Açıklamalarda bulunan tarihçiler, Urartu medeniyetine ait olan bu antik yerleşimin arkeolojik keşifler ve kazılar sayesinde tarihi derinlik kazandığını belirterek, “Kayalıdere Ören Yeri, Urartu Kralı II. Sarduri devrine (MÖ 764-735) tarihlenmektedir. Bu dönemde inşa edilen kale, sağlamlığı ve stratejik konumuyla dikkat çekmektedir. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1965 yılında Prof. Dr. Seton Lloyd ve C.A. Burrey başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda, kale, tapınak, şarap mahzeni, mezarlar ve çeşitli küçük buluntular gün yüzüne çıkarılmıştır” dediler.
Kazılarda ortaya çıkarılan buluntular arasında MÖ VII. yüzyıla ait tunç aslan heykeli, düğmeler, ok başları, tunç iğneler ve aslan avı tasvirli kemer parçalarının önemli yer tuttuğunu belirten tarihçiler, “Bu buluntular, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir ve Urartu döneminin sanatsal ve kültürel mirasını aydınlatan önemli örnekler arasında yer almaktadır. Kayalıdere'deki kale şehri, etrafı surlarla çevrili ve stratejik bir konumda yer almaktadır. Avlusu taş döşemeli tapınakta ele geçen buluntular, Urartu dini ve ritüelleri hakkında da bilgi vermektedir. Tapınak alanında bulunan tunç aslan heykeli, Urartu sanatının inceliklerini ve ustalığını yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.
Kayalıdere Ören Yeri’nin, bölgenin ve Türkiye'nin tarihî ve kültürel mirasını zenginleştiren önemli bir yapı olduğunu dile getiren uzmanlar, “Bu antik yerleşim, koruma altına alınarak gelecek nesillere aktarılması gereken bir miras olarak öne çıkmaktadır. Yapılan kazılar ve koruma çalışmaları, Kayalıdere'nin tarihi dokusunun ve değerlerinin korunması için büyük önem taşımaktadır. Kayalıdere Ören Yeri, ziyaretçilere Urartu medeniyetinin izlerini sürmek ve antik çağın büyüleyici atmosferini deneyimlemek için benzersiz bir fırsat sunmaktadır. Bu antik kent, tarih meraklıları için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğindedir” şeklinde konuştu.