Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin, sinsi hastalıklar arasında yer alan ve genelde belirti göstermeyen hipofiz tümörüne karşı toplumu duyarlı ve bilinçli olmaya çağırdı.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin hipofiz bezi tümörü ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. "Normal olarak çalıştığı zaman hiçbirimiz bu bezin varlığını bile hissetmeyiz. Ama hipofiz bezi hastalıklarının kişinin hayatına inanılmaz derecede olumsuz etkileri olabilir" diyen Prof. Şahin, hipofiz bezinin az çalışması nedeniyle hipofiz yetmezliği olabileceği gibi, hipofiz bezinin fazla çalışmasının da birçok hipofiz tümöründe görülebildiğini söyledi.
Vücudumuzda genellikle çok küçük miktarlarda hormon düzeylerinin çok hassas ve dar normal aralıklarda tutularak inanması güç bir denge sağlandığını belirten Şahin, "Beynin tabanında, optik sinirin hemen altında, Türk Eğeri denilen kemik boşluğunda yer alan daldaki kiraz gibi aşağıya doğru uzanan bezelye büyüklüğünde çok küçük bir endokrin bezdir. Ama vücudumuzdaki birçok endokrin bezi ve hormonunu kontrol eder bu nedenle orkestra şefi ya da yönetici bez olarak adlandırılır. Bu kadar küçük olup bu kadar çok sayıda işlem yapması inanılmazdır" diye konuştu.
Türkiye'de 100 bin civarında hipofiz ile ilişkili hastalığı olan kişi olduğunun tahmin edildiğini belirten Prof. Şahin, bu hastaların çoğunluğunun yorgunluk, baş ağrısı, kısırlık, kilo alımı gibi müphem ve sinsi şikayetlere sahip olduğunu söyledi. Birçok hastanın hipofiz hastalıklarına bağlı bu şikayetlerin olabileceğini bilmediğini ifade eden Prof. Şahin, "Bazı hipofiz hastalıklarında 15 yıla kadar doğru tanı gecikebilir ve erken tanı hayati öneme sahiptir. Ayrıca, bu hastalar yaşam boyu destek ve izlem gerektirir" dedi.
Teknoloji artışı ile hipofiz tümörlerinin belirlenme sıklığının arttığına işaret eden Prof. Şahin, görüntüleme teknikleri ile her 10 kişiden bir veya ikisinde rastgele hipofiz tümörü görülebildiğini belirten Prof. Şahin şöyle konuştu:
"Bu tümörler kısaca birçok kişinin düşündüğünden çok çok daha sık görülen tümörlerdir. Bu tümörlerin hormon üretip üretmediği ve hangilerinin cerrahi veya medikal tedaviye ihtiyaç duyacağını belirlemek için endokrin uzmanı kontrolü gereklidir. Genellikle hipofiz tümörleri yüzde 99 oranında iyi huylu tümörlerdir. Tümör hücre tipine göre eğer kortizol hormonu salgılar ise Cushing Hastalığı dediğimiz özellikle karın bölgesinde kilo alımı, aydede yüz dediğimiz yuvarlak yüz, kas güçsüzlüğü, ense bölgesinde yağ birikimi, kan basıncı yüksekliği ve karın bölgesinde geniş mor yırtıklar şeklinde kendini gösterebilir. En sık olarak ise hipofiz tümörleri prolaktin dediğimiz memeden süt salgılanmasına neden olan hormonu salgılar ve kadınlarda adet düzensizliği ve süt gelmesi şikayetierine yol açabilir."
BAŞ AĞRISINA DİKKAT
Hipofiz tümörlerinde görmede azalma, çift görme, baş ağrısı olabildiğinin altını çizen Prof. Şahin, "Çocuklarda cücelik veya gigantizm görülebilir. Erişkinlerde ise akromegali dediğimiz el ve ayaklarda büyüme, yüzük ve ayakkabı numaralarında büyüme, çenede öne doğru çıkıklık, eklem ağrıları, terleme şikayetleri olan hastalık görülebilir. Çok sinsi ve yavaş ilerleyen bir hastalık olduğundan tanı genellikle çok gecikir. Bu nedenle farkındalık ve şüphe çok önemlidir. Aile hekimleri ve diş hekimlerinin de bu konudaki farkındalık düzeyinin yüksek olması çok önemlidir. Hipofiz tümörleri ciddi hastalıklardır fakat erken tanı ve uygun izlem ile sonuçlar çok yüz güldürücüdür" ifadelerini kullandı.
Hipofiz bezinin işleviyle ilgili bilgi veren Prof. Şahin, "Hipofiz bezinin salgıladığı hormonların dolaşıma katılarak tiroid bezinden tiroid hormonlarının üretilip salınmasını böylece metabolizma hızını ayarlarken, böbrek üstü bezinden hayat için gerekli bir hormon olan kortizol salgılanmasını bu sayede strese karşı koyabilmemizi, kan basıncımızın yeterli düzeyde olmasını sağlar. Testis veya yumurtalıkları uyararak cinsel ve üreme fonksiyonlarını sağlar, prolaktin isimli hormon ile emzirmeyi sağlar. Hipofiz bezi salgıladığı büyüme hormonu ile büyümeyi ve hormonun diğer yararlı etkilerini sağlar. Hipofiz bezi termostat gibidir. Vücudu çok yakından takip eder ve gerekli gördüğünde sinyaller göndererek değişmesi gereken durumları değiştirir. Vücudumuzda çok küçük miktarlarda hormon düzeylerini hassas normal aralıklar içerisinde tutarak inanılmaz bir denge sağlanmaktadır" dedi.
15. HİPOFİZ SEMPOZYUMU ANKARA'DA DÜZENLENİYOR
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı öncülüğünde Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Derneği'nin katkıları ile 8 - 9 Kasım 2019 tarihleri arasında 15. Hipofiz Sempozyumu düzenlenecek. Sheraton Otel Ankara'da en seçkin ve deneyimli endokrinologlar, cerrahlar, nöroradyologlar bilimsel konuları tartışarak, deneyimlerini paylaşma fırsatı bulacaklar. Ayrıca ikincisi yapılan hipofiz görüntüleme kursu ile de olgular eşliğinde bu konudaki bilgi birikimleri ve deneyimler paylaşılacak.
Kaynak: İHA