Erzincan-Erzurum karayolunun 100 metre kuzeyinde, şehir merkezine sadece 15 kilometre uzaklıkta, tarihin derinliklerine uzanan Altıntepe antik şehri, günümüze kadar ulaşabilmiş en sağlam Urartu şehirlerinden biri olarak biliniyor.
1959 yılında başlayan bilimsel kazılarla daha da görkemli hale gelen Altıntepe’de; iç içe geçmiş iki kale duvarı ile çevrili tapınak-saray kompleksi, mezarlar, konutlar ve çeşitli arkeolojik eserler gün yüzüne çıkarıldı. MÖ 8. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen eserler arasında fildişi ve madeni eşyalar, miğferler, kalkanlar, seramikler ve duvar resimleri de bulunuyor.
Urartu Kültürünün İzleri
Altıntepe'deki çivi yazılı tunç eşyalarında kral adlarına rastlandığını ifade eden tarihçiler, “Bu antik şehrin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Urartu sanatının zirve dönemine ait yüksek kaliteli eserler, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergileniyor. Tanrı, insan ve hayvan figürleri ile süslenmiş buluntular, Urartu kültürünün zenginliğini ve derinliğini yansıtıyor” dediler.
Antik Şehrin Yapıları
Altıntepe kalıntılarının bir tapınak-saray kompleksi, sütunlu kabul salonu, açık hava tapınağı, üç mezar ve depo binasını içerdiğini aktaran tarihçiler, “Bu yapılar, antik dönemin yaşam tarzını, dini pratiklerini ve mimari yeteneklerini aydınlatmak için önemli birer kanıt niteliği taşıyor” ifadelerini kullandılar.
Altıntepe'nin Geleceği
Altıntepe'nin zengin tarihî mirasının sadece geçmişi anlamakla kalmadığını ve aynı zamanda gelecek nesillere de ışık tuttuğunu söyleyen tarihçiler, “Bu antik şehir, tarih severler ve arkeologlar için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğinde. Gelecek yıllarda yapılacak daha derin araştırmalar, Altıntepe'nin sırlarını daha da aydınlatabilir ve antik Urartu medeniyeti hakkında yeni bilgiler sunabilir” diye konuştular.