Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, Diyadin ilçesinin özellikle jeotermal enerji kullanarak tarım yapma imkanıyla dikkat çektiğini belirterek, “Jeotermal kaynaklar, bu sert ve olumsuz iklim koşullarında seracılık faaliyetlerinin gelişmesine olanak tanıyarak bölgeye yeni bir ekonomik soluk getiriyor” dedi.
Karakösehaber internet sitemize açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Faruk Kaya, günümüz modern tarım teknolojilerinin olumsuz iklim koşullarını büyük ölçüde kontrol altına alarak tarım faaliyetlerinin iklimden bağımsız sürdürülmesini sağladığını söyledi. Prof. Dr. Faruk Kaya, “Özellikle jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının tarımda kullanılması, kıyı bölgelerinin dışında da seracılık faaliyetlerinin yaygınlaşmasına imkân tanıyor. Diyadin ilçesi, özellikle jeotermal enerji kullanarak tarım yapma imkanıyla dikkat çekiyor. Bölgenin en önemli doğal avantajı olan jeotermal kaynaklar, bu sert ve olumsuz iklim koşullarında seracılık faaliyetlerinin gelişmesine olanak tanıyarak bölgeye yeni bir ekonomik soluk getiriyor” dedi.
Jeotermal enerji ile ısıtılan Diyadin seralarının 2014 yılında 20 dekarla üretime başlayıp hâlihazırda 40 dekar ile üretim faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Prof. Dr. Faruk Kaya, “Bu adım, bölgedeki seracılık faaliyetlerinin gelişmesi için önemli bir temel oluşturdu. Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle hayata geçirilen Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sera Bölgesi (TDİOSB) projesi, toplamda 1297 dekarlık alanda seracılık yapılmasını hedefliyor. Hâlihazırda alt yapı çalışmaları devam eden bu proje tamamlandığında, Diyadin'deki üretim kapasitesi ve çeşitliliği büyük ölçüde artacak, bu da bölgenin sosyal sorunlarına çözüm sunacak” diye konuştu.
Diyadin’in yılda ortalama 174 civarındaki donlu günle Türkiye’de toprağın en uzun süreli donlu kaldığı bölgelerinden biri olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Faruk Kaya, “Kış aylarında sıcaklıklar eksi 20 °C ile eksi 35 °C arasında seyreder ve bu olumsuz iklim şartları, tarımsal üretimi neredeyse imkânsız hale getirir. Yılın büyük bir kısmında sıcaklıklar sıfırın altında olduğu için açık alanda tarım yapmak ekonomik açıdan sürdürülebilir değildir. Ancak jeotermal enerji, bu zorlu koşulları avantaja dönüştürmektedir” ifadelerini kullandı.
Diyadin'deki en büyük sorunlardan biri olan işsizlik ve buna bağlı yaşanan yoğun göçün seracılık faaliyetlerinin gelişmesine paralel olarak azalma eğilimine gireceğini dile getiren Prof. Dr. Faruk Kaya, “Seralarda sürekli üretim yapılabilmesi, hem mevsimsel işsizliği azaltacak hem de kırsaldaki genç nüfusu yerinde tutarak göçün önüne geçecek. Özellikle jeotermal enerji sayesinde düşük maliyetle yüksek verim alınması, bu ekonomik faaliyetin sürdürülebilirliğini artırıyor. Diyadin seralarının önemli sonuçlarından biri beklide en önemlisi yıllardır atıl durumda bekleyen jeotermal suyun seralarda değerlendirilmesiyle ekonomik bir değer kazanmasıdır. Jeotermalin kullanılması ve ekonomik bir kazanca dönüşmesi ise insana yönelik yatırımın önemini kavrayan ve uluslararası arenada iş yapan Ağrılı hayırsever iş insanı Sayın Abdulbari Gozal’ın girişimleri neticesinde gerçekleşmiştir. Bu vesileyle başta Abdulbari Gozal olmak üzere Ağrı ve ilçelerine çeşitli alanlarda yatırım yapan tüm iş insanlarımıza minnet borçlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Bu proje aynı zamanda istendiğinde tüm doğal ve beşeri olumsuzluklara rağmen mevcut doğal kaynakları değerlendirmek adına doğru yatırım yapıldığı zaman şartların olumluya çevrilebileceğinin de bir göstergesi olmuştur. Çünkü maksimum sıcaklıkların eksi 45.6 °C ye kadar düştüğü bir bölgede 11 ay boyunca domates yetiştiriciliği yapmak gelişen günümüz teknolojileri sayesinde olmazların ve bahanelerin iflası anlamına gelmektedir. Bu durum özellikle bölgeden ekonomik kaygılarla göç eden iş adamlarının bölgeye yapacakları yatırımlarla ilgili olarak yeniden değerlendirme yapmalarına yol açacaktır. Yapılacak yeni yatırımlarla istihdam sağlanacak ve bu da bölgenin en önemli sorunları olan göç ve işsizliği önemli ölçüde azaltacaktır. Seracılık faaliyetlerinin artması, bölgenin beşeri ve ekonomik yapısını etkileyeceği gibi, mekânsal yapısında da önemli değişiklikler meydana getirecektir” şeklinde konuştu.
Bölgede yürütülmesi gereken çalışmalara değinen Prof. Dr. Faruk Kaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu bağlamda; Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sera Bölgesi’nde hâlihazırda devam eden altyapı çalışmalarının hızlandırılması, seracılık faaliyetlerinin genişletilmesi adına önemli bir adımdır. Bölgenin sanayi kirliliğinden uzak olması, Diyadin’in organik tarım için ideal bir alan olmasını sağlıyor. Bu fırsatı değerlendirmek için organik tarım teşvikleri arttırılmalı. Seracılıkta verimi artırmak ve bu üretim şeklini yaygınlaştırmak adına yeni teknolojilerin kullanımı ve çiftçilerin modern tarım teknikleri konusunda eğitilmesi önemlidir. Bölgedeki tarım ürünlerinin uzun vadede daha geniş pazarlara ulaşabilmesi için lojistik ağları geliştirilmeli ve markalaşma stratejileri üzerinde çalışılmalıdır. Diyadin, jeotermal seracılıkla sadece bölge ekonomisine değil, Türkiye tarımına da yeni bir soluk getirebilir. Bu potansiyelin doğru politikalarla desteklenmesi, Diyadin’i tarımda öncü bir ilçe haline getirecektir.”