelişmesinin şart olduğunu söyleyen Keler, "Dünya ticareti ve ekonomik büyümesinden en büyük payı alan ülkelere baktığımızda sermaye piyasalarının da gelişmiş olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin ekonomik büyümesini geliştirmesi ve dünya ticaretinde payını artırması amacıyla ortaya konan 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi için de ihtiyaç duyulan uzun vadeli kaynak için sermaye piyasalarının güçlenmesine ve derinleşmesine ihtiyaç var. Sermaye piyasaları yatırımcılara, şirketlere, çalışanlara yani tüm topluma değer katar. Bu nedenle sermaye piyasalarımızın her alanda mevcut seviyesinden en az 2 kat büyümesi gerekiyor.
Sermaye piyasalarının tüm dünyada çok iyi bir hikâyesi var. Türkiye'de de çok başarılı örnekleri var. Piyasanın gelişmesi için bu başarılı örnekleri öne çıkarmamız lazım. Çünkü Türkiye ekonomisinin istikrarlı ve sürdürülebilir büyümesi ve orta gelir tuzağından çıkması için sermaye piyasalarının gelişmesinin hızlandırılması gerekiyor" dedi.
"TÜRKİYE'DEN HANE HALKI VARLIKLARININ SADECE YÜZDE 13'Ü SERMAYE PİYASASI ARAÇLARINDA"
Türkiye ile örnek oluşturabilecek diğer ülkeleri karşılaştıran Keler, "Dünyada hane halkı finansal varlık dağılımını incelediğimizde, Türkiye ile diğer ülkelerin oldukça farklı bir dağılıma sahip olduğunu gözlemliyoruz. 2017 verileriyle Amerika'da hane halkı finansal varlıklarının yüzde 35'ini hisse senedinde, yüzde 32'sini emeklilik fonunda ve yüzde 11'ini yatırım fonunda, toplamda ise yüzde 78'ini sermaye piyasası araçlarında değerlendirdiğini görüyoruz. Kore'de ise hisse senedinin oranı yüzde 16, emeklilik fonlarının oranı yüzde 25, yatırım fonlarının oranı yüzde 3 olmak üzere yüzde 44'ü sermaye piyasalarında değerlendiriliyor. Brezilya'da hisse senedinin payı yüzde 25, emeklilik fonu payı yüzde 12, yatırım fonu payı yüzde 10 olmak üzere toplam varlıkların yüzde 47'si sermaye piyasalarında değerlendiriliyor. Türkiye'de ise hisse senedinin payı yüzde 2, emeklilik fonu payı yüzde 7, yatırım fonu yüzde 4 olmak üzere toplam hane halkı finansal varlıklarının sadece yüzde 13 sermaye piyasası araçlarında değerlendiriliyor. Türkiye olarak bu dağılımı geliştirmemiz ve çeşitlendirmemiz gerekiyor" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE HALKA AÇIK ŞİRKET SAYISINI ARTIRMALIYIZ"
Sermaye piyasalarının gelişmesi için şirketlerin de sermaye piyasalarına bakış açısı ve kültürünün geliştirilmesinin gerektiğini vurgulayan Alp Keler, "İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) açıkladığı Türkiye'nin en büyük 1000 şirketinden sadece 102'sinin, yine İSO'nun açıkladığı ilk 500 şirketlerinden sadece 72'sinin halka açık olduğunu görüyoruz. Yine Türkiye'nin halka açık şirket sayısı 400'de kalırken, benzer özellikler gösteren Hindistan'da 5 bin 65, Kore'de ise 2 bin 207 şirket halka açık.
Öncelikle Türkiye'de halka açık şirket sayısını sağlıklı bir şekilde artırmamız gerekiyor. Bunun için de şirketlerin sermaye piyasasının uzun vadeli ve uygun kaynak sağlayabilecekleri bir alan olarak görmeleri sağlanmalı. Bu değişim ise ancak güvenle mümkün olur" şeklinde konuştu.
Alp Keler, 11. Kalkınma Planı'nda, yüzde 21,5 olan BİST piyasa değerinin GSYH'ya oranının önümüzdeki 5 yılda yüzde 39,3'e çıkmasının hedeflendiğinin altını çizerek, Türkiye'nin yatırımcı, şirket kültürünün değişimi, güvenli bir yatırım ekosisteminin oluşmasıyla bu hedeflerin yakalanabileceğini söyledi.
(Ali Canberk Özbuğutu /İHA)
Kaynak: İHA