Zara'nın özel koleksiyonu olarak tanıttığı "The Jacket" reklam kampanyası, büyük bir skandala sebep oldu. Kefenlere bürünmüş figürler, yıkıntılar arasında duran cesetleri andıran heykeller, hatta tepetaklak edilmiş Filistin haritasını simgeleyen bir levha – hepsi kampanyanın içinde karşılaşılan manzaralar. Zara, Eylül ayında çekildiğini iddia ettiği bu kampanyayı tanıttı, ancak hızlı moda markalarının ana koleksiyonları dışında çıkardığı özel mini koleksiyonların piyasaya sürülme hızı neredeyse birkaç hafta sürecini kapsar. Hatta bu kampanyanın konusu olan ceketlerin tasarım sürecinin oldukça yeni olduğunu, ilham aldıkları koleksiyonların taze yeniliğinden beslendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Skandalın Ardında Yatan Gerçek: Ahmaklık mı, Provokasyon mu?
Zara'nın bu kampanyası, tasarım ve pazarlama süreçlerindeki hızlı dönüşümün bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak ortaya çıkan skandal, basit bir hızlı moda hatası gibi görünmüyor. Kefenleri andıran tasarımların, yıkıntılar arasında duran figürlerin seçimi, hatta politik bir mesaj içeren Filistin haritasının kullanımı; hepsi bir araya geldiğinde durumun arkasında derinlemesine düşünülmüş bir kurgu olduğu izlenimini veriyor. Peki, bu skandalın kaynağı iyi niyetli bir ahmaklık mı, yoksa kasıtlı bir provokasyonun mu bir sonucu?
Sonuç: İyi Niyetli Ahmaklık mı, Kötü Niyetli Provokasyon mu?
Zara'nın bu kampanyasıyla ilgili ortaya çıkan rezalet, izleyicileri iki soruyla baş başa bırakıyor: Zara, duyarsızlıkla suçlanabilir mi, yoksa bu skandal kasıtlı bir şekilde mi ortaya çıktı? Tasarımların hızla piyasaya sürülmesi, yeni koleksiyonlardan esinlenme iddiası ve politik bir içeriğin kullanımı, bu durumun basit bir tasarım hatasının ötesinde bir durum olduğunu düşündürüyor. İşte Zara'nın karşı karşıya olduğu zorlu sorunun merkezindeki temel çelişki: Ahmakça duyarsızlık mı, yoksa kasıtlı bir provokasyon mu?