Sinop kestanesinde en verimli sezon
Sinop'ta kestane hasadı tüm zorlukları ile devam ediyor. Metrelerce yüksekte ağaçlara tırmanarak dokunan kestane, eğimli arazilerden küfelerle sırtlanarak taşınıyor. Geçen yıl kuraklık nedeniyle 200 tona düşen rekoltenin bu yıl 500 ton civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Sinop kestanesi en verimli sezonunu yaşıyor.
Türkiye'de kestanenin önde gelen üretim merkezlerinden Sinop'ta, gür ve yamaç ormanlarda başlayan hasat devam ediyor. Bu yıl aşırı yağış nedeniyle 15 Eylül'de başlaması gereken hasat 1 Ekim itibarıyla başladı. Kestane Sinop köylüleri için önemli bir geçim kaynağı sağlıyor. Köylerde yaklaşık 2 haftadır meşakkatli bir çalışma sürüyor.
Köylüler Sinop kestanesini tüketiciyle buluşturmak için büyük çaba sarf ediyor. Köylüler metrelerce yüksekte ağaçlara tırmanarak kestane dokuyor. Yere düşen kestaneler eğimli arazide yaprakların aralarından çıkartılıp küfelere dolduruluyor. Orman, değerini bilen için geçim kaynağı oluyor. Köylüler bu işi babalarından dedelerinden öğrendiklerini çocukları ve torunlarına da öğretmek istediklerini belirtiyor.
Kabuğundan rahat ayrılmasıyla ve lezzetiyle ün salan meşhur Sinop kestanesi, tüm ülkeye satılıyor. Kestane fiyatı bolluğuna göre 15 ile 35 TL arasında değişiyor. Bu yıl en verimli sezon yaşanıyor. Geçen yıl 200 tona düşen kestane rekoltesinin bu yıl 500 ton civarında gerçekleşmesi bekleniyor.
Kestane toptancısı Ferhat Çetinkaya, "Sinop Ayancık'ta kestane alım satım işiyle uğraşıyorum. Ayancık tarım ürünleri olarak köylere gelip köylünün ürününü topluyorum. İnternet üzerinden veya otobüsle Türkiye genelinde tüm müşterilerle iletişime geçip gönderim yapıyorum. Hem köylümüzün kalkınmasını sağlıyoruz hem de bizim bu işte ticaretle kazanç sağlıyoruz. Bunun önemi köylüler için bir gelir kaynağıdır. İnşallah gençlerimize de kalır. Ama tabii ki gençlerimizin şimdiden alışması gerekiyor. Bunların bakımı, dokuması işçiliği var. Bunu genelde emekli olan, yaşlı, köyde kalan kesim yapıyor. Ancak gençlerimiz buna alışırsa bilinçli yaparlarsa gelecekte iş kapısı olur" dedi.
Köylülerden Elvide Özcan, "Çocuklarımıza gönderiyoruz. Eş dost yiyor gönderiyoruz. Satıp parasını alıyoruz. Biraz az bir geliri oluyor bize. Biz 3. kuşağız. Aynı annelerimiz babalarımızdan gördüğümüz gibi biz yürütüyoruz. Bizlerden gördüğü gibi de çocuklarımız yapar mı yapmaz mı biraz şüpheli. Bizden sonra köyler ölür. Gelen giden olmaz köyümüze. Değerli şimdilik ama ancak emekli olan gelebilir. Emekli olmayan gelemez. Buralar domuz yatağı ayı yatağı olur" diye konuştu.
Kestane toplamaya yardıma gelen Semiye Demir, "Bu millet için çok kazançlı bir şey. Kestane, fındık, ceviz bunlar geçim kaynağı. Bu zamanlarda da kestane çıkıyor. Millet birazda kozağından sebepleniyor. Kızılcasından sebepleniyor. Bu şekilde geçimini sağlamaya çalışıyor. Çok zorlu. Abiler çıkabilen ağaca çıkıp dokuyor. Bizler de böyle diplerinden topluyoruz. Ben misafir geldim ablama yardım ediyorum. Biraz ona biraz bana nasipleniyoruz. Alanda satanda çok memnun" şeklinde konuştu.
Aşılama ve dokuma işleri yapan Cemil Demir, "Babam öldükten sonra ben devam etmiştim. 2011'den bu yana aşağı yukarı 10 seneden beri baharda geliyorum. Aşı işleri yapıyorum. Daha sonra fındığıydı, ceviziydi, kestanesiydi Kasım'ın 10'una kadar onlarla uğraşacağız. Kozak yaptık. Kozakları o zaman açıp satıp, bir kısmını da çocuklara göndereceğiz. Buradan bayağı kazanıyoruz. Bizim memleketin geliri kestane. Zamanında büyüklerimiz alışveriş yapardı kasımda ödeyeceğiz derlerdi çünkü gelir o zamandı. Ben aşağı yukarı 10 bin TL'yi gecik kestane parası alıyorum. Cevizi, fındığı da var aşağı yukarı 15-20 bin TL senelik gelirimiz var ancak çalışırsan. Yoksa gelip kestane kendisi olmuyor. Onun dibini açması, temizlemesi, dokuması, taşıması var. İnanmazsınız her parmağımda diken var" ifadelerini kullandı.
(Ünsal Karka /İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.